Söz Veriyorum Bu Cümleleri Söylemeyeceğim...

Bir döneminin anneleri kız çocuklarını aynı repliklerle büyüttüler sanırım.O cümleri duydugumuzda yalnızca kendi annemize özgü sanırdık oysa.Şimdi bir kız çocuğu annesi olarak kendi kendime verdiğim sözlerden biri de duymaktan hoşlanmayacağım cümleleri kızıma söylememek.Ne kadar başarırırm zaman gösterecek elbette ama kendimi bu cümlelerden birini söylerken yakalarsam diye bir de not düşeyim istedim zamana...

Elalemin kızları ....;

Listenin başında olmayı hak edecek kadar sık duyardık elalemin kızlarıyla başlayan cümleleri.Hep beğenmeme cümleleriyle geldiğinden kıyas edilmenin kötü hali üzerimize yapışırdı.İnsanın hiç tanıma olasılığı olmayan biriyle yarışa gireceği fikri nasıl bir düşüncedir bilmiyorum ama etksinin olmadığını da kendimden biliyorum.:)

Tabi isim verilen hali de var bu repliğin.Bir gün bir arkadaşımın annesinin elalemin kızı öznesi oldugumu duyduktan ve annemin de o arkadaşımı elalemin kızı ilan etmesinden sonra bu cümle bizim için bütün niyetini kaybetmiş oldu.Anladık ki bunun sonu yok.

Bu cümleyi sıkça duyan gençlere elalemin annesi şeklinde cümle kurmalarını tavsiye etmem.Akıbetleri daha kötü olacaktır.

Alırsam şimdi terliği elime;

Sonucu hemen alınan en garantili tehdit yöntemi.O dönem evler sobalı oldugundan mıdır nedir bütün anneler terlik giyerdi herhalde.Ben bir terliği tüm gün ayağımda tutamadığımdan bu cümleyi söyledikten sonra bir de terlik aramam gerekir.Şimdi komik geliyor insana ama tadı hiç de öyle gülümsetmezdi.:)

Sana güveniyorum ama etrafa güvenmiyorum;

Belki de duydugumuz en masum replik budur.İçinde hiç alışık olmadığımız bir övgüde oldugundan hemen isteklerimizi erteleyiverirdik.Zaten bu cümle arkadaşla bir yere gitme isteğinden sonra kuruldugundan genelde o gaz bir sonraki isteğe kadar devam ederdi .Tabi bu işin esprisi...Koruma duygusu nedir çocuğu ilk doğduğu anda farkediyor insan.Geçmişi düşününce etraf şimdilerde daha bir flu gözüküyor üstelik.İnşallah tüm bunlara rağmen dilime gelmez bu cümle...

Yaptığın banaysa öğrendiğin kendine;

Bu lafı duymayan var mıdır? Felsefe olarak şahane ve doğruluğuna sonuna kadar inanıyorum. İnsan bir işi gerçekten sadece yaparak öğreniyor. Lakin bu cümle hiç bir hayat felsefesi şeklinde sakin bir tonla gelmedi ki karşımıza. İçinde bolca mecburiyet , yüksek ses ve baskı vardı.İşte bu sebeple öğrenmek hiç de keyifli gelmemiştir bizim kuşağa...

Bu felsefe sorun çözmediyle ikinci hamle gelirdi hemen sonrasında :Seni alan üç gün sonra kapıya koyar...İşte feminist olmamızın bir sebebi daha...:))

Ah ekonomik özgürlüğüm olsa...;

Annelerimizin mutsuzluklarına sebep olarak gördükleri şey sürekli evde olmaları ve bunun karşılığını maddi olarak görmemeleriydi belki de.Haklı oldukları noktalarda var elbette.Ama bunu bir tutsaklık gibi göstermek ve evlilik hakkında hiç bir bilgisi olmayanlar için pek de iç açıcı sonuçlar doğurmuyor oysaki.(Feminist olmak için diğer sebep.Bakınız feminist olmayaydık da ne olaydık yazıma)

Allah sana senin gibi bir evlat versin;

Tüm bu saydıklarımın içinde en sevimsizi bu bence.Bir anne çocuguna neden böyle der hala anlamış değilim. Çocuğun yaramazlıklarından(!) yaka silkip rahatlama cümlesi olsa da yıllar sonra “anne ettiğin duanın bedelini ödüyorum” dese çocuk hiç içi yanmaz mı bir annenin? Ya da bir çocugun bu duayı hak etmesine sebep şey annenin yanlışlığı olamaz mı? Dedim ya bir türlü anlayamam bir annenin ağzından kızgınlıkla çıkan bu duayı?

 

Hepimiz öyle ya da böyle duyduk bu cümleleri...Biliyorum hepsi çaresizlikle ve masumiyetle söylendi. Muhtemel ki onlarda bu cümlelerle büyüdüler,doğrusu bu sandılar. Okuyan,soran,araştıran anneler olarak bize düşen bu halkayı kırmak bence...

Başka söz veren var mı?:)

tugbaakbeyinan@gmail.com


Bunlar da ilginizi Çekebilir

14 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz