Yeni Evli Çiftlere

Yeni evlilerin birlikte ilk bayramları... Fakat bu bayram sevinci her an kabusa dönüşebilir? Niye mi? Çünkü ikisinin de aileleri farklı şehirlerde yaşıyor...İlk önce kimin ailesine gidilecek? Damat, ilk ziyarete karısının ailesine giderse, erkek tarafını bir korku alır: "eyvah! oğlum elden gitti, ben 20 yıl uğraşayım, elin kızı gelsin 20 snde aklını alsın oğlumun...”

Eğer damat ilk ziyareti kendi ailesine yapıp karısının ailesini ziyarete gitmezse, ya gelin o bayramı kocasının burnundan getirir ya da gelin tarafı sürekli kızlarını telefonla arayarak “yavrum kızım ne zaman geleceksiniz özledim” eğer kız bu bayram gelemeyeceğini söylerse “bakıyorum da kayınvalidenle ana kız gibi olmuşsun oradan koptuğun yok, unutma seni en çok ben düşünürüm, sen bu akılla kocanı yönetemezsin, beni de unutmuşsun" ve gözyaşları…

Genelde evlenmeden önce kızlar anneleriyle sürekli çatışırken ve annelerini pek aramazken, evlendikten sonra ne hikmetse elinde telefon hiç düşmez annesini arar da arar, bir anda kıymete biner. Evlilikte gerçekten keramet var!

Oysa yeni evli çiftimizin ikisi de ailelerini özlemiş ikisinin de anası babası burunlarında tütüyor. Peki ne yapacaklar? Bunu gelinleri olan güngörmüş kadınlara sordum. Bir tanesi şöyle dedi: "Tabiî ki kocanın evine gidilir, nerde görülmüş ilk kız babasının evine gidildiği? Hele yeni evliyken olmaz öyle şey..Ben düğünde gelinimin anasının gözünün içine bakarak 'oğlan bizim kız bizim' türküsünü söyledim, oynadım, ee anlasınlar artık.Kızının kendisiyle yaşamasını istiyorsa vermeseydi.. Bizim gelin anasının yüzünden her bayram huzursuzluk çıkarır, ben de bunu önlemek için her bayram öncesi hemen telefonla oğlumu ararım “İlk göz ağrım, yavrum ciğerim anacığın sen sac böreğini çok sevdiğin için sabah erkenden ateşi yakıp yapacağım, kahvaltı da sıcak sıcak yersin, sen sevdiğin için içli köftelerden de yaptım, baklavaları da bir gün öncesinden yapıyorum, sabah saat kaçta buradasınız oğlum?' derim. Tabi gelin biraz tavır yapıyor, amma oğlum essah erkek olduğu için o tavrı bişeycik etmiyor.

Bir diğer kayınvalide ise: “Benim için sıra önemli değil, yeter ki gelsinler, ama benim gelin şehirli, köyü pek sevmez bu yüzden gelmemek için her şeyi yapıyor, oğlumu özlüyorum, bu bayram bizlere ve çocuklara bayram değil mi kızım? Ben de hep hasta numarası yapıyorum:'Bu bayramda yavrum seni torunlarımı göreyim, seneye Allah kerim, bugün varız yarın yoğuz oğul!' diyorum, geliyorlar ama gelin oğlanla kavga ediyor, kapıdan duydum gelinimin sözlerini 'Bak turp gibi anan, bu kadın beni de mezara gömer öyle ölür, hep numara yapıyor. ”dedi. Kocam öldükten sonra yaptım bunları, çünkü yalnızlık çok zor be kızım, onlar gelince kalbim, evim canlanıyor." diyor oyalı yazmasıyla gözünden gelen yaşı silerken…

Biz ataerkil bir toplumumuz, çoğu erkek ailesi, bayramlarda ilk olarak oğullarının gelinlerinin ailesinin evine gitmelerini pek hoş karşılamıyorlar ve bu yüzden bayram ziyaretleri tatiller genelde zehir oluyor çiftlere. Ayrı şehirlerden kız alan erkeklere diyeceğim şey, bunları evlenmeden önce ayrıntılı olarak konuşmanız lazım. Aldığınız kararları not almanızda fayda vardır veya ses kaydına alın. Çünkü evlenmeden önce verilen sözler unutulabiliyor.

Yine çiftler farklı şehirde oturup, aileler ise aynı şehirde oturduklarında bile sorunlar çıkıyor. Kimin evinde kaç gün kalacağız, bayramın kaçıncı günü gideceğiz aileme? Eğer tatil altı gün ise kadın istiyor, "3 gün senin ailende 3 gün de benim ailemde olacağız." Aileleri aynı şehirde olanların kocaları, kayınbabanın evinde kalmak istemezler genellikle.

Çünkü erkekler biz kadınlar gibi değillerdir, bizler hemen konuşacak bir şeyler bulabiliriz ama erkekler biraz zor, hele bir de karşısındaki kayınpeder olunca daha bir zor olur onlar için her şey. Bu yüzden evliliğinizin ilk yıllarında kocanızın, babanızın evine gidip 2 saat bile oturması müthiş bir durumdur. Kadınlar, maksat sıla-i rahimse, kimin evinde yatılı kalmışsınız bu mühim değil. Bunu dert etmeyiniz. Zaten evlenmeden önce hep ailenizleydiniz, şimdi azıcık da kocanızı ve kocanızın ailesini tanımaya çalışın.

Örnek olması açısından bu bayram arkadaşımın yaşadığı olayı yazdım...

Yeni evli arkadaşım ve eşi bayram tatili kısa olduğu için ve kimseyi de üzmemek için bayramı evde geçirmekte bulmuşlar çözümü. Ama ben bu çözümü pek hoş karşılamadım. Çünkü bayram ailelerle geçirildiğinde anlam kazanır, hele en önemlisi ve en güzeli taze gelin keyfini sürmek lazım. Bu her zaman ele geçmiyor diyerekten "Ara kocanı, hazırla valizini, git kayınvalidenin yanına" dedim.

Kocası karısının bu teklifinden çok mutlu oldu. Unutmayın, kocanızı mutlu ettikten sonra emin olun ki o da sizi mutlu etmek için uğraşır. Şehirli yeni gelinimiz kraliçeler gibi karşılanmış, konu komşu akrabalar herkes gelinimizi görmeye gelmiş, kayınvalidesi de bayram ziyaretlerine giderken yanında gelinini de götürmüş bütün herkesle tanıştırmış hatta mahallede ki çocuklarla bile.. Arkadaşım anlatıyor: “Valla kendimi başbakan gibi hissettim, bütün ilgi alaka, gözler her şey üzerimdeydi . Dur sana ilk karşılaşmayı anlatmadım." diye heyecanla mutlulukla yaşadıklarını art arda anlatmaya başladı..."

Kayınvalidem bizi görünce çocuklar gibi mutlu oldu , bana öyle içten sarıldı ki görmeliydin, sonra yanaklarımı öperek kokladı, o kokuyu içine çekerek “oğlumun kokusu” diye öyle bir içtenle söyledi ki ben hiç böyle sevgiyle sarılma görmedim, sürekli bir şeyler yedirme telaşındaydı bir de ekliyordu , 'Allahın izniyle torunlarımı taşıyacaksın kızım, bu çelimsizlikle nasıl doğum yapacaksın, o masada kalırsın, çok güçsüzsün şehir yiyeceklerin hepsi hormonlu, bozuk, onları yiye yiye kanınız gitmiş ama ben her gün sana kendi ellerimle sağdığım sütten içereceğim, çökelekler, tereyağ, ballar bütün doğal ürünlerimden yedireceğim, kendine geleceksin gelinim , kadın dediğin azıcık etli butlu olacak, oğlum seni kavradımı elleri kavuşmayacak…'

Kayınpederimden ise ayrı bir hürmet gördüm: ”Kızım buralar şöyle, kızım buralar böyle beğendin mi, Sevdin mi buraları…Bak çekinme sakın, zordur gelin olmak, gurbettesin ama emin ellerdesin Allahın izniyle.' diyerekten, karısına bakarak kendi ilk bayram hikayelerini anlatmaya başladı...

Oh! ne güzel imiş yeni gelinin ilk bayramlığı, iyi ki de ilk kocamın ailesinde geçirdim bayramı." dedi ve ekledi: ' ilk başlarda kocamın ailesi köyde oturuyor diye onunla evlenmekte tereddüt etmiştim, ama dediğin gibi yer,statü önemli değilmiş, kalpler önemliymiş, kalp sevince her şey güzel görünüyor göze, iyi ki köye ve böyle bir aileye gelin gitmişim,köy gelini olmaktan gurur duyuyorum." dedi, sonrasında da bir telaş aldı 'acaba diğer bayramlar da böyle geçer mi?Şimdiden gelecek olan ikinci eltimi kıskandım, ben eltimle kaynanamı nasıl paylaşacağım?kaynanam beni hep sevsin böyle..' dedi.

Peki gelin ne kazandı?Kocası hanımının bu bir jestinden çok mutlu olmuş, “Ben böyle alnı öpülesi bir eşi başıma tacı ederim, beni mutlu ettin, bu bayram yaşadığım bütün bayramlardan daha güzel geçti, diğer bayramda da senin ailenin sılai rahmini yaparız inşallah, dönüşte de buraya geliriz ordan da eve geçeriz “demiş.. Dönüşte de ailesini söyledi diye hiç takılmadım dert etmedim, o onun için yaptığım jesti gördü ya bu bana yeter, hem bu bayram benim de yaşadığım en güzel bayramdı..."Allahım ne olursun kaynanamla hep böyle olalım." diye küçük bir çocuğun heyacanı gibi dua etti..

Gülnur Özdemir

glnrozdemir@gmail.com

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

29 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz