Alışkanlığı Terk Etmenin Hazzı

35_bHaz ve hız çağında olduğumuzdan bahsediliyor sıkça. Açken kendimiz olmadığımızı ve hazlarımızın peşinden gitmemizi söylüyor reklamlar. Sürekli mutluluğun hazlarımızın peşinden ne kadar çok koştuğumuzla bir ilgisi olduğuna inanıp, eskiyen modelini hemen yenisiyle değiştirdiğimiz telefonlarımız, bir tıkla evimize gelen eşyalarımız ve tıka basa dolu midelerimiz var. Ve tüm bunları yapan hepimize “büyük” diyorlar.

***

Büyük kızım bir gün internet başında almak istediğimiz ürünü incelerken “Siz istediğiniz her şeyi istediğiniz zaman alıyorsunuz, bizimse pek çok şey için beklememiz gerekiyor” dediğinde başıma düşen “o şey” ne söylersek söyleyelim, “hal” dilimiz güçlü bir “irade” yi de yansıtmıyorsa çocuğun dünyasında bir şey ifade etmediğini hatırlattı bana, utanma duygusuyla birlikte...

Kendimizin gösteremediği sabrı onlardan beklediğimizi yine kızım tespitiyle hatırlamak aynı zamanda işe nerden başlamam gerektiğinin de çözümüydü benim için. İradeli olmasını istediğim bir çocuk için, önce kendim iradeli olmak zorundaydım.

Çünkü çocuklarımızın yedikleri yiyeceklerinin markasını seçmesini, saatlerce bilgisayar başında kalmamasını, her gördüğü oyuncağı ,kıyafeti almak istememesini ve ibadetleri husususunda hassas olmasını arzu ediyordum ben de diğer ebeveynler gibi. Bunlar içinse güçlü bir iradeleri olmaları gerekiyor. Yani biz yanında olmadığımızda da “yapabilecek” güçleri...

***

Biz önce televizyonu evimizden atmakla başladık işe. Çocuklar bilgiyasayarda bazı çizgi filmleri seyretselerde biz “dizi izleyen anne” “haber seyreden baba” kategorisinden çıkartmıştık böylece kendimizi.

Tabi bunun yeterli bir duruş olmadığının farkındaydım. Okuduğum ve dinlediğim insan hikayeleri irade dediğimiz şeyin “midemize dolanlarla” da bir ilgisi olduğu sonucunu çıkarmama neden oldu. İnsanın “aç” halinin, “nasıl biri olduğumuz?” sorusuna cevap verdiğini düşünüyorum. Büyük zatların nefislerinin sesini kısma yöntemleri bu yüzden oruç bence.

Sonra kendi zaaflarıma bakınca şeker ihtiva eden abur cuburlarla ne kadar meşgul olduğumu fark ettim bir an. Aklıma düştükleri an, mideme düşmemesi için bir engel olmadığını gördüm. Bir hak görüyordum kendimde bunu. Son on gündür, hepsi için kendime belirlediğim bir süre dahilinde yememe kararımı uyguluyorum.

***

Katıldığımız bir eğitimde Pedagog Adem Güneş “Öyle bir an gelir, bir alışkanlığı terk etmenin hazzı, o alışkanlığı yapmanın hazzından daha fazla haz verir insana “demişti. Bu cümleyi çok daha iyi anlıyorum bugünlerde. Terk hazzının insana kendini nasıl daha iyi hissettirdiğini bizzat yaşayarak görüyorum. Oysa alışkanlıkların peşinden koşmak suçluluktan başka bir şey hissettirmiyormuş insana.

Bu satırları yazmadan bir kaç saat evvel kızım babasıyla yaşadığı bir anlaşmazlık sonrası “Çocuk olduğumuz için söylediğiniz her şeyi yapmak zorunda mıyız?” diye sordu bana. Sonra “Siz istediniz diye yemek yememiz, dışarı giderken üstümüze bir şey almamız, bilgisayarı kapatmamız, ders çalışmamız mı gerekiyor? “diye ekledi. “Elbette hayır” dedim ona.

Çünkü ben sorgulayan, bunları biz söylediğimiz için değil iradesiyle yapmak isteyen bir çocuğum olsun istiyorum en çok. Biz söylediğimiz, biz yanında olduğum için değil “irade” li olduğu için “hayır” diyebilsin istiyorum.

yazının devamı için;

http://www.gazetevahdet.com/aliskanligi-terk-etmenin-hazzi-2162yy.htm


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz