Misafir
07/01/2019
"BEN SOYTARILARA KIZ VERMEM!"
Eski zamanlarda meşhur bir efe varmış. Boylu, boslu, yiğit pos bıyıklı bir efeymiş. Kızanları, naipleri varmış. Bir gün çeşme başında gördüğü bir Rum dilbere aşık olmuş, hem de delicesine. Uzun zaman onun aşkıyla yanmış. Sabrı tükenince aşkını Rum dilbere ilan etmiş.
Rum dilber yakışıklı efeyi beğenmiş ama demiş ki:
-Ben babamın sözünden çıkamam. O ne derse o olur. Efe çaresiz Rum dilberin evine varmış. Babasından kızı istemiş.
Kızın babası bazı şartlar sıralamış:
-Öncelikle bıyıklarını keseceksin demiş. Efe istemeyerek de olsa bıyıklarını kesmiş.
-Kıyafetini değiştirip zünnar takacaksın demiş. Efe bu şartı da yerine getirmiş.
Uzun bir süre domuzlarımın çobanlığını yapacaksın demiş. Bu şart efeye pek ağır gelmiş.
Ama bir süre sonra duygularına yenilmiş. Çaresiz domuz çobanlığını da kabul etmiş. Uzun bir süre domuzların çobanlığını yapmış.
Bir gün Rum dilber demiş ki:
-Felan gün babam bir ziyafet verecek, bütün dostlarının huzurunda seni onlara tanıtacak, Sende geleceksin demiş. Efe istenilen gün eve varmış. Rum dilberin babası dostlarına bizim efeyi tanıtmış:
-Bu efe yakışıklı yiğit pos bıyıklı bir dağ efesiydi. Naipleri kızanları vardı. Kızıma aşık olmuş. Benden kızımı istedi. Bende bazı şartlar öne sürdüm.
Kızımın aşkına;
-Pos bıyıklarını kesti.
-Efeliği bıraktı, naiplerini kızanlarını dağıttı.
-Zünnar taktı.
-Uzun bir süredir, domuzlarımın çobanlığını da yaptı. Şimdi kızımı istiyor.
Halbuki ben Efeye söz vermiştim. Bu ise efeye hiç benzemeyor.
Bu haliyle daha çok soytarılara, ibnelere benziyor.
Ben soytarılara, ibnelere kız vermem!
KISSADAN HİSSE:
-"Dönemeyeceğin sahilden fazla uzaklaşma!"
-"insan eliyle başlattığı olayların çok gerisinde kalır bazen"