Kocayı Anlamak

Son günlerde özellikle hanımların, yazdıklarım ve söylediklerimle ilgili itiraz ettikleri bir nokta var.“Konularınızı kadın erkek farklılığından değil, insan ilişkileri üzerinden değerlendirin.” diyorlar. Kadınlar “Neden benim düşündüğümü ya da benim ona yaptığımı o da bana yapmıyor, o da bana söylemiyor, sonuçta bu yaşadıklarımız insani bir şey.” diyor.

Çok kaba bir karşılaştırma olacak ama hayvanlar âleminde, nasıl olsa hepsi hayvan, diye balığı, kediyi, aslanı, solucanı, fili aynı kategoriye koyabilir miyiz? Birine yaptığımız can acıtmayacak bir davranış başka bir hayvan için zülüm olabilir.

Kadın ve erkeğin insan cinsinden olması aynı şeylerden hoşlanıp aynı şeylere tepki göstermelerini gerektirmiyor. Kadına göre insani olarak yapılması gereken bir şey, erkeğe göre çok da lüzumlu olmayabilir. Ya da diğeri için tam tersi.

Bu yüzden mutlu olmak isteyen çiftlerin öncelikle öğrenmesi gereken şeyler birbirleri ile ilgili yaratılış farklılıkları olmalı.

Mesela pek çok kadından şu sözleri duymuşumdur.

“Benim kocam dengesiz.”

“Nasıl yani?” diye sorduğumda:

“Bir bakıyorum bana çok yakın davranıyor, bir bakıyorum buz gibi davranıyor. Yani kendi keyfine göre hareket ediyor. Soğuk davranma sebebini bir türlü anlayamıyorum.”

Mesela karı koca sohbetli, muhabbetli güzel bir akşam geçiriyorlar. Kadın bekliyor ki kocası onu öpücüklerle uyandırsın. Sabah bir uyanıyor, akşam muhabbet ettiği adam sabah muhabbeti devam ettirmiyor. Ciddi bir yüz ifadesiyle işine gitmek için hazırlanıyor.

Ya da karı- koca çok güzel muhabbetli birkaç gün geçiriyorlar sonrasında erkek birkaç gün karısına biraz mesafeli davranıyor.

Kadın başlıyor düşünmeye..Kadın beyni senaryo yazmaya zaten hazırdır. Ne oldu? Akşam bir şeye mi canı sıkıldı da onu hatırlayıp bana soğuk davranıyor? Yoksa annesi ya da kız kardeşi aleyhime konuştu da kocamı bana karşı doldurdular mı? Yoksa başka bir kadın mı var? vs..vs..

Kadın hızlı bir şekilde son günleri gözden geçirir, birkaç şeye takılır. “Acaba şunun için mi yoksa bunu için mi?” diye. Kocasına sorar soğukluk sebebini o da “Bir şey yok.” der. Kocasının duygusal uzaklık sebebini öğrenemeyen kadın, erkeğe kırgınlık duymaya başlar.

Erkekler niçin bu şekilde davranırlar? Bu, dengesizlik, ya da sevme yeteneğinden yoksunluk değildir.

Pek çok kadının anlam veremediği bu durumun psikolojide iyi bir açıklaması var.

Çocuklar da anneye duyulan bağlılık hissi vardır. Ancak, kızlar annelerine olan bağlılıklarını sürdürdükleri halde, iki yaş civarındaki erkek çocuklarında bir değişim görülür. Giderek annelerinden farklı olduklarını ve babalarına daha çok benzediklerini fark eder ve bu aşamada kadın gibi olmamak için annelerinden kopmaya ve babalarını kendilerine örnek almaya başlayarak erkekliğe ilk adımlarını atarlar.

Fakat anne sevgisine ve yakınlığına da ihtiyaç duydukları için anneden tamamen kopamazlar. Anneye yaklaşırlar fakat en yakın oldukları zamanda baba gibi olmak için kendilerini çeker ve uzaklaşmaya çalışırlar.

Bu karşıt güçler erkek karakterinin temelini oluşturur. Erkekler kadınlarla ilişkilerinde ayrılık ve birleşme noktaları arasında gidip gelirler.

Kadınların kendilerini en çok rahat hissettikleri yakınlık derecesinde, erkekler, kendilerini elleri kolları bağlı ve tuzağa düşmüş gibi hissederler. Bu zıtlık kadın erkek ilişkisinde büyük bir çelişki gibi görünür. Fakat bunun pek çok hikmeti var.

Eğer erkekler de kadınlar gibi olsaydı hayat zor devam ederdi. Erkekler evdeki muhabbeti bırakıp işe güce gidemezlerdi ya da gitseler bile karısını düşünmekten işlerine kendilerini veremezlerdi.

Ayrıca her daim mucuk mucuk muhabbet olsaydı çiftler birbirlerinden kısa zamanda bıkarlardı. Erkeğin bir süre kendi içine çekilmesi ve tekrar dönmesi küçük bir duygusal ayrılık ve kavuşmadır. Tabi olay doğru değerlendirildiğinde.

Aksi takdirde erkek karısından biraz uzak durmaya başladığında kadın ya çok üstüne düşer bunaltır ya da “sen bana böyle davranırsan ben de sana öyle davranırım.” diyerek erkeğe karşı tavır alır. O zaman da tatsız sonuçlar ortaya çıkar.

Erkek uzaklaşma aşamasını atlatıp karısına yakın olmak istediğinde kadın onu duygusal olarak kabul etmez, soğuk davranır.

Erkek davranışlarını karısından uzak durmak olarak görmez. Onun davranışında bir kasıt yoktur, kendi normal davranmaktadır, karısı aşırı sevgi ya da ilgi beklentisi yüzünden saçmalamaktadır.

İki tarafta konu ile ilgili bilgi sahibi olmayınca muhabbete vesile olacak bir durum, düşmanlığa sebep olabiliyor.

İyi bir eş olabilmek doğuştan kazanılmış bir özellik değildir. İyi bir eş olmak için elimizdeki malzemeler genellikle anne ve babamızdan gözlemlediklerimiz, medya ve çevreden öğrendiklerimizdir. Bunlar da genellikle yanlış bilgiler olur.

Eğitimle iyi bir eş olmayı öğrenebiliriz. Günümüzde özellikle bu eğitime ihtiyaç var; çünkü evlilik üzerine çok tuzak var.

Bundan elli yıl kadar önce, kadınlar erkeklerdeki yakınlık-uzaklık özelliğini bilmese de olurdu. Çünkü o zaman kadın, kocası kendinden uzak durduğunda bunun altında yüz tane anlam aramazdı. İşten güçten, çoluk çocuk ve büyüklere hizmetten kadının konuyu düşünecek zamanı bile olmazdı.

Oysa günümüzde kadınların kafayı kocaya sarmak için yeterince zamanları oluyor. Bir meseleyi “Neden böyle davranıyor?” diye enine boyuna düşünmek, irdelemek, masaya yatırmak (kafaya yatırmak da denilebilir) için şartlar mevcut. Bu yüzden de evlilik eğitimi almak gerekiyor ki yanlış şeyler yapılmasın. Hayra vesile olacak durumlar, şerre dönüştürülmesin, diye.

Özbekistan da liselerde evlilik eğitimi başlıyormuş. Yazıyı okuyan siyasetçiler varsa konuyu ciddiye alsınlar. Bizim ülkemizde de okullarda mutlaka gençlerimize kadın-erkek farklılıkları öğretilmeli ve bu farklılıklara göre nasıl davranılması gerektiğinin eğitimi verilmeli, boşanmalara engel olunmak isteniyorsa.

Bu konu çok önemli. Evlilik okullarımdan ya da kitaplarımı okuyup yaşadıklarını benimle paylaşan okuyucularımdan biliyorum ki bu konulardaki bilgi pek çok evin havasını değiştiriyor.

“Meğer kocayla anlaşmak ne kadar kolaymış da yol yöntem bilmiyor muşum, kitaplarınızı okudum hayatım değişti.” diye hanımlardan mesajlar alıyorum.

Kim demiş, değişim mümkün değil diye? İnsanoğlu da insan kızı da her daim değişime ve gelişime açıktır, yeter ki doğru eğitimler yapılsın. Mutlu yuvalar ve mutlu nesiller için.

Son günlerde özellikle hanımların, yazdıklarım ve söylediklerimle ilgili itiraz ettikleri bir nokta var.“Konularınızı kadın erkek farklılığından değil, insan ilişkileri üzerinden değerlendirin.” diyorlar. Kadınlar “Neden benim düşündüğümü ya da benim ona yaptığımı o da bana yapmıyor, o da bana söylemiyor, sonuçta bu yaşadıklarımız insani bir şey.” diyor.

Çok kaba bir karşılaştırma olacak ama hayvanlar âleminde, nasıl olsa hepsi hayvan, diye balığı, kediyi, aslanı, solucanı, fili aynı kategoriye koyabilir miyiz? Birine yaptığımız can acıtmayacak bir davranış başka bir hayvan için zülüm olabilir.

Kadın ve erkeğin insan cinsinden olması aynı şeylerden hoşlanıp aynı şeylere tepki göstermelerini gerektirmiyor. Kadına göre insani olarak yapılması gereken bir şey, erkeğe göre çok da lüzumlu olmayabilir. Ya da diğeri için tam tersi.

Bu yüzden mutlu olmak isteyen çiftlerin öncelikle öğrenmesi gereken şeyler birbirleri ile ilgili yaratılış farklılıkları olmalı.

Mesela pek çok kadından şu sözleri duymuşumdur.

“Benim kocam dengesiz.”

“Nasıl yani?” diye sorduğumda:

“Bir bakıyorum bana çok yakın davranıyor, bir bakıyorum buz gibi davranıyor. Yani kendi keyfine göre hareket ediyor. Soğuk davranma sebebini bir türlü anlayamıyorum.”

Mesela karı koca sohbetli, muhabbetli güzel bir akşam geçiriyorlar. Kadın bekliyor ki kocası onu öpücüklerle uyandırsın. Sabah bir uyanıyor, akşam muhabbet ettiği adam sabah muhabbeti devam ettirmiyor. Ciddi bir yüz ifadesiyle işine gitmek için hazırlanıyor.

Ya da karı- koca çok güzel muhabbetli birkaç gün geçiriyorlar sonrasında erkek birkaç gün karısına biraz mesafeli davranıyor.

Kadın başlıyor düşünmeye..Kadın beyni senaryo yazmaya zaten hazırdır. Ne oldu? Akşam bir şeye mi canı sıkıldı da onu hatırlayıp bana soğuk davranıyor? Yoksa annesi ya da kız kardeşi aleyhime konuştu da kocamı bana karşı doldurdular mı? Yoksa başka bir kadın mı var? vs..vs..

Kadın hızlı bir şekilde son günleri gözden geçirir, birkaç şeye takılır. “Acaba şunun için mi yoksa bunu için mi?” diye. Kocasına sorar soğukluk sebebini o da “Bir şey yok.” der. Kocasının duygusal uzaklık sebebini öğrenemeyen kadın, erkeğe kırgınlık duymaya başlar.

Erkekler niçin bu şekilde davranırlar? Bu, dengesizlik, ya da sevme yeteneğinden yoksunluk değildir.

Pek çok kadının anlam veremediği bu durumun psikolojide iyi bir açıklaması var.

Çocuklar da anneye duyulan bağlılık hissi vardır. Ancak, kızlar annelerine olan bağlılıklarını sürdürdükleri halde, iki yaş civarındaki erkek çocuklarında bir değişim görülür. Giderek annelerinden farklı olduklarını ve babalarına daha çok benzediklerini fark eder ve bu aşamada kadın gibi olmamak için annelerinden kopmaya ve babalarını kendilerine örnek almaya başlayarak erkekliğe ilk adımlarını atarlar.

Fakat anne sevgisine ve yakınlığına da ihtiyaç duydukları için anneden tamamen kopamazlar. Anneye yaklaşırlar fakat en yakın oldukları zamanda baba gibi olmak için kendilerini çeker ve uzaklaşmaya çalışırlar.

Bu karşıt güçler erkek karakterinin temelini oluşturur. Erkekler kadınlarla ilişkilerinde ayrılık ve birleşme noktaları arasında gidip gelirler.

Kadınların kendilerini en çok rahat hissettikleri yakınlık derecesinde, erkekler, kendilerini elleri kolları bağlı ve tuzağa düşmüş gibi hissederler. Bu zıtlık kadın erkek ilişkisinde büyük bir çelişki gibi görünür. Fakat bunun pek çok hikmeti var.

Eğer erkekler de kadınlar gibi olsaydı hayat zor devam ederdi. Erkekler evdeki muhabbeti bırakıp işe güce gidemezlerdi ya da gitseler bile karısını düşünmekten işlerine kendilerini veremezlerdi.

Ayrıca her daim mucuk mucuk muhabbet olsaydı çiftler birbirlerinden kısa zamanda bıkarlardı. Erkeğin bir süre kendi içine çekilmesi ve tekrar dönmesi küçük bir duygusal ayrılık ve kavuşmadır. Tabi olay doğru değerlendirildiğinde.

Aksi takdirde erkek karısından biraz uzak durmaya başladığında kadın ya çok üstüne düşer bunaltır ya da “sen bana böyle davranırsan ben de sana öyle davranırım.” diyerek erkeğe karşı tavır alır. O zaman da tatsız sonuçlar ortaya çıkar.

Erkek uzaklaşma aşamasını atlatıp karısına yakın olmak istediğinde kadın onu duygusal olarak kabul etmez, soğuk davranır.

Erkek davranışlarını karısından uzak durmak olarak görmez. Onun davranışında bir kasıt yoktur, kendi normal davranmaktadır, karısı aşırı sevgi ya da ilgi beklentisi yüzünden saçmalamaktadır.

İki tarafta konu ile ilgili bilgi sahibi olmayınca muhabbete vesile olacak bir durum, düşmanlığa sebep olabiliyor.

İyi bir eş olabilmek doğuştan kazanılmış bir özellik değildir. İyi bir eş olmak için elimizdeki malzemeler genellikle anne ve babamızdan gözlemlediklerimiz, medya ve çevreden öğrendiklerimizdir. Bunlar da genellikle yanlış bilgiler olur.

Eğitimle iyi bir eş olmayı öğrenebiliriz. Günümüzde özellikle bu eğitime ihtiyaç var; çünkü evlilik üzerine çok tuzak var.

Bundan elli yıl kadar önce, kadınlar erkeklerdeki yakınlık-uzaklık özelliğini bilmese de olurdu. Çünkü o zaman kadın, kocası kendinden uzak durduğunda bunun altında yüz tane anlam aramazdı. İşten güçten, çoluk çocuk ve büyüklere hizmetten kadının konuyu düşünecek zamanı bile olmazdı.

Oysa günümüzde kadınların kafayı kocaya sarmak için yeterince zamanları oluyor. Bir meseleyi “Neden böyle davranıyor?” diye enine boyuna düşünmek, irdelemek, masaya yatırmak (kafaya yatırmak da denilebilir) için şartlar mevcut. Bu yüzden de evlilik eğitimi almak gerekiyor ki yanlış şeyler yapılmasın. Hayra vesile olacak durumlar, şerre dönüştürülmesin, diye.

Özbekistan da liselerde evlilik eğitimi başlıyormuş. Yazıyı okuyan siyasetçiler varsa konuyu ciddiye alsınlar. Bizim ülkemizde de okullarda mutlaka gençlerimize kadın-erkek farklılıkları öğretilmeli ve bu farklılıklara göre nasıl davranılması gerektiğinin eğitimi verilmeli, boşanmalara engel olunmak isteniyorsa.

Bu konu çok önemli. Evlilik okullarımdan ya da kitaplarımı okuyup yaşadıklarını benimle paylaşan okuyucularımdan biliyorum ki bu konulardaki bilgi pek çok evin havasını değiştiriyor.

“Meğer kocayla anlaşmak ne kadar kolaymış da yol yöntem bilmiyor muşum, kitaplarınızı okudum hayatım değişti.” diye hanımlardan mesajlar alıyorum.

Kim demiş, değişim mümkün değil diye? İnsanoğlu da insan kızı da her daim değişime ve gelişime açıktır, yeter ki doğru eğitimler yapılsın. Mutlu yuvalar ve mutlu nesiller için.

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz