Çocuklar Niçin Korkarlar?

mehmet1-150x150Korku, insanoğlunun kendini güvende hissetmemesi durumunda yaşamış olduğu duygu yoğunluğudur. Başka bir ifade ile kişinin bir tehlike karşısında kaygı duymasıdır.

İnsan olarak hepimizin bu dünyada korktuğu bir şeyler vardır. Kimimizde yükseklik, korkusu, kimimizde kan korkusu, kimimizde yalnızlık korkusu, kimimizde ayrılık korkusu, kimimizde yılan korkusu, kimimizde ölüm korkusu, kimimizde cehennem korkusu gibi korkular bulunmaktadır.

İnsanoğlu yaradılış gereği korkusunu doğuştan getirir; ancak nelerden ve nasıl korkulacağını ona verilen eğitimle öğrenir. Bunlar kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişir. Bazı toplumlarda insanlar yılanlarla iç içe yaşarken, bizim toplumuzda yılanla yaşamak farklı şekilde değerlendirilmektedir.

İnsanların içinde bulunduğu ortam ile çocukluktan itibaren aldığı eğitimler kişinin korkularını belirlemektedir. Onun içindir ki insanlar çocukken nelerle korkutulurlarsa büyüdükleri zaman da onlardan korkacaklardır.

Yaşanılan korkular, insanı korktuğundan emin kılıyorsa ondan kaçacaktır. Bununla birlikte yaşanılan olumsuzluklar o alandaki korkuları pekiştirecektir.

Toplum olarak insanların korkularını yenmeleri için yaptığımız bazı motive sözler vardır. Aslında bunlar insanın korkularını yenmelerinden öte kendi kendimizi kandırmaya çalışma ya da kendi kendimizi motive etmeye çalışmaktır. Bu, kendi korkularımızı bastırmak için yansıtma psikolojisine başvurarak rahatlamaya çalışmaktır.

İnsanoğlundaki korkuların bazıları, tamamen ortadan kalkmaz. Ortadan kaldırılabilecek korkular, sonradan korkutulmayla meydana gelen veya öğrenmeyle meydana gelen korkular, ancak terapi yoluyla ortadan kaldırılabilir.

Çocuklar Niçin Korkarlar?

Çocukların korkuları; yaşlarına, seviyelerine ve bulundukları sosyal çevrelerine göre değişmektedir. Çocukların içinde bulunduğu çevre ve aileleri korkularının kaynağı olmaktadır.

Bebekler ve 2-3 yaşlarındaki çocuklar daha çok anneden ayrılma, aşırı gürültü, saç kestirme, banyo yapma gibi şeylerden korkarlar.

Okul öncesi dönemdeki çocuklar; köpek, fare, yılan gibi hayvanlardan, karanlıktan ve yalnızlık gibi özelleştirilmiş şeylerden korkarlar.

Okul çağı çocukları ise daha çok cin, şeytan, peri gibi görünmeyen hayali şeylerle birlikte yıldırım ve şimşek gibi ani, şiddetli, gürültülü şeylerden korkarlar. Bu çağdaki çocuklar; korku filmlerinden, korkutucu hikâyelerden, arkadaşlarının ve çevresindeki büyüklerinin anlattıkları korkunç şeylerden diğerlerine göre daha fazla etkilenmektedirler.

Ergenlik çağı çocukların (özellikle de kızların) merak ve hayal kurma özelliklerinden dolayı korkuları diğer evrelere göre daha abartılıdır. Buna akran grubu ve çevresinden duydukları da eklenince bu dönem, çocuklarının korkuları işi içinden çıkılmaz hale getirir.

Bu çocuklar, akşamları lavobaya gitmekten, yalnız kalmaktan… korkarlar. Bunların etkisine bağlı olarak akşamları yalnız uyumakta da zorlanabilirler. Çocukların korkuları olayın etkisine ve çocuğun mizacına bağlı olarak rüyalarına kadar girebilir.

Ergenlik çağı çocuklarının korktukları şeyler; köpek, yılan, fare, bazı böcekler, yalnız kalmak, terk edilme, kan, iğne... Yine bazı çocuklar; evde yalnız kaldığı zaman eve yabancı birinin aniden gireceği, kapı arkasında birinin saklandığı, gölgeleri hayalet olarak algılama gibi şeylerden korkarlar.

Çocukların Korkuları Nasıl Oluşur?

Ben çocuklardaki korkuların oluşmasını çöp kovasına atılan çöplere benzetmekteyim. Bilindiği gibi çöp kovasına ne atarsak atalım, çöp kovası almam demez. İsterseniz mendil atın, isterseniz yemek artığı, isterseniz çocuk bezi, isterseniz altınlarınızı, isterseniz paralarınız, hatta isterseniz kendinizi atın kabul eder. Dolan çöp kovası boşaltılmadığı takdirde görüntüsüyle, kokusuyla insanlara ve çevresine zarar verir.

İşte ben de insanlardaki bilinçaltını çöp kovasına benzetmekteyim. Bu çocuklarda id, ego ve süper ego tam gelişmediği için gerçekleri değerlendirme yetileri de tam gelişmemiştir.

Bilinçaltı hakkında Hans Zülliger: “Bilinçaltı aptaldır, şakadan anlamaz; her şeyi doğru olarak kabul eder.” der. İnsanlardaki bilinçaltı da ne söylersen onu doğru olarak kabul eder, doğruluğunu ya da yanlışlığını değerlendirmez. Mübarek, çöp kovası gibi ister değerli olsun ister değersiz olsun her sözü doğru kabul eder. Yine ister yalan söyle ister şakadan söyle hepsini gerçekmiş gibi algılar.

Nasıl ki dolan çöp kovasını boşaltmak gerekirse insanın bilinçaltındakileri de boşaltmak gerekiyor. Çocukların korkularını birileriyle paylaşarak (tabi ki onun korkularını da kendisinde pekiştirmemek gerekir) deşarj olması gerekir. Eğer bu şekilde deşarj olmazsa, rüyasında farklı şekilde deşarj olacaktır. Bu da çocuğun korkularını ister istemez iyice artırarak karabasan haline dönüştürecektir. Buna bir de ergenlik dönemi eklenince, korkuları biraz daha abartılacaktır.

Bizim için çok önemli olmayan ve söylenmesi çok kolay olan; fakat sonucunun nereye varacağını bilmediğimiz anlamsız bir sözün çocukta neler yapacağını kestirmek zordur.

Çocuklara şaka olsun diye köpek, fare gibi hayvanlarla korkutmak, kapı dışarı bırakmak, balkondan sallandırmak, suya atmak, arabayı üzerine sürmek gibi anlamsız korkutmalardan kaçınmak gerekir. Bu tür davranışlar çocuğu kekeme yapacağı gibi tamiri zor psikolojik hastalıklara da sebep olabilir.

Çocukların Korkuları için Neler Yapılmalı?

  1. Öncelikle çocukların olumsuz etkileneceği filmlerden, masal ve hikâye kitaplarından uzak tutulmalı.

  2. Çocukların korkularını pekiştirecek cin, şeytan, peri, hayalet gibi şeylerden konuşulmamalı.

  3. Aile bireyleri korkularıyla çocuklara model olmamalı.

  4. Çocukların korkuları için olumlu iletişime geçilmeli.

  5. Bazı çocuklar mizacı gereği korkmaya fazla meyillidir. Bu çocuklar için anlatılacak korkulu şeylere daha fazla dikkat edilmeli.

  6. Çocuklara korkularını yenmeleri konusunda gerekli güven ve cesaret verilmeli.

  7. Çocukları korkusunu arttırabilecek arkadaşlarından uzak tutmalı.

  8. Çocukların korkularına saygı tutulmalı.

  9. Çocukların korkularıyla alay edilmemeli. “Bunda korkulacak ne var, kocaman adam oldun, sen de çok ödleksin…” gibi sözlerle çocuğun korkusu küçümsenmemeli.

  10. Çocuğa korkusunun geçici olduğunu ifade ederek bunun zamanla geçebileceği anlatılmalı.


 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

2 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz