Seven Sevdiği İçin...

halid2Kadın erkek ilişkileri son yüzyılda çok değişti. Sadece bizim toplumumuzda değil, her toplum için bu böyle. Çirkinlikler çok aleni yapılmaya başlandı ve gün yüzüne çıktı.

Bugün sokakta yaşanılan manzaralar belki 100 yıl önce hatta belki 50 yıl önce çok rahat dediğimiz toplumlarda bile eleştirilirdi. Zaman değişti artık iki cins arasındaki ilişkiler her türlü zeminde sömürülmeye başlandı.

Örtülüsü, açığı, cemaatten olanı veya olmayanı, 5 vakit namaz kılanı ya da kılmayanı fark etmez artık herkesin sevgilisi var. Öyleki heralde sevgilisi olmayan gençler azınlıkta bile diyebiliriz. Onlarında bir kısmı belki beceremediğinden, becerse onlar da yapacak.

Gene açığı veya kapalısı, namaz kılanı, beynamazı, kız veya erkek fark etmiyor bulunduğunuz otobüste, oturduğunuz çay bahçesinde, gittiğiniz herhangi bir mekanda öyle manzaralar yaşanıyor ki karşı cinsler arasında rahatsız hissetmemek elde değil.

Hatta asıl utanması gerekenler değil aynı ortamda bulunduğunuz için siz utanıyorsunuz. Yanlış bir şey yapmış gibi gördüğünüz manzara karşısında yüzünüz kızarıyor. Rahatsız hissedip mekanı terk etmek istiyorsunuz.

Bunların hepsi de aşk ve sevgi iddiasıyla yapılıyor. Herkes edebiyatçı, herkes sanatçı aşkı veya sevgisi için. Öyle bir sevgi ki yüz yılllarca ölmeyecekmiş gibi hissettiriyor ancak nedense bir aya bitiyor. Sevgi hakikaten bu mu diyor insan? Sevgi böyle bir şey mi?

Sevgi ne? Seven sevdiği için ne yapar?

Aklıma bir liste geliyor. Bir erkek olarak kendi açımdan yazayım.

Seven sevdiği için sabreder: Aklıma ilk bu geliyor. Sevdiği için eziyete katlanır, katlanması gerekir herhalde. Kan kussa da sabreder, hayata küsse de sabreder. Pek uzun zaman hiç gülmese bile sabreder. Uzun yıllar beklese de sabreder. Gene de nefsi için bir kimseyi üzmek istemez.

Seven sevdiği için fedakârlık yapar: Bir alim ne güzel söylemiş: “Dünyada her şeyin bir ölçüsü tartısı vardır. Sevginin tartısı da fedakârlıktır. Fedakârlık yapmayanların sevgisine inanılmaz” Herhalde sözle ifade etmez de fedakarlığını gönlüyle beraber yaşar.

Seven sevdiğini sakınır: Ulu orta reklamını yapmaz. Onunla böbürlenmez. Onu eşantiyon gibi orada burada sergilemez. Onu gözetir. Sadece fiziksel darbelerden değil, psikolojik darbelerden de, manevi darbelerden de. O sıkıntı çekmesin diye sıkıntı çekmeye razı olur. O ortada yokken bile.

Seven sevdiğinin nazına katlanır: Evde beslediği köpek gibi hiç sözünden çıkmayan bir varlık beklemez karşısında. Canı sıkıldığında ya da daraldığında sokağa atmaz, bırakmaz onu. Bazen bıkar bazen oflar belki ama gene de sever içten içe. Ziya Paşa ne güzel söylemiş:

Asude olam dersen eğer gelme bu cihana

(Mutlu olmak istersen eğer gelme bu dünyaya)

Meydana düşen kurtulamaz sengi kazadan.

(çünkü yaşam meydanın bir kez düşen kaza taşlarından kurtulamaz)

Eğer sevecek ise kişi bilmeli ki bu yaşamda her zevk bir dert ile beraberdir. Derdine katlanamayacağınız zevklerden sakının.

Seven sevdiğine bakar: Gece gündüz çalışacağını bilse bile katlanır helal rızkı getirme pahasına. Sorumluluk almayı bilir seven. Risk almayı bilir. Zorlanmayı bilir. Uğraşmayı bilir. Diyar diyar dolaşır gene de sevdiğini başkasına muhtaç etmek istemez.

Kısacası seven karşısındakini sever: Sadece karşısındakinin kendi nefsinde uyandırdığı hissi değil. Oysa bugün gençler karşılarındakini değil onların kendilerinde uyandırdığı hisleri seviyorlar. O hissi kaybedince de ne sevgi kalıyor ne de aşk.

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

26 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz