İki Kadın İki Yol

iki gülİnsanlığın tarihteki yolculuğu, her devirde farklı cereyan etmiştir.

Kimi insanlar hak, kimileri de gaflet ve delalet üzerine yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Modern çağın getirileriyle ahir zaman yolculuğunda olan günümüz kadınlarının çoğu kendilerini Hak yolda zannedip batıl yolda yürümekteler maalesef. Kadınlarımız moda ve feminizmin zincirlerine esir etmişler kendilerini.

Müslüman kadın "moda" denilen esaret adı altında gerçek kimliğini kaybetmeye yüz tutmuş bir durumla karşı karşıya. Edep ve hayanın ayıplandığı, iffetsizliğin övüldüğü bu çağda, imanı elde tutmak, avucunda kor taşımaktan farksız değil.

Her çağın getirileri ve zorlukları vardır elbet. Şöyle bir geçmişe gidelim: Firavunun sarayına Asiye'nin hayatına bir göz atalım. Şu an çoğu kadının sahip olmak istediği zenginliğe sahipti Asiye. Firavun'un sarayının göz alıcılığı; işlemeli sütunları, dekoru, mobilyaları, kıymetli eserleri ve süs eşyaları, ışıl ışıl parlayan mücevherler...

Asiye o sarayın hanımı olarak en pahalı ziynetleri takıyor, en göz alıcı elbiseleri giyiyor ve son derece kıymetli zarif taşlar ve süs eşyaları ile dekore edilmiş kraliyet odasında yaşıyordu. Fakat ne saray, ne mücevherler, ne de göz alıcı elbiseler onun Hakk'ı bulmasına engel olamadı.

O dünyadaki tüm bu aldatıcı zevk ve nimetlere karşılık Allah'tan "Ey Rabbim! Senin katında olan cennette benim için bir köşk inşa et!" diye yalvarmıştı. Çağın tüm nimetlerini elinin tersiyle iterek Hakk'a teslim olmuştu...

Çok mu uzak geldi bize Asiye'nin lüks ve ışıltılı dünyası, o zaman İmran kızı Meryem'i hatırlayalım. Meryem'in kendini Allah'a adadığı son derece sade bir mabet... Meryem'in sonsuz teslimiyet ve yakarışı, eşi benzeri bulunmayan iffeti. Annesi "Ey Rabbim! Rahmimdekini (çocuğumu ) senin hizmetine adıyacağıma söz veriyorum. (Ali imran: 35)

Öyle de oldu. Meryem Allah'a adandı, ona dayandı, ona güvendi. Gelen tüm iftiralara, hakaretlere karşın o sadece sustu ve Hakk'a teslim oldu...

Asiye sarayda Meryem mabette kaldı. Peki ya ümmetin kızları... Kime neye adadılar kendilerini? Modanın zincirlerine mi takıldı ayakları, feminizme mi teslim oldu fikirleri?

Peki ya yarınları? Fatihleri, Selahaddinleri televizyon başında unuttular. Dünyayı sallayan ellerini kumandanın tuşlarına basmaktan ibaret gördüler. Güçlerini, iradelerini unutup Batı'ya teslim ettiler kendilerini...

Bunlar ahir zamanın getirileri. Peki imanın getirileri nerede kaldı?

İslamın kızı! Prangalarından kurtulmanın vakti gelmedi mi?

Esaretlerinden kurtulup hür olmanın, Fatihleri, Selahaddinleri beklemeyi bırakıp, onları yetiştirmenin vakti gelmedi mi?

Leyla Kahraman


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz