Feministlerin (Genç) Evlilik Düşmanlığı

7_bOn altı yaşında evlenmiş olup şimdi ise kırklarında olan bir hanımla birkaç gün önce sohbet ediyoruz. Gündemdeki konu olduğundan şöyle bir soru sordum: “Genç evlendiğinizi düşünüp, hiç pişman oldunuz mu?”

“Yooook! Ne pişman olacağım, keşke on beşinde evlenseymişim. Evlendim de hayat varmış dedim.”

“Nasıl yani?”

“Rahmetli annem sabahın köründe başıma dikilir uyandırır, bütün gün de göz açtırmazdı. Evlendim uykulara doydum, bütün gün benim oldu, istediğimi istediğim gibi yaptım, kocamdan Allah razı olsun ben hayatı kocamın evinde yaşadım…”

Elbette her genç evlenen mutlu olmuyor; fakat her geç evlenenin de mutlu olma garantisi yok. Hatta genç evlenenin mutlu olma ihtimali daha yüksek diye düşünüyorum. Yaşları fazla olmadığı için huyları kemikleşmiş olmuyor ve birbirlerine göre adım atmaya, birbirlerini olduğu gibi kabul etmeye daha yatkın oluyor.

Eskiden dedeler, nineler hep genç evlenmişler fakat günümüz şartlarında gençler geç olgunlaştığı için 18 yaşından önce evlenmelerini tavsiye etmem; fakat ben bu olgunluğa sahibim, evliliğin sorumluluğunu taşıyabilirim diyene de engel olunmasına karşıyım.

Genç evlilik tanımını ergenliğe girmiş ve dinen reşit olmuş anlamında kullanıyorum. Dinen reşit olmak da iyiy kötüyü ayırt edebilecek, evliliğin sorumluluğu alabilecek, alışveriş yapacak olgunluğa sahip olmak gibi şartları var.

Feministlerin gençlerin serbest cinsellik yaşamalarına bir itirazları yok, problem gençlerin evlenmek istemesi. İş evlilik olunca 12-18 yaş arasına ısrarla “çocuk” derler; fakat konu “serbest cinsellik” olduğunda onlar “özgür gençler” olur. “İster cinsellik yaşarlar, ister kürtaj olurlar kimse karışamaz” derler. Ayrıca 12 yaşla 15,16,17, 18 yaş nasıl aynı sayılabilir. Arada çok büyük fark var fakat aynı kategoride sayılıyorlar.

Feministler sanat adına her rezilliğe razıdır. Ergen genç kızlar, güzellik yarışmasına girip bedenlerini sergilemişler, şarkıcı olup çıplak klipler çekmişler, dizi/filmler de cinsel istismara sebep olacak sahnelerde oynamışlar, ne gam feministlere, bunlara itirazları yoktur. Birgün de bunlar için toplanıp tepki göstermezler fakat kız çocuklarını düşündüklerini iddia ederler. Bizim dindar geçinen feministler de onlara destek olur.

Feminist kadınlar aslında sadece “genç evliliğe” karşı değiller, onlar evlilik kurumunu sevmezler. Toplumun tepkisinden çekindikleri için bu düşmanlıklarını genç evlilik üzerinden kusuyorlar. Genç evlilik üzerinden itirazlarına bakarak evlilik kurumuna neden bu kadar karşılar biraz irdeleyelim.

1-Feministlerin evlilik ile ilgili zihin yapıları bozuk: Zannedersiniz ki okumayıp evlenen kızlar bir yuva kurmuyorlar da kör kuyulara atılıyorlar… Kızgın saç üzerinde pişiriliyorlar… Kocalarından dayak yiyorlar… Hepsi 12 yaşında da 70 lik adamlara veriliyorlarmış gibi tepki gösteriyorlar. Onların istisna olduğunu kendileri de gayet iyi biliyorlar aslında.

Kızların çoğu 15 yaşında evleniyorlar. Kimi ailesinin onayıyla kimi de severek kaçıp kendi yaşlarına yakın kişilerle evleniyorlar. Genç evlenenlerin çoğunluğu da mutlu; fakat feministler onların kocaları ile gülüp oynaşıp mutlu olma ihtimallerini hiç düşünmüyorlar, zira feministlerin çoğu bekar; evli olanların da kendi hayatlarında muhabbetin bir karşılığı olmadığı için evlilerin mutlu olabileceğine inanamıyorlar.

2-Feministlerin erkeklerle ilgili algıları bozuk: Bunu pek çoğu itiraf etmese de söylemlerinden açıkça anlaşıldığı gibi erkekleri düşman olarak görüyorlar: Onlara göre erkekler zalim, kadınlar mazlum.

Kendileri erkeklerle ilişkilerinde erkek gibi davranıp, prenses gibi muamele bekledikleri için mutsuz ilişkileri ve evlilikleri olmuştur. Ya evlenmemişlerdir, ya boşanmışlardır ya da evde üzerinde baskı kurduğu, gözünün ferini söndürdüğü, ondan korkan sinik bir kocası vardır. Ne haddine ki karısının karşısında konuşsun!

Feministler kendi odunluklarını göremedikleri için erkek milletini suçlar ve düşmanlık beslerler. Odun dediğime kızmasınlar (Korkarım ben onlardan:)) Nasıl korkmayayım koskoca devlet korktu!)

Feministler kendileri için şunu söyleyebilirler mi? Ben bir kadının neşesini, naifliğini, nezaketini, letafetini taşıyorum. Bir aynaya baksınlar, kendi gözlerinin içine baksınlar ve ben bir kadın olarak kocama ne verdim de ne bekledim diye sorsunlar.

Feministler bir kadın okumamışsa elinde bir mesleği yoksa boşandığında (evliliklerin boşanma ile sonuçlanacağı düşüncesinden eminler, Allah’a karşı da bir güven duymadıkları için rızkın Allah’ın takdiri olduğunu inanmıyorlar) perişan olacağı ya da sinirlendiği zaman kocasını kapıya koyamayacağı düşüncesi ile kadınları okumaya teşvik ediyorlar.

Onlara göre bütün kadınlar üniversite okumalı, güçlü olmalı. Aslında bir gözlerini açsalar etraflarında diplomalı, yalnız, öfkeli kadınlar topluluğunu görecekler fakat gerçekle yüzleşecek kadar cesur değiller.

3-Feministler evlilik içinde cinsel hayatın kadın için bir istismar olduğunu düşünüyorlar: Sanki evli kadınlar cinsellikten keyif almıyorlar da kocalarının kötü emellerine alet oluyor. Genç evlenen kadınların hiçbiri eşiyle birlikte olmak istemiyor da kocaları onlara saldırıyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. 15-18 yaş arasında kızlar cinsel olgunluğa ermişlerdir. Bunu nikahla helal bir şekilde yaşamak istemeleri de fıtri bir arzu.

Feministler erkek düşmanı olduğu için, evli feministlere düşmanla (koca) yatağa girme fikri pek sıcak gelmez. Kadın doğum doktoru olan bir hanım, günümüz okumuş kadınlarında en çok rastlanan problemin cinsel isteksizlik olduğunu bunun da sebeplerinden birinin yatakta da olsa bir erkeğin altında olmayı kendilerine yediremediklerini söylemişti. Ahhh feminizm! Sen ne hale getirdin kadınları.

Bekarlar da kadın hakları yaygarası ile evli kadınları kışkırtıyorlar. "Kocanla birlikte olmak zorunda değilsin, sen istemezsen tecavüze girer, şikayet et..." diye.

4-Feministler, evlenen kızların rahatlarının bozulduğuna inanıyorlar: Oysa genç evliliği, genellikle okumadığı için annesinin diktatörlüğünde yaşamaktan bıkmış, maddi imkanı iyi kızlar ya da ailenin yükü üzerine yıkılmış, maddi olarak sıkıntıda olan kızlar daha çok tercih ediyor. Yani ailelerinin evinde çok da rahat değiller. Bir odada beş kardeşi ile yatan bir kızı, evi bırakın kocası ile birlikte paylaşacağı bir odası bile olması diğerinden çok daha fazla memnun eder. Ya da anne otoritesinden bıkmış bir kız için bir kurtuluş olabilir. Yazının girişinde verdiğim örnekte olduğu gibi.

5-Feministler ev işlerini yük olarak gördükleri için evlenen kadınlara acıyorlar: Ev işi küçük yaşta yapmaya başlayan kızlar için yük değil, hayatın normal akışında yapılması gereken işlerdir. Alışkanlık edinen için ev işleri zevklidir: Yemek yapmak terapi yerine geçer, ev temizliği keyiftir. Yemek yapıp yedirmek, beslemek kadının doğasında var. Ayrıca spor yerine geçer, beden sağlığı için de faydalıdır.

Feminist Baaayanlar! Siz kışkırtmazsanız kadınlar, ev işi yapınca sömürülüp kullanıldığını düşünmüyorlar, merak etmeyin. Kendi mutsuzluğunuzu kadınlara bulaştırmayın. Şu hırs ve öfke dolu ellerinizi çekin kadınların üstünden.

Feminist kadınlar, saldırganlıkları ile hükumetten bazı haksız taleplerine karşılık buldular. Geçen yıllarda feministlerin baskısı ile kabul edilen Aile Kanunu tamamen erkekleri ezmek, boşanma durumunda erkeğin hayatını bitirmek üzere kurulu. O konuda zaten büyük bir adaletsizlik var.

Şimdi kendilerince bir zafer daha elde ettiler. Dini nikahlı insanları “tecavüzcü” olarak etiketleyip onların ve ailelerinin haksızlıklara maruz kalmalarına sebep oldular. Hükumet de dini nikahı, cinsel istismar suçu, olarak kabul etmiş oldu.

Ak Partili feministler CHP li ve diğer partilerden feministlerle el ele hapisteki masumların çıkmasına engel oldular. Kötülükte buluştular. Çocukların babalarına kavuşma umudunu söndürdüler. Bakalım bunun hesabını nasıl verecekler!

Not: Konu bütünlüğünü için okumayanlar son üç yazıdan itibaren okurlarsa bu yazı daha iyi anlaşılır.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

32 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz