Bu Yaştan Sonra Kimseyi Çekemem!

yarım elmaÇok Sevgili Yarım Elmalar! Evet hepimiz yarımımızı tamamlamak telaşındayız…Uzun süre oldu görüşmeyeli. Heybemde biriktirdiklerimi paylaşıyorum sizlerle…

“Bu yaştan sonra kimi çekeceğim” demeleriniz artıyor; özellikle çocuklu ailelerden köşe bucak kaçıyorsanız, evlilik konularında bir vurdum duymazlık oluştuysa, alarm sesleri çalmaya başlamıştır demektir. Kendinizi bu duyguya kaptırmayın. Gidişiniz iyi bir yöne değil… Bu duygu kangren gibi ruhunuzda yayılabilir. Sakın müsaade etmeyin.

Hemen ilk yardım çantası gibi acil müdahale malzemelerini çıkartın.

Aman, kendi içinize kapanmayın. Dostlarını, arkadaşlarınızı toplayın başınıza…

Kendi içine kapananlar zamanla taşlaşıyorlar, farkında olmadan. Yaratılışına uygun yaşamamak insanın içine oturuyor. Alışır giderseniz bu hale, kimse çıkartamaz sizi. Sinirli agresif, obsesif birileri çıkar zamanla içinizden…

Şimdi hayata küsmenin zamanı değil. “Benim daha önemli işlerim var” zırvalığını bırakın. Bitmedi işte okullar bitmedi, uğraştığınız sanatların, sporun sonu gelmedi… Kariyerinizde yollar aşındırdınız, paralar kazandınız…Eeee sonuç? Evlenmek nerede kaldı?

Zaman geçtikçe birine olan ihtiyacınız daha çok arttı. Her anlamda ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek birilerinin varlığına özleminiz artmadı mı?

Sıcak bir yuva, özelinizi paylaştığınız, omzunuzu birbirinize yaslayacağınız, zaman zaman tahammül ettiğiniz, zaman zaman size tahammül eden, içinden geçenin size yansıdığı, konuşmadan anlaşabileceğiniz birini hiç mi özlemediniz?

Tahammül ve tahammülsüzlük…

Sosyal hayatta, çalışma hayatında, ailenizde, arkadaşlarınızda hayatın kendisinde birbirimizi idare ederek, uyum sağlayarak geçmiyor mu hayat?

Huysuz kişiler yalnız kalmaya mahkûm şu hayatın içinde. İster evli, ister bekâr olsun fark etmez.

Belli bir yaşın üzerindeyseniz “birini çekmek” ifadesini maalesef çok kullanıyoruz farkında mısınız?

İşe dilimizde olumsuz kelimeleri bırakarak başlayalım derim. Birini çekmek nedir? Yükünü almak, tahammül edememek…

Kafamızdaki “birini çekmeği” kaldıramadığımız sürece, bu kapı daha bir tıkanıyor mu ne?

Yük olarak gördüğün kişiyi ne kadar hayatına alabilirsin? Ne kadar mutlu olabilirsin?

"Bakış açını değiştir" ünlü bir filmin repliği hatırlarsanızJ Dilimizden çıkan kelimeler aslında bilinçaltımızı çok iyi ele veriyor. Hemencecik yakalanıyoruz “aslında ben onu demek istememiştim, yanlış anlaşıldım vs” Geçmiş olsun bilinçaltı kendisini ele verdiJ

Evliliğe yüklediğimiz anlam nedir? Bir yaştan sonra birini çekmek mi? Birine tahammül göstermek mi? Yük almak mı? Yük olmak mı?

İş kafada bitiyor aslını soracak olursanız. Kendi başımıza kalıp, kendimize dürüst olalım. Cevabı verelim, yüzleşelim. “Evlilik” dendiğinde aklımıza ilk ne geliyor.

Kim bilir altında ne yatıyor. Yatıyor da yatıyor. Yatanı uyandırmaktan ziyade onunla barışık bir ilişki kursak daha hızlı işin içinden çıkabiliriz. Altında yatanla yüzleşecek birden sıçrama yapabiliriz.

“Amannnn uğraşamam bunlarla, bana ne” diyorsanız zaten üst kısmı boş yere okudunuz demektir. Geçmiş olsun.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

19 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz