Okul Açıldı “Kazın Ayağı” Göründü

mehmet1-150x150En değerli varlıklarımız şüphesiz Allah’ın birer emaneti olan hiç çocuklarımızdır. Şu üç günlük dünyada bütün anne babaların gayesi, çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamaktır. İyi bir geleceğin iyi bir eğitimden geçtiğini bilen anne babalar, üzerlerine düşen görevleri de kendilerince sonuna kadar sorunsuz olarak yapmaya çalışmaktadırlar.

Okulların açıldığı günlerde anne babaların telaşları da bunun göstergesidir. Nasıl başlanırsa öyle gider diyerek çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar. Çocukların geleceğinin iyi bir eğitimden geçeceği düşünen ve durumu iyi olan birçok veli; devlet desteğini de fırsat bilerek çocuklarını özel okullara kaydettirmeye çalıştılar. Durumu olmayanlarda bulunduğu yerin en iyi okuluna vermeye çalıştıklarını gördük.

Anne babaların çocuklarına karşı çabalarını takdirle karşılıyoruz. Yalnız birçok velimiz işin maddi boyutunu düşünmekte psikolojik boyutunu düşün(e)memektedirler. Yani görevlerinin sadece çocukların fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu düşünmekteler ve psikolojik ihtiyaçlarını düşün(e)memektedirler.

Maddiyat önemli ancak iş sadece maddiyatla çözülmüş olsaydı bizim gibi köy kasabada okuyup özel okul ve dershane yüzü görmeyenler bugün köyde ya çiftçilik ya da çobancılık yapması (okurken bu meslekleri peygamber mesleği diyerek severek yapıyorduk) gerekiyordu. Ama kazın ayağı hiçte öyle değil.

Maddiyat önemli ancak başarı için olmasa olmazların başında gelmez. Bugün başarılı olan birçok insanın geçmişine bakıldığı zaman maddi sıkıntılar yaşadığını ve bunları çok fazla problem etmeden eğitimlerine devam ederek başarıyı yakaladıklarını görüyoruz.

Eğitimde fiziksel ihtiyaçlar önemli ancak olmazsa olmazların başında değil dedik. Çünkü meslek hayatım boyunca binlerce öğrenciyle görüştüm; fakat hiçbir öğrenciden ailelerinin maddi imkânsızlarını şikâyet etme adına: “Hocam ailem bana şunu almıyor, bunu almıyor, bana harçlık vermiyor, bal, baklava ve et yedirmiyor, özel ders aldırmıyor, özel okula göndermiyor…” diye bir cümle duymadım. Ama; “Ailem beni sevmiyor, benimle ilgilenmiyor…” diye başlayan psikolojik ihtiyaçları ifade eden cümleler kuran yüzlerce öğrenci ile görüştüm.

Birçok anne baba; çocuklarının kendilerinden sadece yiyecek, giyecek ve para istediğini zannederler. Onun için de velilerimiz: “Hocam yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, dershaneye, özel okula bile gönderdim... başka daha ne yapabilirim!” derler.

İşte konunun ayrıştığı nokta da burada. Anne babalar işin maddiyatında; çocuklara psikolojisindedirler. Bugün birçok çocuk; anne babasıyla iletişime bağlı “Anlaşıl(a)mama” sıkıntısı yaşamaktadırlar. Ailesi tarafından dinlenilmeyen ve buna bağlı olarak anlaşılmadığını düşünen birçok çocuk, psikolojik sıkıntılar yaşamaktadır. Bu çocuklara bal baklava yedirmeler, markalı kıyafetler giydirmeler, özel okulla göndermeler… çocukların psikolojik açlıklarını gidermiyor. Okul çocuğunun maddi ihtiyaçları en iyi şekilde karşılarken duygusal ve psikolojik ihtiyaçları hep ikinci planda kalmaktadır.

Anne babalar çocukların sadece karınlarını doyurmak, üstlerini giydirmek ve okul ihtiyaçlarını karşılamakla görevinin bittiğini sanırlar. Oysa çocukların fiziksel ihtiyaçlarının yanında duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarının da olduğu aklına dahi getirmek istemezler. Peki nedir bu ihtiyaçlar:

Çocukların başarılı olmaları, aile tutumlarına bağlıdır. Çocukların başarılarını artırmak için aileye düşen görevlerin bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. Çocuklara yapılan fedakârlıklar; “Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, kursa, özel okula, dershaneye gönderdim...” sürekli gündemde tutulmamalı.

  2. Çocukların yetenekleri üstünde bir beklentiye girilmemeli. Çocukların başarısından daha çok gayreti takdir edilmeli.

  3. Çocukların olumsuz davranışları ve başarısızlıkları ön planda tutularak benlik saygılarını olumsuz etkileyecek değerlendirmelerden kaçınılmalı.

  4. Çocuklara yaşından küçükmüş gibi davranılmamalı. Güven ve destek konusunda her zaman yanında olduğu hissettirilmeli.

  5. “Benim zamanımda, ben senin yerinde olsaydım…” gibi uzun uzun nasihatlerden kaçınılmalı.

  6. Çocuklara karşı sabırlı ve anlayışlı olunmalı. Her ne olursa olsun kesinlikle beddua edilmemeli ve çocuklara hayır dua edilmeli.

  7. Çocuklarla iletişim kurulurken çocukların ruh halleri ve psikolojik durumları göz önünde bulundurulmalı. Çocuklara aile içinde vazgeçilmez olduğu hissettirilmeli.

  8. Çocuklar başka çocuklarla veya kardeşleriyle kıyaslanılmamalı. Kıyaslanacaksa da dünü ve bugünü değerlendirerek kıyaslanılmalı.

  9. Çocuklara “Sevgi açlığı” Sevgi, sözle birlikte beden diliyle de gösterilmeli. Bunun içinde çocuklarla nitelikli zaman geçirilmeli.

  10. Çocuklara evde mutlu ve huzurlu bir ortam sağlanılmalı. Aileyi etkileyen olumsuzlukların çocukları da etkileyeceği unutulmamalı.

  11. Çocukların anlattıkları can kulağıyla dinlenilmeli. Olaylar karşısında nasıl düşündüğünü, neler hissettiği sorulmalı ve düşüncelerine saygı gösterilmeli.

  12. Çocukların uygun olmayan arkadaş ve davranışları yumuşak bir dille çocukla konuşulmalı. Bunun içinde uzun uzun nasihat etmek yerine nedenleri üzerinde durulmalıdır.

  13. Çocukları aşırı eleştirmekten ve yargılayıcı davranmaktan kaçınılmalı Yine çocukların hataları başkalarının yanında söylenerek küçük düşürülmemeli.

  14. Çocukların hatalarını sürekli yüzlerine vurulmamalı. Çocukların yalana başvurmamaları içinde herhangi bir konuda üzerlerine fazla gidilmemeli.

  15. Çocukların haklı olduğu konuda haksızlığa düşürmek yerine, özür dileme erdemliliği gösterilmeli. Bu, anne babaları çocuğun gözünde küçültmek yerine daha da yücelteceğini unutulmamalı.

  16. Çocukların sadece okul başarısı değil, karakter ve kişilik gelişimleriyle duygusal ve psikolojik sorunlarıyla da ilgilenilmeli.


Bunların yanında çocuklar okul başarısı için;

  • Çocuklar sabah kahvaltısı yapmadan okula gönderilmemeli.

  • Okula zamanında tertipli ve dua ederek gönderilmeli.

  • Çocukların okulla ilgili anlattıkları can kulağıyla dinlenilmeli

  • Çocuklara evde ders çalışacak uygun bir ortam sağlanılmalı.

  • Çocuklara sürekli ders çalış demek yerine, çocuğun planlı ders çalışması sağlanılmalı.

  • Çocuklar, yemek yerken ve ders çalışırken kesinlikle televizyon kapalı tutulmalı.

  • Ders çalışmasını engelleyecek cep telefonu, tablet, bilgisayar televizyona sınırlamalar getirilmeli.

  • Çocuklar düşük not aldıkları zaman aşırı tepki gösterilmeyeceği gibi başarıları da aşırı abartılmamalı.

  • Çocukların öğretmenleriyle iletişim kurularak öğretmenlerinin önerileri dikkate alınmalı


Sonuç olarak çocukların başarısını artırmak için yalnız annenin ya da babanın desteği yeterli olmadığı ve her ikisinin birlikte vermesi gerektiği unutulmamalıdır.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz