Kadın Hakları ve Erkek Hakları

Feminist söylemlere sahip kadınların çoğu feminist olduklarını kabul etmiyorlar ve "Biz feminist değiliz sadece kadın haklarını savunuyoruz." diyorlar.

Kadın haklarını savunma gerekçeleri ise hepsinin aynı: "Kadınlar erkekler tarafından eziliyor, hakları çiğneniyor, eğitim alamayan pek çok kız çocuğu var, kocasından şiddet gören kadınlar var, sevdiği ile evlenemeyen ailesinin seçtiği kişiyle zorla evlendirilen kızlar var..."

Tamam ben de bunları kabul ediyorum, doğrudur bunlara muhatap olan kadınlar var; fakat bazı kadınların sıkıntı çektiği bu konular erkekler için güllük gülistanlık mı? Erkeklerin hali nedir? Sadece kadınlara mahsus bir durum mu var yoksa iki cinsiyette bunlarla muhatap mı? Erkekler her konuda haklarını almışlar da kadınlar mı mahrum kalmış bir bakalım.

Eğitim konusu: Eğitim alamayan kız çocuklarının olduğu yerlerde eğitim alamayan pek çok da erkek çocuğu var. Eğitim eksikliği maddi sıkıntılar sebebi ile oluyor çoğu zaman. Aileler bir an önce geçime katkıda bulunsunlar diye kızları da erkekleri de küçük yaşta tarlaya, bağa, bahçeye gönderiyor. Köyde okul yoksa erkek çocukları uzak mesafe de olsa yürüyerek giderken kız çocukları için güvenlik meselesi olabiliyor. Özellikle oğullarını okutup kızlarını okutmayan ile sayısı çok azdır. Kızların istediği halde okutulmadığı ailelerde erkek çocuklarının da okutulmamış olması muhtemeldir.

Şiddet konusu: Manevi ve ahlaki eğitimin eksikliğinden dolayı eşine şiddet uygulayan erkekler var, kadınlar da olduğu gibi. Eşine şiddet uygulama sayısı erkekte daha fazla çünkü beden gücü olarak erkeğin buna gücü yetiyor. Eğer tam tersi olsaydı; kadınlar beden gücü olarak erkeklerden daha güçlü yaratılmış olsalardı etraf gözü mor gezen erkeklerden geçilmezdi. Kadınların çocuklarına yaptığı fiziki şiddete ve kocalarına yaptıkları psikolojik şiddete bakarak bunu görmek zor değil.

Rabbimiz erkekleri korumacı ve merhametli yarattığı için beden gücü olduğu halde erkeklerin çoğu şiddet uygulamıyor. Alkol ve uyuşturucu kullanan, ruh sağlığı bozulan ya da büyük bir kışkırtma karşısında kalanlar ya da cinnet geçirenler dışında.

Zorla evlendirilme konusu: Zorla evlendirilen kızların olduğu yerlerde erkeklerin çoğu da sevdikleri ile evlenemiyor. Onlar da ailelerinin daha çok annelerinin onlara uygun gördüğü kızlarla evlenmek zorunda kalıyorlar. Bunların çoğu da akraba kızları oluyor. Böyle pek çok erkek var istemediği kızla zorla evlendirilen. Hatta zorla evlendirilen kız sayısından erkek sayısı daha fazladır. Hâlâ pek çok ilimizde erkekler annelerinin beğendiği ve uygun gördüğü kızla evlenmeyi tercih ediyorlar aksi halde anne hayatı oğluna zindan ediyor. Hele ki oğlu kendi bir kızı sevip istemişse kız isteme, nişan ve düğün törenleri cenaze töreni gibi oluyor.

Kadınların erkekler tarafından ezilme meselesi: Zannedersiniz kadınlar eziliyor da erkekler güllük gülistanlık bir hayat yaşıyorlar. Evet ezilen kadınlar var fakat ezilen kadınlardan çok çok daha fazla kadınlar tarafından ezilen, aşağılanan erkekler var. Erkekler evi geçindirme görevlerini yerine getiriyorlar. Adam bütün gün çalışıyor ve kazancını hanımının ve çocuklarının ihtiyacı için kullanıyor. Bunu takdir eden ve teşekkür eden kadınlar var elbette ama bunların yanında hiç bir şeyle memnun olmayan kadın sayısı da çok fazla.

Kolay kolay yüzü gülmeyen, her zaman kocasının bir eksiği bulan, sürekli eleştiren, canı istemesine göre evle ilgili işleri yapan, kocasının ailesinin yüzüne bakmayan, en önemli vazifesi cinsel ilişkiyi kocasına çok büyük bir lütufta bulunuyormuş gibi sunan ve çoğu zaman da yataktan kaçan, kaçmasa da ölü balıktan farkı olmayan kadınlarla yaşayan, çocuklarının hatırı için evliliklerini sürdüren erkekler pek mutlu mu sanıyorsunuz?

Deniyor ki "Kadınların çoğu maddi imkansızlıktan kocalarına katlanıyorlar maddi imkanları olsa çekmeyecekler." Bu durumda kadın evliliğini kendini düşünerek zor durumda kalmamak için sürdürüyor. Çocuklarını ne kadar düşünüyor? Parası olsa çocukları da düşünmeyecek. Hep birlikte çekip gidecekler, imkansızlıktan devam ediyorlar.

Oysa erkeğin maddi olarak kadına bağımlığı yok. Kadın olarak kadının zaten hayrı yok ve erkeğin dışarıda yeni bir evlilik yapacağı kadın çok. Bütün bunlara rağmen erkek hayatı burnundan getiren karısını ve çocuklarını bırakmaya kıyamadığı için kendi hayatından vazgeçip devam ettiriyor. Erkeğin yaptığı kadının yaptığına göre fedakarca. Kadın hayatın zorluklarına karşı kendini düşünerek kalıyor.

Geçen aylarda bir okurum gönderdiği e-posta da şöyle diyordu. "Yirmi yılı bulan evliliğimde karım bana doğru düzgün kadınlık yapmadı, tedaviyi reddediyor, boşanmayı düşünüyorum fakat karımı ve çocuklarımı tehlikeli bir yolda bir başlarına bırakıp kaçacakmışım gibi geliyor ve onları bırakmaya kıyamıyorum." yazmıştı.

Yapılan araştırmalarda boşanma isteği en çok kadınlardan geliyormuş. Neden olabilir? Erkek ne yaşarsa yaşasın evliliği bitirmeye kıyamıyor. Çünkü erkek korumacı yaratılmış. Boşanma kararında kadınlar gibi duygusal davranmıyorlar. Gerçekleri düşünerek eşinin ve çocuklarının yaşayacağı zorlukları düşünerek evliliklerine devam ediyorlar. Hatta erkeğin hayatına başka bir kadın girdiğinde bile erkek evliliğini bitirmek istemiyor. Eşini ve çocuklarını zor durumda bırakmak istemediği için.

Etrafınıza baktığınızda kaç tane ezilen kadın kaç tane ezilen erkek görüyorsunuz? Ezilen kadından daha çok ezen kadın var. Gelen e-postalarda ve seminer sonrası hanımlarla yaptığım görüşmelerde ezilen erkekler daha çok görülüyor.

Erkeklerin çoğu evlendikten sonra hayat enerjilerini kaybediyorlar. Pek çok erkek üç kadın: annesi, hanımı, kaynanası ve onların çekişmeleri ortasında sersemleşiyor. Bütün bunların yanında bir türlü memnun edemediği sanki şükretmemeye yemin etmiş karısı olabiliyor.

Bazı kadınlar evlenince bir diktatöre dönüşüyor. Sanki nikah cüzdanını değil de kocanın tapusunu almış gibi. Kadınların özgürlüğünden bahsediliyor sanki kocalar özgür.

Kadınların çoğu kocasının gittiği geldiği yerlere karışır, görüştüğü arkadaşlarını istemez, aldığına sattığına söylenir. Erkek daha çok karısının uygun gördüğü gezmelere birlikte gidebilir fakat kadın kendi istediği gibi gezer. Gidilecek yerler daha çok kadının akrabaları ve arkadaşlarıdır.

Pek çok erkek karısı istemiyor diye kendi ailesi ile görüşmüyor ya da gizli görüşüyor. Evlenen erkeklerin çoğu hanımları istemiyor diye bekar arkadaşları ile görüşmeyi bırakır. Karısı istemiyorsa erkek zaten evine akrabaları da olsa misafir çağıramaz.

Bir beyefendiden şöyle bir e-posta gelmişti: "Sema hanım biz erkeklerin evlilikten ve eşten beklentileri yüksek değil. Erkekleri mutlu etmek kolaydır. Bir erkeğin karısından beklentilerini saysanız beşi geçmez. Güler yüz, tatlı dil, yemek, yatak, huzur. Fakat kadınların beklentisi bitmiyor, kadınları mutlu etmek zormuş. Karımı mutlu etmek için çok uğraşıyorum. O mutlu oluyor fakat ben çok mutsuzum." yazmıştı.

Herkes kadın hakları savunuyor. Bu modern köle adamların hakları ne olacak? Ne yaparlarsa yapsınlar mutlu edemedikleri kadınlar yüzünden hayat enerjilerini kaybetmiş erkeklerin hakları ne olacak?

Ayrıca kadınlar erkeklerden daha çok kadınlar tarafından ezilir. Gelin-Kayınvalide-eltiler-görümceler... Kadınların birbirlerin yaptığının çoğu erkekler yapmamıştır.

Rabbimiz "Mümin kadınlar ve erkekler birbirilerinin velileri, dost ve yardımcılarıdır. " (Tevbe suresi 71. âyet-i kerîme) buyuruyor.

Madem erkekler bizim din kardeşimiz ve dostlarımız; niçin o zaman dindar kadınlar sadece kadın haklarını savunuyorlar? Erkekleri din kardeşi, veli ve dost olarak görmüyorlar mı? Neden insan hakları değil de kadın hakları savunuluyor? Neden bu ayrımcılık?

Yoksa onlar da kadın cinayeti haberlerine bakarak erkeklerin zalim olduğuna mı hükmediyorlar? Feminist söylemin iddiasına göre: Kadınlar; narin, duygusaldır, erkekler de kaba ve zalim. Bu söyleme göre çıkan sonuç Allah (c.c) erkekleri kadınlara zulmetsinler diye yaratmış. Öyle mi? Bu Allah'a karşı yapılmış ne büyük bir iftiradır. Kadın hakları savunucuları bu iftiraya mı inanıyor? Yoksa neden erkeklerin hakları da savunulmuyor?

İşin doğrusu hakları "kadın hakları- erkek hakları" diye ayırmadan insan hakları bağlamında değerlendirip insan haklarını savunmak gereklidir. Ayrımcılık cinsiyetçiliktir.

Bireysel olarak da hakların değil sorumlulukların farkında olup, her iki cinsin de sorumluluklarını yerine getirmeye çalışması gereklidir.

www.cocukaile.net Sema Maraşlı

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

251 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz