Dünyada Engel Tanımayan İki Yer


unnamedAilem ve sevdiklerim gözyaşları ile uğurlandım umreye. Uçaktan MEDİNE'ye ayak bastığım an, Rabbim tekrar nasip eyle diye dua ettim. Ravza engel tanımıyor sen yeterki gönülden samimi bir şekilde istemeyi bil. Daha önce gitmiş olmanın verdiği tecrübe ile otele eşyalarımı koyduğum anda kendimi Ravza yani Peygamber efendimiz s.a.v. yanına, yani hey Nebi, hey Resul beni yanına kabul eyle deyip girdik efendimizin yanına gözyaşları ile.



İlk ziyarette özlem ve gözyaşı bir aradaydı. Ben bu derece özlediğimi bilmiyordum gerçekten. Özlem nedir, hasret nedir ben o anda daha net anladım, o kadar kalabalık olmasına rahmen sadece efendimize kitlenmiş durumdaydım ve etrafımdakileri görmüyordum. Efendimizin önünden Salavatlarla,dualarla özlemle ve gözyaşı ile geçtik. Engelliydim evet ama Ravza da engelli değildim çünkü EN SEVGİLİYE kavuşmuştum çok şükür. Çok kalabalıktı, ikindi namazını eda ettik ve sofralar kurulmaya başlanmıştı iftar için. Dünya da en büyük iftar sofralarını orada görmek mümkün, akşam ezanına yakın Ravzaya girdiğiniz zaman herkes kolunuza yapışıyor ve sofralarına davet ediyor, adeta herkes birbirleri ile yarışıyor.



Engelliydim ama orada Resul s.a.v. vardı ve engel, sıkıntı yoktu. İlk iftarımızı bir Allah dostu hocamızın sofrasında açtık ve sofrayı aramıştık binlerce sofranın arasında o sofrayı bulmak Rabbimizin bir ikramıydı bize. Milyonlarca kişi ile aynı anda iftar yapmak, onlarca ülkeden gelen insanlar, dili başka, ırkı başka, rengi başka ama amaç tek Resul s.a.v. aşkı. 15 kişilik bir arkadaş gurubu ile gittim ve herkes etrafımda pervane oldu, bir ihtiyacım olur mu? oldu mu? diye ama ben genelde tek başıma dolaştım.Hepsine teker, teker teşekkür ederim, Allah razı olsun.



Bir gün ikindiye yakın otelden çıktım ve Ravzaya vardım, Efendimizi s.a.v. ziyarete girdim öyle bir kalabalık vardı ki adeta ayaklarım hava da yürüyordum ve bir anda asker yolu kesti ve kalabalığı başka yola yönlendirdi. Asker tam önümdeydi ve göz göze geldik, işaret ettim geçebilirmiyim diye, asker baktı ve el işareti ile buyur dedi geçmeme izin verdi. Yürüdüğüm yer beni Cennet Bahçesinin önüne çıkarttı ve kapıda 2 tane asker vardı. Nolmalde oraya çıkmamam gerekiyordu ama Rabbim bir sefer yolumu çizmişti ve askerlere işaret ettim içeri girebilirmiyim? diye.



Birbirlerine baktılar, içersi nasıl kalabalık adım atacak yer yok ama askerler birini kaldırdı ve buyur dedi. 4 rekat namaz kıldım ve tam çıkarken gözüm Efendimiz s.a.v. namaz kıldırdığı Minber çarptı ama çok kuyruk vardı ve oraya girmeye cesaret edemedim.Çünkü insanlar birbirlerini ezer haldeydi ama asker yanıma geldi koluma girdi ve sıranın en önüne getirdi buyur kıl namazını dedi işaret dili ile. Bende göz yaşları içersinde kul hakkını da gözeterek 2 rekat namaz kıldım çok şükür ve efendimiz s.a.v. ziyaret ederek çıktım dışarı. Engel mi dedi birisi? hangi engel. Resul aşkı engel tanırmı sizce?



Sonra her akşam Teravi namazı kılmak Resul s.a.v. aşkı ile, onunla beraber ve onun huzurun da, saatlerce sürüyordu ama o aşkla kılınan namaz seni nerelere sürüklüyor ve gözyaşları ile kılıyorsun ki, bir bakmışsın saat 12 ama sen namaz ne zaman bittiğini anlamıyorsun. Bir günlüğüne umre için Kabeye geçicektik, otel de ihrama girdik ve yola çıktık. Yaklaştıkça gözyaşlarına engel olamaz oluyorsun ve Kabe karşımdaydı tüm heybetiyle, niyet ve tavafa başladık. O kadar kalabalıktı ki ama ona ragmen hani tekne denizi yararak ilerler ya aynen onun gibi rahat ve sıkıntısız tavafımızı bitirdik, sıra say yapmaya gelmişti, sefa, merve arası say yapmaya başladık.



İnsanlar sel olmuş akıyordu adete ve sende o sele kapılmış beynin bomboş ama kalbin ve dilin dua ile say yapıyorsun. Sonra traşa geldi sıra, kazıttım saçlarımı sünnete uygun bir şekilde ve ihramdan çıktım. Kabe de herkes bana bakıyordu ben Kabe'ye. Aşk dedikleri şey insana olmayınca başka oluyormuş onu anladım. Umre sırasında ellerime yapışıp öpmek isteyenler, sarılıp ağlamaya başlayanlar.



Ve tekrar peygamber efendimizin s.a.v. yanına döndük. Tam 14 gün boyunca efendimiz s.a.v. misafi olduk ve tüm engeller kalktı önümden. İstediğim tüm kapılar açıldı çok şükür ve gözyaşları ile ayrıldık Medine den Kutlu şehirden. Aslında salih bir niyetle istemeyi biliyorsan tüm engeller kalkıyor. Medine de geçen günlerimde hiç engelli olmadım ben, spastik engelliydim ama Medine de engelli olmadığımı gördüm. Tüm Ülke ve şehirlerde engelliydim ama iki yer hariç MEDİNE ve MEKKE.



Mekkedeydik ve son 6 günümüz vardı. Uyku ve ibadet arasında kalmak elde değildi her insan için ama ben ibadeti seçtim.Aslında günde 3 saat uyku yetiyordu insana ve Kabe oradayken otelde yatmak bana ağar geliyordu. Her saat ve her an tavafa girebiliyordum, genelde de öğlen sıcağında veya sabah 8 den öğlen namazına kadar tavaflar çok büyük haz veriyordu. Çünkü o sıcakta herkes çekiliyor ve Kabe tabiri caizse size kalıyordu, tabii ki seher vaktinde yapılan tavaflarında zevki bir başkaydı.



Bir gün Hz İbrahim makamın da askerin yanına yaklaştım ve Hacer Ül Esved taşını işaret ettim, asker bana baktı bekle işareti yaptı. Yanına 5 tane asker çağırdı ve emir verdi, Hacer Ül Esved taşına girdi askerler, oradaki insanları dağıttılar asker buyur dedi ve ben Hacer Ül Esved taşına yapıştım, ağlıyarak ve gözyaşları ile dua ettim ve çıktım, asker Kabe kapısını işaret etti ve oraya da çıkıcakmısın diye işaret etti, bende olur dedim yine askerler eşliğinde oraya da ulaştım, dualarım gözyaşlarıma karıştı ve onca insanın hakkına girmemek için kısa süre kalıp ayrıldım. Askerlere işaret dili ile teşekkür ettim ama oradan ayrılırken insanlar bana yapıştı ağladılar sarıldılar dualar istediler.



Kafilede ki insanlar ve diğer Türk ve yabancı insanlar bana hayranlıkla ve çok büyük bir saygı ile davranışlarını gördüm. Arkadaşlarım serv mağarasına tırmanalım dedi bende kabul ettim ama 12 de tırmanalım dedim ve tamam dediler. Daha önce gitmenin avantajı ile rehberlik yaptım ve en önde ben arkada arkadaşlarım 1 saat 45 dakika da tırmandık ama normal yol değil bildiğiniz dağ yolu. Kayalar arasında, uçurum kenarlarından, yamaçlardan, tepelerden, Resul aşkı ile tırmandık ve mağaraya ulaştık o anda ne yorgunluk kaldı ne bacak ağrısı, o Resul kokusu mağaraya sinmiş ve mağara dışına çıkmıyor koku, ağlıyarak gözyaşlarıyla dualar ettik ve 12 gibi başladığımız aşka, özlemle mağaraya tırmanışımız saat 4 buçuk gibi bitti ve herkes hayran kaldı. Kim engelli kim değil biz anlamadık dediler.



Şimdi biraz engelim hakkında konuşalım, o kutlu şehirler de tüm engeller kalkıyor buna emin olun. Beyniniz değil kalbiniz harekete geçiyor yüreğiniz ateş alıyor kalbiniz bir kor oluyor ve engelli olduğunuzu unutturuyor Allah c.c. size. Aslında oradaki tüm insanlar da sizin engellinizi görmüyor o hale geliyorsunuz ki tüm hayatınız boyunca yaşadıklarınız bir anda unutuluyor. Siz engellere rağmen Allah ve Resulunün misafiri oluyorsunuz ve kimin ne niyetle geldiyse o niyetlerle geri dönüyor.Niyete göre amellerle ibadet yapabiliyorsun aslında. Evet ben engelliydim ve hala engelliyim ama ibadette engelli değilim bunu çok açık ve net anladım. Çünkü Rabbimizin ikramları o kadar çok ki, siz isteyin Rabbimiz size lütfetsin.



Bu sene 150 bin kişinin vizesi iptal olmuş ve gidememiş, Rabbimiz çağırınca engel kalkıyor aradan. O kadar çok zengin insan var ama Rabbim nasip etmedimi etmiyor. Veya o kadar çok insan var ki gitme şansı varken gitmiyorlar. Bu iş kısmet işi eğer Rabbimiz çağırdıysa siz ne olursa olsun gidiyorsunuz. Engelli insanların özellikle gitmesi gerektiğine inandığım yerler kutsal topraklar. Çünkü orada engelli olduğunuzu kimse görmüyor adeta engelleriniz ortadan kalkıyor. Rabbim tekrar nasip etsin ve gitmek isteyenlere en yakın zamanda gitmeyi nasip etsin.

son sözlerim, bana orada yardımcı olan 15 kişiye ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim Rabbim onlardan razı olsun. Anlatacak o kadar çok şey var ki ama şimdilik bu kadar.


 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

3 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz