Meselemiz Selam Edelim İki Kelam

SEVGI-SEVGIYLE-COGALIR-k(3)

Bir Adem Diyor ki;

Sevgili Site Takipçileri!

Epeydir aklımda olan bir konuda farkındalık oluşturmak adına kısa da olsa bir şeyler yazmak istedim. Meselemiz selam edelim bir iki kelam dedim.

Selam vermenin önemi çocukken neredeyse hepimize az çok öğretilmiştir ya da bu konuyla ilgili birçok kaynaktan bilgi almışızdır. Ancak öğrendiğimiz bilgileri uygulamadığımız sürece bu bilgilerin ne kendimize ne de bir başkasına faydasının olmayacağı aşikardır.

Maalesef günümüzde birçok bilgi sahibi olduğumuz konuda uygulama esnasında zafiyet göstermekteyiz. Selam meselesinin de maalesef bu zafiyet gösterdiğimiz konuların arasında yer aldığını düşünmekteyim.

Selam kelime anlamı olarak emniyet, huzur, sağlık, barış, rahatlık, kurtuluş gibi manalara gelir. Dini kaynaklarda selam vermenin sünnet almanın ise farz olduğu bilgisi yer almaktadır.

Peygamber Efendimiz'in selam ile ilgili tavsiyelerini, talimatlarını bize aktarılmış hadislerden öğrenmemiz mümkün olmakla birlikte genel hatlarıyla irdeleyecek olursak küçükler büyüklere, binekli atlı veya arabalı olanlar yayalara, yürüyenler, oturanlara; arkadan gelenler yetişince öndekilere; iki grup karşılaştığı zaman, az olanlar çok olanlara önce selam verirler.

Ayrılırken de ayrılan kişin selam vermesi doğru olandır. Ayrıca ev boş olsa bile evde bulanan meleklere selam vermek amacıyla içeri girerken selamın aleyküm diyerek selam vermek tavsiye edilmektedir. Bu tavsiyelerde dikkat edilmesi gereken nokta selam veren ve alan kişilerin birbirini tanıması gerekmediğidir.

Günümüzde teknolojik ilerlemelerle beraber maddi konularda hayatımız kolaylaşsa da manevi anlamda tam tersi olmakta, bir gerileme yaşanmaktadır. Uzakları yakın eden teknolojik gelişmeler burnumuzun dibini erişilemez hale getirebilmektedir. Hal böyleyken iç huzura kavuşmakta başarısız olan, sosyallikten kopan bireyler artık toplumsal bir sorun teşkil edecek hale gelmiştir.

Bugün Batı toplumunda ve yurdumuzda özellikle büyük şehirlerin temel psiko-sosyal sorunlarından birisi, insanlar arası iletişimin neredeyse yok olmak üzere olması ve insanların birbirlerine, kendilerine yabancılaşmasıdır. Yabancılaşma kavramı “en genel anlamıyla bir yabancılık veya başkalarından ayrılık, başkalarıyla sıcak ilişkiler yoksunluğu” duygusudur.

Bu konuda yapılan araştırmalar bu yabancılaşmanın insanlar arası yüz yüze ilişkinlerin kaybolması sebebiyle ortaya çıktığını göstermiştir. Psikolojik terim olarak her ne kadar yabancılaşma, ayrışma gibi bir tanım dinimizde, kültürümüzde tanımlanmamış gibi gözükse de aslında bu tehlikeye karşı alınan önlemleri irdelediğimizde aslında bu olgunun bir tehdit olarak tanımlandığını görmekteyiz.

Örneğin günahlar bizleri Allah’tan uzaklaştırdığı için yasaklanan eylemlerdir. Keza Peygamber Efendimiz bizlere birbirimizi sevmedikçe mümin olamayacağımızı, mümin olmadıkça da cennete giremeyeceğimiz konusunda uyarıda bulunmuştur. Yani olası bu tehlikeye karşı aslında önlemler zamanında alınmıştır.

Maalesef son zamanlarda ülkemizde de bu konularda toplumsal bir zafiyet göstermekteyiz. Belki de batılılaşmayla beraber kendi kültürümüze yabancılaşmamızın bir sonucu olarak değerlendirebilirsek de netice olarak bir erozyona uğradığımız gerçeği değişmemektedir. Birbirini görmezden gelen insanlar, karşılıksız bırakılan selamlar ki karşılık vermek farzdır demiştik, merhaba denilmeden açılan telefonlar, kolay gelsin demeden iş yerlerinden ayrılan insanlar, maalesef bizler de bu konuda zafiyet gösterir olduk.

Bu durumda yapılacak en doğru hareket Peygamber Efendimizin insanlar arasında selamı yaymamızı söylediği tavsiyesine-talimatına uymaktır. Unutmayalım toplumları bireyler olarak bizler oluştururuz ve bizler bu konularda kendimizi düzeltirsek göreceğiz ki birtakım şeyler düzelecektir. Kötü örnekler toplumda yer edinebildiği gibi iyi örnekler de yer edinmektedir. Velhasıl zafiyet gösterdiğimiz bu konuda çalışmalar yapalım, selamı mümkün olduğunca yayarak etrafımıza hatırlatalım.

Selametle kalın.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

3 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz