Rahat Kızlar

192133-3-4-5e2a2

Bir Adem Diyor ki... (Rahat-sız-lık devam)

Beyler RAHATlar hem de çok. Hanımlar ise onlardan daha rahat! Bu kısımda da gerçekten HANIMEFENDİ olan hanımları ayrı tutuyorum. Evet rahatsınız hanımlar, hem de çoook rahatsınız. O kadar rahatsınız ki cesaret bile veriyorsunuz şu mangalda kül bırakmayan sözde delikanlılara. Hanımefendilik nedir Allah aşkına bir düşünün.

Yolda yürürken, insanlarla konuşurken, tartışırken ve hatta kavga ederken bile ne olur bozmayın hanımefendiliğinizi. Hele hele de bir erkekle samimiyet tesis etmek hususunda sınırı aşmayın ne olur. Bir kadın istemeyince erkek fazla ileri gidemez hadsizlikte ama hadsizliği bir kadın yapıyorsa eğer, erkeklerin işi çok zorlaşıyor. Kadınlar çekinse erkeklerden, biraz rahatsız olsalar, dünya daha güzel bir dünya olurdu diye düşünüyorum.

Belki okuyanlar şaşıracak ama evet erkekler kadınlarla arasındaki mesafeyi korumakta zorlanıyor artık. Normalde bir kadının erkekten daha dikkatli olması gerekmez mi? Aksine mesafeyi biz erkekler korumaya çalışıyoruz. Ne yazık ki kendini kapalı zanneden arkadaşlarda bile bu durum geçerli. Kadınların o rahat üslubu çok zorluyor bizi, bazen de zorlamaktan çok tiksindiriyor. Misaller çok, anlatayım:

Geçen sene katıldığım üniversitede kulüp etkinliklerinden birinde yeni tanıştığım bir arkadaş, öyle samimiyet tesis ediyordu ki, hızına hayran kaldım! Önce siz diye hitap etti, çay dağıtırken teşekkür etti ama sonuna canım ekledi ve öyle sıradan bir canım değil, gözümün içine bakarak. Öğle yemeğinden sonra sen oldum, akşama doğru adımın sonuna –cım, -cim eklemeye başladı. 2 saat daha kalsam adımın sonuna –iş, -oş vb. şeyler ekler diye korktum hakikaten:)

Nisan ayında ağabeyime yardım için gittiğim bir iş gezisinde, iş adamının güzel kızı, tanıştıktan ve anlaşma tamamlandıktan sonra ona hep "siz" diye hitap etmeme rağmen ‘canım akşam beraber takılalım’ diye kolayca samimiyet tesis etmeye çalıştı. Çağırdığı yer de boğaz manzaralı güzel bir yer bile değil, kopmaya çağırıyor. Vay be, kopacakmışız, kendi kopmuş zaten farkında değil densiz. İnsanın aklına gelmiyor değil, acaba maddi kaygıdan dolayı mı diye ama ailesi bizi en az 50 ye katlar maddi yönden…

Sadece bayramdan bayrama ailem ailesini ziyaret ettiği için ziyaret etmek zorunda kaldığım bir uzaktan akrabamız ve bir kızı var. Bayram ziyaretlerimizden birinde önemli bir telefon gelince evin girişinde kısa bir konuşma yapıyordum ki, ikram için mutfağa geçerken kolumu sıktı, zavallı güya şaka yapıyor, takılıyor.

Hele şu en son akrabamın düğününde yaşadığım aklıma geldikçe, hem sinirleniyorum hem de üzülüyorum. Aynı arkadaş, ben ailemle masada otururken gelmiş, geçerken merhaba diyorlarmış ana-kız, yanlış anlamayın illa kötü niyetleri var demiyorum.

Kendi açımdan anlatayım, ailecek oturuyoruz, yuvarlak bir masanın etrafında, zaten sevmem kına düğün falan, sıkılıyorum ama ayıp olmasın diye belli etmemeye çalışırken, birisi iki eliyle omzumu sıktı, ben de yakın arkadaşlarımdan biri zannettim hiç dönmedim bile arkama. Ablamın yüz ifadesi aniden değişince, kafamı çevirdiğimde dondum kaldım, fazla sürdüremedim şaşırmayı ama çok sinirlendim. Okulda kız arkadaşlarım var elbet , ama hazırlıkta beraber okuduğumuz dört yıllık arkadaşım bile bunu yapmaz, hangi kafanın samimiyeti bu?

İşte bunlar hep kız-erkek arkadaşların kankalık muhabbetlerinin berbat sonuçları, normlarımız değişmiş durumda. Şimdi lafım herkese; İmtihanı unutmayıp Allah’tan isteyelim, en cömert olandan…

Ne olur gençler olarak ahlak ve edebi elden bırakmayalım. Namusun, ahlaklı ve ilkeli duruşun cinsiyeti yoktur, erkek de en az bir kadın kadar korumalı kendini, TEMİZ SAKLAMAlı herkes kendini. Özellikle hanımefendiler ne olur sahip çıkın çeyizinize…

Beyefendiler! Namus kavramının cinsiyetle alakalı bir şey olmadığını idrak edelim. Unutmayalım nasıl yaşarsak bırakın karşımıza öyle biri çıkmasını(dünyalık bu en fazla 100 yıl çekeriz), öyle ÖLECEĞİZ ve nasıl ölürsek öyle dirileceğiz.

Ha bir de ne yazık ki kına gecesinde gelinle birlikte elele tutuşan kadınların ellerinin altından geçmeyi hala nasıl bir ayin şekli olduğu tespit edilememesine rağmen yaptıracaklar ve nişanlı olduğumuz süre boyunca haftanın yarısından fazlasını düğün alışverişi için harcatacaklar, ömrümüzü alışverişte tüketecekler.

Hanımefendiler! Çeyizinizde sonradan hiç kullanmadığınız iğne oyası, dantel türü şeylere yapacağınız masrafa kitap alın ve her evde senede en fazla bir ay kullanılan misafir odası yerine kütüphane kurun kendi evinize, kitap da çeyiz olsun, olmaz demeyin siz isterseniz kitapları da gelenek olarak çeyize sokarsınız, eminim. Çeyiziniz belki daha ağır olur ama korkmayın nasıl olsa erkek tarafı taşıyor çeyizi.

Allah’a emanet olun arkadaşlar…

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

44 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz