Kredi;Huzurumuzu Bozdun

evKocam ve çocuklarımla çok mutlu bir yuvamız vardı.

 

Bir sıkıntımız vardı evimiz yoktu.

 

Her ay yüklü bir miktar kiraya vermek bizi çok üzüyordu.

 

Tabi banka reklamlarınında etkisine kapıldık. Kira öder gibi ev sahibi olun, şimdi ev sahibi olmak çok kolay vs. reklamlar adeta bizi cezbetti.

 

Kocamın geliri iyiydi. Ev sahibini niye zengin ediyoruz alalım bir ev dedik.

 

Ev bakmaya başladık. Nasıl olsa taksitle ödeyeceğiz diye ödeme gücümüzden daha yüksek evlere bakıyorduk.

 

En son bir evi çok beğendik. Ev sahibi çok iyi bir adamdı. Bizi çok uyardı. Bu borçların altından kalkmanın çok zor olacağını, birikim yapıp ev almamızın daha iyi olacağını, yuvalarda huzurun bu gibi sebeplerden bozulduğunu ve krediyle (faizle) iş yapmanın çok büyük günah olduğunu Kur’an’da bunun bir çok yerde geçtiğini söyledi ve bu etkileyici ayeti bize okudu:

 

-Faiz yiyenler, şeytanın çarptığı kimselerin kalkması gibi kalkarlar/davranırlar. Bu hal onların, “Alım satım da tıpkı faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Halbuki Allah alım satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bu nedenle, kim Rabbinin öğüdünü dinler ve hemen faizden vazgeçerse, evvelki kazançlarını koruyabilir ve onun hakkında karar vermek artık Allah’a kalır; faize geri dönenlere gelince, içinde süreli kalacakları cehennemin yâranı onlardır. Bakara-275

 

Ev sahibimizi o zaman ciddiye almadık, hatta krediyle almamızı istemiyor acaba evinde sorunmu var diyede düşünmekten kendimizi alamadık. Ama evinde en ufacık bir sorun yoktu. Sadece bir din kardeşini uyarmaya çalışmıştı ev sahibimiz. Evi beğendikten sonra hemen krediye başvurduk. Ödeyemeyeceğimiz borcun altına girmişiz meğer. Faiz oranına kanıp toplam maliyeti hesaplamadık. 0,000… lara kandık. Aylık orana bakıp, yıllık oranı gözmüzden kaçırdık. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmadık.

 

Ve kredimiz çabucak çıktı. Yeni ev, yeni eşyalar lazım diyerek birde yeni eşyalar aldık evimize.

 

Kocamın aldığı maaşın yarısından fazlası krediye, bir kısmı da aldığımız eşyaların borcuna gidiyordu.

 

İlk aylar evin güzelliği, rahatı katlanırız diye düşünüyorduk. Meğer yanılıyormuşuz.

 

Daha sonra borçlardan evin bütçesine ve çocukların okul masraflarına para yetiştiremez olduk.

Bu olaylar olurken ikimizinde sinirleri fazlasıyla geriliyordu ve birbirine saygılı daha o güne kadar birbirine kötü bir çift laf etmemiş biz çok şiddetli kavgalar eder olmuştuk. Ev sahibimiz meğer haklıymış, huzur eksilen hatta kaybolabilen bir şeymiş.

 

Para yetmeyince kocam ek bir işe başladı. Artık daha yorgun ve tahammülü az bir insan olarak dönüyordu eve. Hem çocuklarla onu gördüğümüz zamanlar oldukça azalmıştı. Çok mutlu olan bir aile olan biz artık mutluluğumuzu ve neşemizi kaybetmiştik.

 

Böyle bir kaç sene geçirdik. Bende çalışmak istiyordum ama sağlığım buna izin vermiyordu.

Evde ufak tefek bir şeyler yapıp satıyordum ama yinede borç belimizi büküyordu.

 

Sonra eşim işten çıkarıldı. Elimizde sadece yaptığı ek işten kalan para kaldı ve o da anca boğazımıza yetiyordu. Bu süre zarfında 2 ay arka arakaya kredi borcumuzu ödeyemedik ve banka bize 1 ay süre tanıdı ödeyemezsek evimizi satacaklarını söylediler. Çok üzüldük, çok yıprandık ama parayı denkleştiremedik ve evimiz satışa çıkarıldı.

 

Evimiz satıldı çok şükür ki satılan para daha önceki senelerde ödediklerimizle beraber borcumuzu kapatmaya yetti. Evimiz elimizden gitti ama bu haber bir nebze olsun içimize su serpti.

Şirin ve hesaplı bir eve kiraya çıktık. İlk bir kaç ay biraz sıkıntımız oldu.

 

Kocam tekrar eski işine benzer bir pozisyonda işe başladı bu süre zarfında ek işine de devam ediyordu. Bir gün işten döndüğünde konuşmak istediğimi söyledim ve konuşmaya başladık.

 

Artık ek iş yapmasını istemediğimi söyledim. Kocam ev hayallerimiz ne oldu diye sordu.

Dedim ki ona, geçen sefer hem Allah’ın men ettiği şekilde hemde boyumuzdan büyük bir işe kalkıştığımız için çok sıkıntı çektik, neredeyse aramızdaki saygı tamamen kaybolacaktı ve sen insanın kaldıramıyacağı bir iş temposunda çalıştın.

 

Amacımız mutlu, huzurlu bir şekilde ev sahibi olmak değil miydi? Ama biz o süre zarfında mutluluğu ve huzuru bulamayan sürekli borç ödemekle çırpınan, aklı sürekli hesapta olan insanlar olup çıktık.

 

Tekrarladı ‘ev hayallerimiz vardı, senle hep bu hayali kurardık.’

Dedim ki; evet ev hayallerimiz vardı ama içinde mutlu olacağımız, mutluluğumuzu artıracak bir ev.

Ne yazık ki ödeyemeyeceğimiz borçların altına girmişiz. Ben seninle ve çocuklarımla mutlu olmak istiyorum. Mutsuzluğu, huzursuzluğu paylaşmak istemiyorum.

Hem nasip olursa işlerimiz, bütçemiz düzelirse ufak ufak kenara para koyup bütçemize göre bir evde ilerde alabiliriz. Ama ille de alacağız diye bir şey yok. Bir ev ne kadar güzel olduğuyla ya da kiracı olmakla veya mülk sahibi olmakla değil, içindekilerin neşesiyle mutluluğuyla güzel.

Bunu anladım ve eski mutlu günlerimizi özledim. Aramızdaki saygıyı tekrar kazanmalıyız ve sevgimizi canlandırmalıyız derim.

 

Konuşmamın sonunda kocamla ağlaya ağlaya sımsıkı sarıldık. Şimdi mutluluğumuz için ikimizde elimizden geleni yapmaya hazırdık.

 

SELAMETLE…


Bunlar da ilginizi Çekebilir

12 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz