” Bir toplumun “insan nedir?” Sorusuna verdiği cevap, sanırım onun tüm sosyal kurumlarına damgasını vuracaktır. Örneğin insanı doğuştan kötü ve güvenilmez olarak tanımlayan bir toplum, daima denetleyici, totaliter ortamlar ve kurumlar yaratacaktır. Evlenirken biri diğerinin ayağına basmaya çalışacak, öbürü de ilk gece karşısındakinin gözünü korkutarak aile kuracaktır. Bu tür bir insan anlayışı, sınıftaki öğretmen-öğrenci ilişkisini de belirleyecektir.” Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan ‘ın sohbetlerinden oluşankitap, öğretmenlik yapmak ile öğretmen olmak arasındaki farkları , insan gerçeği üzerinden açıklıyor Eğitime ve insana uzun yıllardır emek vermiş iki insanın her bölümünü çeşitli dönemlerde yaşamış öğretmenlere adadıkları bu kitap, öğretmen olmanın bir cana dokunmak olduğunun altını çiziyor.
Kitapta iki şey benim için önemliydi. Birincisi birbirlerini dinleme biçimleri; ki buna etkin dinleme” deniyor .İki beyefendinin birbirlerini gerçekten anlamak üzerine kurulmuş diyaloglarında, üstünlük ve bilgi yarışı görmemiş olmam benim için çok öğreticiydi. Aksine ” Birini nasıl , anlamak için dinleriz? “” Sorusunun da cevabını verdiklerini düşündüm her satırda.
İkincisi ise , ” tanıklık etmek” kavramının benim için bu kitabın kavramı olması. Çocuğuna tanıklık eden bir ebeveyn veya öğrencisine tanıklık eden bir öğretmen , karşısındakine bu tanıklıkla rehber olabilir bence. Ancak tanık olarak, onları sürekli sanık sandalyesine oturtmaktan da kurtarabiliriz. Dilerim, tanıklığı yargılayıcılığa tercih edenlerden oluruz her daim.
Yayınevi: Final Kültür Sanat Yayınları
Sayfa Sayısı :205
Öğretmenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hatta, işi insan olan herkes iletişim tekniklerini öğrenmek ve insanlar arası ilişkilerini doğru yapılandırmak adına bu kitaptan istifade edebilir.
Psikolojik Danışman Ercüment EŞSİZ – songemi.net