PKK lı Kadınlarla Aile Bakanlığı Doğuruyor: 6284

7_bAile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan, İstanbul Sözleşmesini uygulamak için mecliste onay bekleyen aileyi dolayısıyla hepimizi ilgilendiren bir kanun var:6284

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız bu kanunun hazırlığını feminist kadın dernekleri ile yapıyor. Bu çok ilginç.

Neden kadın dernekleri?

Hakim savcılar ve emniyet güçleri gibi konunun uygulayıcıları değil de kadın dernekleri ile oturuluyor masaya?

236 feminist kadın derneği, bakanlık ile çalışmaları yürütsün diye "Şiddete Son Platformu" kuruyorlar ve bunlar 236 kadın derneğini temsilen yeni çıkacak kanunu bakanlıkla birlikte hazırlıyorlar.

Kimdir bu 236 kadın derneği? En önde olan ve çok tanınanların internet sitelerini inceledim. Ortak noktaları aile düşmanlığı, serbest yaşamı savunmaları, eşcinselliği normal kabul edip toplumu yönlendirmeleri, hükümet ve polis düşmanı olmaları ve pkk yandaşlığı.

Aile Bakanı Fatma Şahin, PKK lı kadın dernekleri ile oturup hepimizi ilgilendirecek kanun çıkarmaya çalışıyor. Hayret ki ne hayret.

Aile bakanlığının, başbakana ve ailesine seçim zamanı olmadık hakaretleri sanal ortamda paylaşan ve yayan kadın derneklerinin gönlünü hoş tutma çabası ilginç değil mi? Sebebini yetkililer bizlere de açıklarlarsa seviniriz. Ayrıca bu memlekette aile kurumuna değer veren yüzlerce dernek var. Neden masaya onlarla değil de aile düşmanları ile oturuluyor?

Tasarı 8 Marta yetişsin kadınlar gününde kadınlara hediye olsun diye çarşamba günü mecliste görüşülecek.

Kadın dernekleri dün her biri bir yerden basın açıklaması yaptılar, yürüyüşler organize ettiler, bakanla görüşme ayarladılar, kendi istedikleri gibi çıksın diye uğraşmaya devam ediyorlar.

İlk itirazları yasanın adına. "Aileyi koruma kanunu" adı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetin Önlenmesi" olarak değiştirildi taslakta. Onların istediği isim “Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair” Yani kanunun adında aile kelimesine itirazları var. Aile kavramını kabul etmiyorlar. Dün internet sitelerinde "

"AKP kadın örgütlerini kandırdı."

"Yine Kadın Değil Aile Korundu." başlıkları atıldı.

"Aileyi değil kadını koruyan yasa istiyoruz." diye yürüyüş yaptılar.

İkinci itirazları yasada "yakın ilişki içinde yaşayan "ifadesinin çıkarılması. Bu konu daha öncede problem olmuştu tasarıya zorla ekletmişlerdi şimdi çıkarılma durumu konuşuluyor. Dernekler evlilik ya da nişanlılık bağı olmayan kadınlar için bu durumun tehlike arz ettiği belirtiliyorlar.

Aslında kadın derneklerinin amacı evlilik dışı ilişkilerde kadınlara hak kazandırmak ve metres yaşamlarını garanti altına almak. Kendi gayri ahlaki ilişkilerinde evli kadınların sahip olduğu bütün haklara sahip olmak istiyorlar.

Bir itirazları da şimdi ki mevcut kanunda "Şiddetin yazılı olarak belgelenmesini aramaksızın" ifadesi kaldırılarak, "Hâkim tedbir kararını, duruşma yapmaksızın ve gerektiğinde şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aramaksızın verir" maddesine yapıyorlar.

Mevcut kanunda erkeğe ceza vermek için delil aranması gerekmiyor, hazırlanan taslakta delil isteyip istememek hakime bırakılmış. Yani hakim istemezse erkeğe şiddet uygulayıp uygulamadığı gibi bir delil aramadan ceza verebilecek. Bu kadın derneklerini mutlu etmemiş. Erkek gibi bir canavara delilsiz belgesiz ceza verilmeliymiş.

Ayrıca polise verilen yetkilere itirazları var; çünkü polise güvenmiyorlar ya mahkemeye sevk etmezse diye.

Memnun kaldıkları noktalar da var. "Kadın örgütlerinin içine tamamen sinmese de, eski haline göre daha etkili bir yasa taslağı oluşturuldu. Bakanlığın her düzeydeki yetkilileri ise, kalan eksikliklerin, TBMM’deki komisyonlarda tamamlanacağı sözü verdi." deniyordu bir haberde de. Sözler yerine gelsin diye baskı yapıyorlar.

Kadın dernekleri kanun taslağı için "Türkiye’de inanılmaz boyutlara varan kadına yönelik şiddeti engellemekte yetersiz kalacağı ortadadır." diyorlar.

Kadına şiddet dedikleri dayak ve cinayet değil sadece çünkü onlarda bir artış yok. Şiddet dedikleri: "Erkeğin kadına sesini yükseltmesi, istediği kadar para vermemesi, gittiği yere karışması, özellikle özgürlük kelimesi üzerinde duruyorlar, istemediğinde karısı ile birlikte olması (bu arada kadınlara da bedenin senin istemezsen kocana dokundurtma diye kışkırtıyorlar)..."

Bunlar hep şiddet sayılıyor fakat kadın erkeğe yapınca şiddet sayılmıyor. Bundan daha büyük bir ikiyüzlülük olabilir mi? "Bir de eşitlik istiyoruz" diyorlar utanmadan.

Erkekler insan değil mi ? Kadının erkeğe yaptığı psikolojik şiddet (asık yüz, bağırmak, hakaret...) niye cezalandırılmıyor. Ve sığınma evlerinin çoğu bu derneklerin elinde. Orada kalan kadınları "erkek düşmanlığı" konusunda eğitiyorlar. Ayrıca derneklerine evli kadınları davet edip eğitim veriyorlar. Eğitimlerine katılan bir kadının sözlerini okumuştum resmi bir araştırmada. "Bu eğitime katılana kadar eşimin bana şiddet uyguladığının farkında değildim." demiş. Ailenin ve kadınların en büyük düşmanı bu kadın dernekleri aslında.

"Şiddete Son Platformu" kurucularından Avukat Hülya Gülbahar, TBMM'ne sevk edilen Şiddetle Mücadele Yasa Tasarısı'nı değerlendirdiği açıklamasında hayalet adamlardan bahsediyor. Avukat hanım şöyle diyor:

"Kadın örgütleri şiddet yasa taslağı konusunda her zamanki aynı süreci yaşadı. Taslaktaki bir madde konusunda gündüzleyin bizzat bakanın kendisiyle bile anlaşmanın herhangi bir önemi yok. Gece, devlet denen mekanizmanın, devlete ait en derin mekanlarındaki odaların dolaplarında, masaların çekmecelerinde yaşayan "küçük lacivert elbiseli adamlar" veriyor asıl kararları…

Bu "küçük lacivert elbiseli adamlar" bazen canları sıkılmasın diye aralarına, yine "Küçük lacivert tayyörlü birkaç kadın" alıyor. Hem canları sıkılmıyor o dolaplarda/çekmecelerde; hem de başları sıkışınca, “biz değil, işte bu kadınlar yaptı; biz değil, kadınlar istedi!” deme şansını buluyorlar…

Tasarıyı hazırlayan platformdaki en yetkili kişilerden biri olan Avukat hanım resmen bakanlık yetkilileri ile "Küçük lacivert elbiseli adamlar" diye dalga geçiyor. "Küçük lacivert tayyörlü birkaç kadın" Bakanlıktaki kadınları da erkeklerin canı sıkılmasın diye orada bulunan yetkisiz kişiliksiz kadınlar olarak tanımlıyor. Kadınlara en büyük hakareti kendiler yapıyorlar. Kendilerini aşağılyanlarla oturup kanun çıkarmaya çalışıyorlar.

Avukat hanım "Bu kavga burada bitmez" demiş.

"Devlet” denen bu “örgütlü erkekler topluluğu”nu Türkiye’de geriletmek çok zor! diye de eklemiş. Sözlerini şöyle devam etmiş:

"Biz, kadın cinayetlerinde “namus/töre gerekçesinin kaldırılması”, “haksız tahrik indiriminin” sınırlanması, “çocukların cinsel istismarının engellenmesi”, kadınların kıyafetlerine “genel ahlak ya da hayasızca hareket” sınırlaması getirilmemesi, kadın-erkek eşitliğinin yasalardan ve toplumsal algıdan silinmesi ve benzeri her girişime karşı mücadele edeceğiz. Onlar da, her seferinde olduğu gibi, bizim bu mücadelemizden de, işlerine gelenleri cımbızlayıp, geriye kalanları, Türkiye ve dünya kamuoyuna kendi siyasi “lütfu” olarak yansıtmaya devam edecek."

Ne mutlu ki, şiddetle ilgili bu yasa taslağının her kelimesinde, hala (ne kadar budanmış olursa olsun) Türkiye ve dünya kadın hareketinin kanı/canı/emeği ve taslaktan çıkartılan her bir kelimenin hesabını soracak bir kadın hareketi var."

Böyle söylüyor Avukat hanım. Dün bu kadın dernekleri Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve yasa tasarısını görüşecek komisyon üyelerini mail, faks ve telefon yağmuruna tutması için yüz bin üyesine talimat verdi.

Baskıyla hükumete istediklerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Biz aileye değer veren insanlar ise sadece seyrediyoruz. Bunca vakfımız, derneğimiz, yazarlarımız, Filistin deyince aslan kesilenlerimiz susuyor. Onların durumu bizden daha iyi merak etmeyin, hiç olmazsa maneviyatları kuvvetli. Bizim ailelerimiz elden gidiyor. Daha ne zamana kadar susacaksınız!

www.cocukaile.net Sema Maraşlı

"Aileyi koruma kanununun mevcut halinin iyileştirilmesini, erkek aleyhine olan bölümlerin

düzenlenerek adalete uygun olmasını istiyoruz, yeni taslağı bu haliyle kabul etmiyoruz." diye şu adreslere mail atalım.

www.cimer.gov.tr şikayette bulunalım.

Ayrıca tanıdığınız politikacılara, takip ettiğiniz köşe yazarlarına, milletvekillerine yazıyı mail atabilirsiniz. Biz de sesimizi duyuralım.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

35 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz