Bu Çocuk Okulu Neden Sevmiyor?

gonca hanımMini mini birler, ikiler, üçler…

 

Okulun ilk günü, bir okul bahçesindeyim. Yıllar olmuş, böylesi bir coşkuya şahitlik etmeyeli. Cıvıl cıvıl bir heyecan, bir tatlı kalabalık...

Zil çaldı. Ve okula çıkma vakti geldi, sırayla içeriye girmeye başladı sınıflar, yanlarında öğretmenleri.

Üçüncü sınıflar girerken, iki çocuk önden koşturdu, seslerindeki sevinci, yüzlerindeki büyük coşkuyu görmemek mümkün değildi. Heyecanlıydım ben de… Tıpkı o çocuklar gibi. Kızımı anaokuluna getirmiştim. Ama sanki bendim o koskoca okul bahçesinde koşturan. Kendimi de yıllar öncesinde hayal etmiştim. Sanki ayağımda kırmızı ayakkabım, beyaz çorabım; üstümde siyah önlüğüm, beyaz yakam…

Ta ki öğretmenleri arkalarından “Nereye koşuyosunuz be!” diye kızgınca bağırana kadar.

Benim coşkuma yapılmıştı adeta bu saygısızlık. Benim hayallerimi delip geçmişti sanki, o sinirli yüz ifadesi.

Boynumu büktüm, hevesim kursağımda kaldı. Çocukların mahcup bir yüz ifadesiyle geri dönüp arkadaşlarının arkasına saklandığını görünce ben yerin dibine geçtim sanki.

Üzüldüm… Bir öğretmenin, eğitim döneminin daha bu ilk gününde okula böylesi bir stresle gelme nedenini düşündüm.

Birazdan gireceği sınıfta 30-40 öğrenciyle nasıl baş edeceğinin kaygısından mıydı acaba?

Göz teması kuramayacak kadar çok öğrenciyi dört duvar arasında bir öğretmene teslim eden eğitim sistemi miydi?

Eğitim fakültelerinin çocuk ruh sağlığını önemsemeyen bir anlayışı benimsetmesi miydi?

Evde göstermediği ilgiyi okulda öğretmenden bekleyen veliler miydi acaba?

Sokakta başına bir şey gelse takdiri ilahî deyip, okul bahçesinde kolunu kıran çocuğun hesabını öğretmenden soran anne babalar mı?

Yoksa kendi otoritesinin sarsılacağı kaygısıyla sert görünmeye mi çalışmıştı öğretmen, dönem nasıl başlarsa öyle gider düşüncesiyle.

Pek çok neden haklı olabilirdi, ama hiç birşey bir çocuğun sevincinin söndürülmesinin haklı gerekçesi olamazdı.

Biliyorum ki üzüntüm de sorularım da o çocukların coşkusunu geri getirmeyecek… Biliyorum ki bugün okula olan heyecanlarına savrulan azarlar, yarın da derslere heyecan duymadıkları için savrulacak.Öğretmen, anne baba çırpınacak “Bu çocuk okulu neden sevmiyor, neden öğrenemiyor?” diye. Ama sebebini kimse bilmeyecek ve kimse üstüne alınmayacak. Öğretmen diyecek ki “ödevlerini yapmadı”, anne baba diyecek ki “öğretmen üstüne düşmedi”, konu komşu diyecek ki “bu çocuğun kafası çalışmıyor."

Ve çocuğun okula olan hevesinin bir anda nasıl kaçtığını kimseler fark etmeyecek.

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

4 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz