Bana Ne Yediğini Söyle...

elmaNe Bulursa Yiyiciler:
İştah düzeyi son derece yüksek olan bu sınıftaki baylar ve bayanlar ne bulurlarsa yerler. Öyle fazla yemek ayırt etmezler. Armudun sapı, üzümün çöpü diye ayırırlarsa aç kalacaklarını düşünürler. O yüzden de ne bulursa yiyicilerin çok arkadaşı vardır. Herkesi kabul ettikleri için herkes tarafından da kabul görürler.

Seçerek, İnceleyerek Yiyiciler:
Mıymıntı da denilebilen bu tip arkadaşların tabaklarındaki yemeklerin moleküler yapısına indiklerini gözlemleriz. Yemeğe başladıktan kısa bir süre sonra tabaklarının etrafına dizdikleri domates kabukları, patlıcan sapları, maydanoz ve biber parçalarıyla değişik bir sanatsal çalışma ortaya çıkarırlar. Bu tip arkadaşlar, dostluk kuracağı kişileri de çok ince eleyip sık dokurlar. Öyle herkesle arkadaş olmazlar. Prensipleri vardır ve bunları uygularken kesin tavırlarını koyarlar. Başkalarının kusurlarını deşifre etmekten çekinmezler. (Yemekte hoşlanmadıkları kısımları sergilemeleri gibi.)

Fast Food Yiyiciler:
Aceleci, telaşlı, enteresan şekilde tembel kişiliklerdir. Zira yemek yapmak, hele hele o uzun emek gerektiren dolma, mantı tarzı yemeklerle uğraşmakla hiç işi olmaz. Yemeyi en az zahmetle ama kankalarıyla zevkli hale getirmek çabasındadır. Dolayısıyla fast food yiyicilerden öyle uzun, zahmetli işler beklememelisiniz. Az zamanda kısa işler yapmak isterler.

Ölmemek İçin Yiyiciler:
Ne bulursa yiyicilerin aksine bu sınıftakiler ancak yaşamak için yerler. Yemekte ne var diye annelerine sordukları görülmemiştir. Herkesten sonra sofraya oturur, herkesten önce kalkarlar. Suyla iyice karınlarını doyurduktan sonra, iki zeytin bir lokma ekmekten oluşmuş kahvaltıları ile saatler geçirirler. Bu gruba genelde sıfır bedene kavuşmak isteyen genç kızlarımızdan yemeye yemeye iştahı kaçmış olanlar girer. Midesinin küçülmüş olduğunu bahane ederek sevdiği yiyeceklerden bile kaçarlar. Öyleyse bu gruptakileri ikiye ayırmak gerekir. Birincisi gerçekten iştahsız olup yemekten kaçanlar, diğeri diyet ehli iştahlılar. Ölmemek için yiyen ehl-i diyetin zamanla yelkenleri suya indirip eski yeme alışkanlıklarına geçtiği de oldukça sık görülmektedir. Bu arkadaşların zayıf bünyeli, olaylardan çabuk etkilenen, sulu gözlü, kolay parlayan, sempatik ve dış görünüme önem veren kişiler olduğunu söyleyebiliriz.

Okuyarak, Ögrenerek Yiyiciler:

Masaya yemek için oturup karşınızda illa da okuyacak bir şeyler arayanlardan mısınız? Öyleyse siz de bu gruba giriyorsunuz. Bu gruptakiler yemekte hiçbir şey bulamazlarsa ilaç kutusunun arkasını veya takvim yapraklarını okuyarak yemeklerini yerler. Sürekli okudukları kitapların sayfalarında günün menüsünün izleri yer alır. Bu sınıftaki dostlarımız okumayı, öğrenmeyi yemekten daha çok sevdiklerinden ilim, irfan sahibidirler. Eğer bir gün yemeğe çağırırsanız yemek tabaklarının yanına okuyabilecekleri bir dergi, gazete, bülten -hatta el ilanı bile olur- bırakmayı unutmayın.

Kankisi Olmadan Yemeyiciler:

Kimi arkadaşlar da yalnız yemekten hoşlanmadıkları için illa da yanında sevdikleri olsun isterler. Arkadaş ortamında ne kadar yediklerini fark etmez, ipin ucunu kaçırabilirler. Yemek yapmayı yemek kadar seven bu gruptakiler, bol kepçe olup hiçbir yemeği az yapamazlar. Karakter özelliği olarak arkadaş canlısı, merhametli, cömert, zevkli ve boğazına düşkündürler.

Bilgisayar, TV Başında Yiyiciler:

Bu sınıftakileri ekranın olmadığı mutfak gibi bir mekanda yemeğe çağırmanız boşunadır. O ancak salonda TV karşısında veya bilgisayarın başında yemek yemekten hoşlanır. Ekrana kilitlendiği için o anda kendisine verilen her yemeği kabul eder. Neyi nasıl yediğini, içtiğini fark etmez. Hazımsızlık problemlerini çok yaşayan bu gruba giren insanların konuştukları konular genellikle popüler başlıklar, maçlar, diziler ve gündemi meşgul eden bilumum haberlerdir. Neşeli, havai ve medyatik olan bu tiplerin yiyip yiyip oturdukları için obezite tehdidi altında bulundukları bilinmektedir.

Yemeyip Yedirenler:
Bu gruba girenlerin özellikle bizim toplumumuzda annelerden oluşmuş olduğunu söylemeye sanırım gerek yoktur. Kendisi yemeden çocuklarını besleyen, misafirlikte ikram edilenlerden peçete arasında evlatlarına götüren, onlar doyunca kendini tok addeden fedakar annelerimizin bu kadar kısıtlı yemeyle nasıl böyle kilo aldıklarını anlamak biraz zor olmaktadır. Bize kızdıklarında her zaman dedikleri “Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim!” türünden cümleler yediklerimizin bir bir boğazımızda tıkanmasına yol açar. Yemeyip yedirenler sadece anneler değildir elbette. Vefakar arkadaşlar, ailemizin diğer büyükleri, ahiret kardeşlerimiz de bu düşüncede olan sevgili insanlardır. Kişisel özelliklerini az çok açıkladığımız bu gruptakilerde fedakarlık zirvededir. Vefa duygusu tavan yapar. Sevdiklerine bağlı, müşfik ve düşüncelidirler.

Semerkand Aİle Dergisi


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz