BÜYÜK BİR AİLE(Mİ)YİZ?

“Biz Büyük Bir Aileyiz” sloganı bildiğimiz üzere Aile ve Çalışma ve Sosyal Hizmetler ve “Biz hiç sorun yaşamıyoruz çok mutlu mesut ve başarılıyız Bakanlığı”na ait.

Ben bu devasa bakanlığının pardon ailenin sadece çocuk hizmetleri tarafına bakan biri olarak birkaç kelam etmek istiyorum.

Yıllardır koruma altına alınmış çocukları yazıyorum.

Bildiğiniz üzere kurum bakımı “evde bakım” olarak değiştirildi. Çocuklar ev ortamını deneyimleyebilsinler diye, daha az sayıda çocuk ve toplulukla iç içe geçmiş apartman yaşamı şeklinde devam ediyor.

Kurum bakım modeli bütün bir sistem olarak tam oturmamış olsa da genel olarak çocuk evlerinde 5’er çocuk barınıyor. Erkek evleri-kız evleri ayrı şekilde devletin kiraladığı apartman dairelerinde “evde bakım” şeklinde bu hizmet devam etmekte.

Bundan ... yıl öncesine kadar çocuğun bir değeri yoktu; kurumlar ağzına kadar çocukla dolu olurdu. Kapasitesini aşan 90-100 kişilik kız yetiştirme yurtları vardı.

Temizlik görevlileri ayrı, yemek yapan aşçılarımız ayrı, güvenlik ayrı, öğretmenlerimiz ayrı, meslek elemanlarımız ayrı, ambar memurumuz ayrı, şoförümüz ayrı, hemşiremiz ayrı, gece bekçisi ayrıydı.

O zamanki en büyük sorun bu kalabalığın içinden donanımlı, pedagojik anlamda sağlıklı bireylerin yetiştirilemiyor olmasıydı. Birçok imkan vardı ancak bu kalabalık ortaya bir başarı koyamıyordu.

Koruma altına alınmış çocukların yaşamış oldukları travmalar, aile ilişkileri, eğitim seviyesi ve sağlığı, işin ehli olan kişi veya ekiplerce takip edilmiyordu. Herkesin görevi vardı, mesaiye geldikleri rolleri vardı yani. Kimine öğretmenim, kimine anne, kimine ağabey denilirdi. İlişkiler belli bir disiplinden mahrumdu.

Bu karışıklığın sonucu olarak, resmi kurumdan ayrılan insanlarımızın toplum düzenine katıldıklarında uyum problemleri söz konusuydu. Eğitim ve disiplin dışında sorunlarını kendi başına çözeme becerisi kazandırılamamış gençler, katıldıkları kurumlardan kısa süre süre içinde ayrılıyor; hayattaki mücadelelerinde çok ağır bedeller ödüyordu. Bu yıpratıcı süreçlere birebir şahitlik ettiğim olmuştur.

O dönem geçti; sistem değişikliğine gidildi. Koruma altına alınmış 60 bin çocuk sayısı 15 bine indirildi. Ailelere teslim edilenler, ayni nakdi yardım ile yakınlarına gönderilenler, koruyucu aileye verilenler, evlatlık edilenler derken bu sayı düştü. "Sevgi Evleri" sistemine geçildi.

“Sevgi Evleri” ve Sorumlulukları... Devam edecek,



Sevda Akyüz


1981 yılında Yozgat Yerköy’de doğdu. 18 yıl boyunca devlet korumasında büyüdü.

Kurum bakımına alınmış çocuk ve gençlerin toplum tarafından daha iyi anlaşılması için Çocuk Yuvası ve Yetiştirme Yurdu’nda yaşanmış anılarını "Devletin Kızı Lülü" kitabında topladı.

Toplum faydasına konferans, eğitim ve gönüllü sohbetleri yapmaktadır. Köşe yazıları, deneme, hikâye, şiir ve sözleri farklı sosyal haber siteleri, dergi, edebiyat kültür sanat sayfaları ve kişisel sayfası www.sevdaakyuz.com’da yayınlanmaktadır.

Bir devlet kurumunda çalışmaktadır. Üniversite mezunu olan Akyüz evli ve iki çocuk annesidir.


 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz