Bencillik Sarmış Dört Bir Yanı

Nagihannn___-150x1501Son yıllarda cümlemizi bencillik hastalığı sardı diye düşünüyorum. O kadar çok ben merkezli bir yaşamın içindeyiz ki, biz olma kavramını unutturacak boyutta. Sanki bencillik kara bulut misali insanlığın üzerine çökmüş, hepimiz bunun içinde "biz" olabilme aydınlığına çıkamayacak gibiyiz.

Bulaşıcı hastalık misali süratle yayılan "ben" virüsünün, bu amansız hastalığın pençesinde inim inim inliyoruz. Ruhumuz acı içinde ve ne yazık ki farkında değiliz. Zararları ve kayıpları öyle tahrip ediyor öyle yakıp yıkıyor ki köleye çeviriyor adeta ruhumuzu. Bununda farkında değiliz.


Ne güzel söylemiş Hz. Şems Tebrizi: "Eğer hâlâ "ben" demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elindeyse, sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir."


Ben mücadelesi içinde incittiğimiz sayısız insanları ne zaman fark edeceğiz?


Ne çok bencillik rüzgârına kapıldık lodos misali. Kırıp döküp ezip geçiyoruz. Her sohbette ben, her yaptığımız işte ben, her baktığımız yerde beni görebilme isteği, hatta her fotoğrafta öz çekim yapma çabamız… Allah'ım bakmalara doyamadık kendimize! Kendimizden bahsetmeye doyamadık!


Bu gidiş nereye kadar? Sormaya korkar hale geldik.


Hayatın her alanında benlik mücadelesi, “Dünya sanki sadece benim etrafında dönüyor.” çabası…


Bu can, benliğin sevdasına düşmüş, kendisi için feda edilenleri görmez, duymaz hale gelmiş.


Ey zavallı fani. Kendinden ödün vermeyip bencillik kitabını yazarken sen… Senin refahın ve kurtuluşun için benliğini cephede kurban veren şerefli fanilerden haberin var mı?”


Sen en özel gördüğün, vazgeçemediğin, en kıytırık anlamsız şeylerinin gönlünü güderken, tüm varlığını kurban verenler var.


Konforun ve aç gözlülüğün tutsağı içindeyken, bu can kurban vermenin şerefini, tüm bu zincirlerini kırıp nasıl bilecek?


"Bencilliğin, açgözlülüğün, konfor arayışının karşısında silahlarınız; samimiyetiniz, sabrınız ve doğruluğunuz olsun!" Muhyiddin Şekûr


İşte "ben" hastalığına ilaç hükmünde bir söz. Bencilliğin acı sonuçlarına karşı ısrarla, asla vazgeçmeden, yeniden niyetleri tazeleyerek önce kendi nefsimizden başlayacağız bu silahlanmaya. Samimiyeti bu kalplere öyle yazacağız ki iletişim içinde olduğumuz herkes okuyabilecek ve kendi kalbine bunu tekrar tekrar yazabilecek.


Öyle hoşgörü yelpazemiz geniş olacak ki şikayetlenmeyi unutturacak ve sabrı ilmek ilmek gönle örecek şekilde olmalıyız.


Sabrın silahı elimizde, nöbetteki asker misali bir an gözünü kırpmadan, dimdik, eğilip bükülmeden, net bir duruş içinde olabilme duası ile…



Bunlar da ilginizi Çekebilir

8 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz