Dininden Razı Olmayan Kadınlar...

semaBu güne kadar yazılarıma yapılan eleştirilere cevap veremedim. Benim yazma hakkım kadar okuyucunun eleştiri hakkı vardır; eleştirilerle bir derdim yok; fakat maalesef ki bazıları eleştiri ile hakareti ayırt edemiyorlar. Eleştiriyorum diyerek hakaret edenler var. Hiç kimsenin kimseye eleştiri süsü verip hakaret etmeye hakkı yok. Ne bir yazarın ne bir okurun ne de yorumcunun.

Saldırgan üslubu yüzünden okuyucu kaybeden, haber 7 de reytingi düşen başörtülü bir yazar, beni eleştirmeye çalışırken ölçüyü kaybedip dini konularda tehlikeli yazılar yazmaya başladı.

Uzun zamandan beri ara ara benim yazılarıma atıfta bulunarak kendince benimle dalga geçtiğini zannederek dini konularla alay etti. Ona ve onun gibi dinin bazı emirlerini hazmedemeyerek benim üzerimden dini konuları küçümseyenlere bir açıklama yazısıdır bu.

Başörtülü bana düşman öfkeli kadınların benimle dertleri ne nedir? Aslında dertleri benimle değil, kendi nefisleriyle. Ben sadece elçiyim. Kabul ettiklerini iddia ettikleri dinin görmek, duymak, hatırlamak istemedikleri, tarihe gömmek istedikleri âyet ve hadislerini onlara hatırlattığım için kızgınlar bana. Oysa elçiye zeval olmaz. İsyanları benim üstünden kendi dinlerine. Ben sadece bir hatırlatıcıyım.

"Yazıktır ki erkeğin üstünlüğünü haykıran, özgüveni inşaat halinde kadınların olduğu evrende yaşıyoruz." demiş bir yazısında. Süslü afilli bir cümle.

"Erkekler kadınlar üzerine kavvamdır (idareci ve koruyucudur) ..." diye başlıyor. Nisa sûresi 34. âyeti kerîme üzerine ben bir kaç yazı yazmıştım, erkekler evin reisi diye. Allah'ın âyetini haykırmak suçsa beni bu suçla yargılayın, şeref duyarım.

Defalarca belirttim bunu, insan olarak eşitiz elbette fakat erkeğin reislikten dolayı idarecilik hakkı vardır. Erkeğin idareci olması, kadını değersizleştirmez.

Özgüveni inşaat halinde olan demiş, keşke Müslüman hanımlar olarak özgüven putumuz inşaat halinde olsaydı da Allah'a güven ve itaaten yineden dirilebilseydik. Allah (c.c) "emretmişse bir hikmeti vardır" diyerek teslim olabilseydik çok iyi olurdu.

Peygamberimiz bu konuda şöyle buyuruyor:

"... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmaret20)

"Kadına verilen narkozlu telkinler belli! “Bak kızım erkeğini elinde tut kiiii” ile başlayıp yatak odasına kadar giden jinekolojik geyiklere kadar varan sonsuz bayıcı cümlelerin muhatabı kadın!" cümlesine gelince...

Bu narkozlu diye tanımladığı telkinlerin kaynağının Allah ve Resulu'nun sözleri olduğunu eminim yazan kişi de benim kadar biliyordur; fakat ben yine de hadisi şerifleri hatırlatayım; eğer Allah Resulu'nun sözlerine değer veriyorsa olur ki fayda eder:

"Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (Ahmed bin Hanbel, I/191)

Kocasını memnun ederek ölen kadın cennetliktir." Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 4

Saliha yani iyi kadın tanımı geçen bütün hadisi şeriflerde kadının kocasını memnun etmesi şartı var. Ve bu konuda pek çok hadisi şerif var.

"Bak kızım erkeğini elinde tut kiiii” nasihatini bizden önce Allah Resul'u vermiş.

"...ile başlayıp yatak odasına kadar giden jinekolojik geyiklere kadar varan sonsuz bayıcı cümlelerin muhatabı kadın!"

Bakalım "jinekolojik"diye dalga geçtiği nasihatleri neden veriyorum? Allah Resulü ne buyurmuş:

"Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında, kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin." Tirmizî,Radâ` 10; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, İşretü'n-nisâ bâb

"Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir erkek karısını yatağa çağırır da kadın gelmezse, kocası ondan memnun olana kadar Kâinâtın Sahibi o kadına lânet eder." Müslim,Nikâh 121

"Erkeğin efendiliğini kabul etmiyorum ki kadının köleliğini kabul edeyim." demiş bir de.

Erkeğin efendiliğini, ailenin idareciliğini kabul etmek kadını köle yapmaz. Erkek efendi olsun sen de hanımefendi ol. Bir yerde "reis, başkan, patron, müdür, lider..." (hangi kelimeyi kullanırsanız fark etmez) olması diğer kişileri köle yapmaz. Fakat mümin hanımlara erkeğin efendiliğini kabul edersen, köle olursun mesajı vermek de ayrı bir hinlik.

"Beyim böyle dediyse doğrudur dersen karnındaki sıpa sırtındaki sopayla Leyla Leyla gezersin."diyen yazar mümin hanımları kocasına karşı kışkırtırken Allah'tan hiç korkmuyor mu acaba?

Doğru ya Allah'tan korkmuyordu, bir yazısında açıklamıştı, sadece seviyordu (!) O zaman sevgisinde samimi ise Allah ve Resulu'nun sözlerini gönülden kabullenir ve tersini iddia etmez.

"Yazıktır ki Allah'tan çok erkeğe itaat eden, halkalı köleler mahallesinin külhanbeyi olmuşuz. Camianın kadınları böyle aşılandı çünkü." demiş bir de.

Hiçbir zaman "Allah'tan çok kocaya itaat edin" diye bir şey demedim, bu şirk olur, hiç kimse diyemez. Fakat "kocasına saygı gösterenleri "halkalı köleler" diye tanımlamak son derece saygısızca olmuş.

Ve Allah'ın emrine aykırı davranmayı "itaate başkaldıran külhanbeyi" olarak görmek de bir kaç açıdan ayrı bir garabet olmuş.

"Külhanbeyi" yerine kendine "külhanbayan" demesi daha uygun olurdu. Hayır kendi isyan etsin, kendini bağlar da kadınları kışkırtmasın en azından. Bakın bu konuda ben demiyorum Allah Resulü ne diyor:

"Kadın, kocasının hakkına riâyet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz."(İbn Mâce, Nikâh 4)

Mümin hanımın hedefi Yaratıcıya kafa tutan külhanhanım olmak değil, Allah ve Rasulünün övdüğü Salihe hanım olmaktır.

Allah ve Resulünün sözlerini kaynak alarak yazı yazdığım için utanmadan beni "erkek hayranı" "kadın düşmanı" ilan edenler var. Erkek hayranı değilim, sadece Allah ve Resulu'nun hayranıyım.

Ben Allah'ın Resulünün sözlerini yazıyorum. "Karısını razı ederek ölen erkek cennettedir." diye hadisler var da saklıyor değilim.

Elbette erkeğin de karısına güzel davranması, zulmetmemesi gerekiyor. Fakat bunların içinde erkeğin karısına itaat etmesi ile ilgili âyet ve hadis yok. Olsa sizden hiç esirger miyim (!)

"Yazıktır ki Allah’ın eşitlediğini kullar kabul etmiyor." demiş bir de.

Bu anlamlarda söylediği çok şey var da bir kaç tanesini seçtim. Bir ayet, bir hadis, kadın ve erkeğin birbirine eşit olduğu ile ilgili sunsun külhanhanım bize.

Din adına bir şey yazıyorsan öyle kafadan sallamak yok, külhanhanım, delil getireceksin.

Allah (c.c) Nisa suresi 32. âyette kadın ve erkeği eşit yaratmadığını, birbirinden farklı yarattığını açıkça beyan ederken Allah'ın eşitlediğini nereden çıkardın?

Kadın ve erkeğin yaratılışta birbirlerine farklı konularda üstünlükleri var; fakat evde söz hakkı üstünlüğü erkeğindir öyle eşitlik falan yok. Ayrıca eşitlik varsa:

"Bir kadın kocası yanındayken onun izni olmadan nafile oruç tutamaz. Kocasının izni olmadan bir kimseyi evine alamaz."Buhârî,Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 73; Tirmizî, Savm64; İbni Mâce, Sıyâm 53

Hadisi şerifi nasıl açıklayacağız? Erkek nafile oruç tutarken karısından izin alacak diye bir hadis yok, olsa sizden kaçırır mıyım! Fakat kadın için var.

Kadın erkek eşitliğini iddia edenler "Üstünlük takvadadır." âyetini söylüyorlar.Bu ayet kişilerin Allah yanında üstünlüğünün ölçüsünü anlatıyor, kadın erkek ilişkisi ve eşitlik iddiası ile hiç alakası yok.

Bakara Sûresi 228. Âyet-i kerîme’de de Rabb’imiz eşitlik olmadığını söylüyor:

"Erkeklerin kadınlar üzerinde ma'rûf (meşrûolan) hakları olduğu gibi kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Fakat erkeklerinki onlara göre (aile reisliği ve vazifeleri bakımından) bir derece fazladır. Allah mutlak gâliptir, hüküm ve hikmet sahibidir."

"Evlilik öncesi çift kurslar açıp içindeki hatunu uyandır replikleriyle paradan minare diken sömürücü mimarları sevmem de mümkün değil!."

Senin sevmen hiç umurumda değil Allah sevsin yeter.Evlilik kursları ile bugüne kadar pek çok aileye faydalı oldum, dualarını aldım. Evet kadınların içindeki hatunları uyandırmaları gerektiğini de anlattım. Çünkü Allah Resulü'nün lanetlediği günümüzde çokça bulunan hatta bununla övünen erkeğe benzeyen kadınlara yaratılışta ona verilen kadın özellikleri nasıl ortaya çıkarmaları gerektiğini de anlattım.Ve bununla gurur duyuyorum.

Hepsi de evliliğinde mutlu olmanın yollarını öğrendi. Çünkü erkekleşmiş bir kadın ne tam kadın ne de tam erkek olduğu için kendi içinde sürekli çatışma halindedir ve mutsuzdur. İçindeki huzursuzluğu da onu bunu suçlayarak ve etrafa saldırarak gidermeye çalışır.

Ayrıca kişi herkesi kendi gibi bilirmiş. Paradan minare hiç dikmedim, belli ki kendi yapıyor . Yazıdan para kazanacağım diye saçmalayarak her gün yazı yazıp, minareden para dikeceğim diye minareye tükürerek para kazanmıyorum çok şükür.

Kişi dinin emirlerini bilir yapmaz, sadece günaha girer; fakat inkar ederse, dalga geçerse, çok tehlikeli bir noktaya gelir. Hiç olmazsa bu ölçüye dikkat etmek gerek. "Nefsime ağır geliyor yapamıyorum" demekle "Allah bunu emretmemiştir" demek arasında çok büyük bir fark vardır. Bu farka herkesin dikkat etmesi lazım, özellikle de eli kalem tutanların. Zerrenin hesabını vereceğimiz o günü düşünerek.

Yazıyı her ne kadar Külhanhanıım için yazmış gibi görünsem de şahıslarla işim yok, tekrar edeyim ki esasında hedefim günümüzde çok yaygın olan bu zihniyet. Buna benzer cümleleri pek çok kadından duyuyorum. Bana kızanlar kendilerine şu soruyu sorsunlar. Bu âyetleri ve hadisleri duymaktan dolayı niye bu kadar öfkeleniyorlar? Yoksa dinlerinden mi razı değiller.

"Raditu billahi Rabben ve bil İslami dinen ve bi Muhammedin Nebiyya"

Rab olarak Allah'tan,

Din olarak İslam'dan,

Nebî olarak Muhammed (s.a.v) den razıyım.

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

72 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz