Yanarak Küle Dönen Oyuncak



ismail aybey (1)Manisa’nın şirin ilçesi Gördes’in soğuk kış gecelerinden biriydi. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Yağan kar ile birlikte Gördes sokakları bembeyaz gelinliğe bürünmüştü. Haber bültenleri karın afetlere yol açtığını söylüyor, kışı felaket olarak göstermeye çalışıyordu. Oysa ağabeyimle biz, karı çok seviyorduk. Çünkü kar yağdığında kar topu oynuyor, kardan adam yapıyor, mahallemizden çarşıya inen “Kadrin yokuşu” diye adlandırılan yerden naylon poşetlerle kayıyorduk.

Soğuk ve uzun kış gecelerinde, evlerimizin vazgeçilmezi misafirlerimiz olurdu. Şimdilerde eskisi gibi sıcak komşuluklar yok ama o zamanlar komşuluklar, misafirlikler çok olurdu. Biz de ağabeyimle, eve gelen misafirlerin, şayet bizim yaşlarda çocukları olursa çok sevinirdik. Hemen çocuk odamızdan oyuncaklarımızı alır, hepsini döker, arkadaşlarımızla oynardık.

O gün yine öyle yaptık. Sohbetin koyulaştığı bir anda sessizce odamıza geçtik. Ben her zaman yaptığım gibi, oyuncak sepetimi odaya döktüm. Arkadaşlarla doyasıya oynadık.

Nihayet gecenin ilerleyen bir vaktinde, misafirler evlerine dağıldı. Annem, gerek misafirlere yaptığı hazırlıklardan gerekse yapmış olduğu kurabiye, poğaça ve çay ikramlarından yorulmuş olacak ki, odanın halini görünce kaşları çatıldı, sesi titremeye başladı. Ağabeyimle bana dönerek: “Çabuk oyuncaklarınızı toplayın” diye bağırdı.

Ağabeyim, “İsmail döktü o toplasın.” Dedi. Ben de, “Anne ben döktüm ama hep beraber oynadık. Ben tek başıma toplayamam” dedim. Annem, “Ben onu bunu anlamam. Bulaşıkları yıkayıp döndüğümde oyuncaklar toplanmış olacak” dedi.

Çocukluk işte, o an annemin ne kadar sinirli olduğunu gördüğümüz halde, oyuncakları toplamadık. Annem her defasında böyle kızar ama sonra bize bağırır, belki bir terlik fırlatır, oyuncakları yine kendi toplardı. Yine öyle olur diye düşündük.

Salona geçip televizyon izlemeye başladık. Tabi odamızda her taraf her taraftaydı. Yarım saat sonra annem geldi. Baktı, odamızda tek oyuncak bile sepete koyulmamış. Her taraf darmadağınık. “Her seferinde bu oyuncakları döküyorsunuz, toplamadan meydanda bırakıyorsunuz. Ben biliyorum yapacağımı” dedi. Oyuncakları tek tek sepetin içine koydu. Sinirden elleri titriyor, sanki kulaklarından duman çıkıyordu. Sobanın ağzını sonuna kadar açmasıyla topladığı oyuncak sepetini sobaya dökmesi bir olmuştu. Ağabeyimle biz neye uğradığımızı şaşırmıştık. Bir anda odanın içini simsiyah bir duman kapladı. Oyuncaklar yandıkça duman ve plastik kokusu odayı kaplamıştı. Bir sepet oyuncağımız sobanın içinde alev alev yanıyordu.

Şimdi o günler çoktan geride kaldı, yaşım 33 oldu. Bu olayı her hatırlayışımda alevler içinde yanan oyuncaklarımın acısını yüreğimin ta derinliklerinde hissederim.

Çocuklukta yaşadığım bu anımı sizlerle paylaşmak istedim.

Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun…

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz