Çocuk Adalet Sistemi İşlemiyor!



imagesBİR yıldır adliye koridorlarına sürüklenen 7 yaşında bir çocuk. Vaktini dini bir tarikatın toplantılarında harcadığı için çocuğuyla ilgilenemeyen bir anne. Çocuğun böyle yetişmesini istemeyen bir baba.




Anne evi terk ediyor, 8 ay çocuk babada kalıyor.

Anne 8 ay sonra boşanma davası açıyor, mahkeme geçici velayeti anneye veriyor. Anne ve anneanne çocuğun babayla ilişkisini kesmek için babaya iki haftada bir çocuğu alma iznini kullandırmamaya çalışıyor, çocuğu babaya vermiyorlar. Baba da mahkemece verilmiş hakkını kullanmak için her seferinde çocuğu icrayla ve 500-700 TL ödeyerek almak zorunda kalıyor. Oysa Yargıtay’ın kararına göre, bu şekilde teslime zorlayan bir ebeveyn velayet hakkını kötüye kullanır ve bu, velayetin değiştirilmesi sebebidir.

Bir yıldır bu baba çocuğunu icrayla alıp görebiliyor. Ve aile mahkemesi buna kayıtsız kalıyor.

Daha fenası var...

Baba çocuğun vücudundaki morlukları fark ediyor. Çocuk annesinin yaptığını söylüyor.

Bunun üzerine baba polise şikâyet ediyor; darp raporu alınıyor. Çocuk annesinin onu dövdüğünü beyan ediyor.

Okulda yapılan faaliyetlerden babanın hiç haberi olmuyor. ‘Babalar ve Kızları Günü’ne çocuk dayısıyla yollanıyor. Dini eğitim veren bu vakıf okulunda müdür babaya şöyle diyor: “Burası okul değil tekke, ona göre davranın.” Oysa annenin çocuğu bu etkinliğe dayısıyla göndermesi, çocuğun babayla ilişkisini sınırlandırması ve görüşmelerini engellemesi de velayet hakkının kötüye kullanılması.







Bir sonraki görüşmelerinde çocuk babaya, annesinin duruşma öncesi onu tehdit ettiğini söylüyor. Çocuk şubeye gidip yeniden şikâyetçi oluyorlar ve 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılıyor. Ama savcılık, sanki mağdur çocuk değil de babaymış gibi, davayı yanlış açıyor. Hâkim de itiraza rağmen “Savcılık böyle açmış, böyle bakarım” diyor. Yani hiçbirisi çocuk haklarından, hukukundan haberdar değil.

CMK 236 ve 52’nci maddeler gereğince, çocuk dinlenirken sesli ve görüntülü kayıt alınır ki tekrar tekrar adliyeye gelmesin, zarar görmesin. Ama duruşmada hâkim hem bunu hem de yine yasa gereğince pedagog çağrılması talebini “Çocuk mağdur değil, tanık” diyerek reddediyor. Halbuki fark etmiyor. Çocuk dinlenirken anne ve anneanne dışarı çıkarılıyor. Çocuk “Evet, tehdit ettiler” diyor. Ve hemen ekliyor: “Ama bunu size söylediğimi anneme söylemeyin.” Hâkim bunu tutanağa geçirmiyor ve hâkim sanki çocuk bunu söylememiş gibi anne ve anneanne salona alındığında “Çocuk onu tehdit ettiğinizi söylüyor” diyor. Şimdi bu çocuk örselenmez mi, travma yaşamaz mı?







Çocuk salondan çıkarılıp mahkemenin kalem müdürünün yanına götürülüyor. Çocuk “N’olur beni anneme vermeyin” deyince kalem müdürü işi gücü bırakıp hâkimin çocuğun korunması için aile mahkemesine ihbar kararında lazım olan çocukla ilgili evrakı toplamaya koyuluyor. Çocuk mahkemesi danışmanlık tedbiri alıyor.

O mahkeme, bu mahkeme derken çocuk ciddi şekilde yıpranıyor.

Mahkemeler meseleyi hep anne-baba çekişmesine bağlarken, kendi hatalarını ve yetersizliklerini görmezden geliyorlar. Çocukla çocuk psikolojisinden anlayan birisini görüştürme konusunda dirençliler, çocuk haklarını gözetmiyorlar. Hâkimler “Ben darp raporuna değil, sosyal inceleme raporuna bakarım” diyor. Çocuğu birey olarak ele almıyor, çocuğun rahat beyanda bulunacağı, özgür ve tam iradesini koyacağı ortam, zaman, mekân ve koşulları oluşturmuyorlar.

Kişilerden bağımsız, çocuk adalet sistemi işlemiyor, hukuk işletilmiyor. Uzmanlar uzmanlıklarını yerine getirmiyor, hâkimler gerekli denetimleri yapmıyor.

Belki de “Aman ne var, anne dediğin döver de sever de” diye bakılıyor.

Hürriyet Gazetesi/ Melis Alphan



Bunlar da ilginizi Çekebilir

25 Yorum Yorum Yaz

havva
16/03/2017
Yazılanları okuyunca üzüldüm. Ne olacak bu insanların hali, dindarı da mağdur dindar olmayanı da. Suç kimde. Suç hepimizde. Üzerimize düşeni layıkıyla yapamadığımız için. Üzerimize düşen ne. Yaratılış gayemize göre yaşamak...Adalet sistemi gereği gibi işlemiyor. Kimseye güven kalmadı. Ahlaksızlık diz boyunu geçti. Çevremizde gördüğümüz olumsuzluklara kimse ses çıkarmıyor. Kanunlar haklının yanında değil güçlünün yanında; uygulanmıyor vb. Ne zaman düzeliriz: Namussuzlar kadar namusluların da cesur olduğunda, haksızlıklar karşısında susmadığımızda, parayı amaç olarak görmediğimizde...
duck
09/03/2017
........düsmandan merhamet beklemek bilerek o savası kaybetmekdir.....
Aslı
06/03/2017
Cocuk Allah in kullara verdigi bir emanettir. Annelerin mali kisisel esyasi degildir.Cocuklari saklayip babaya halaya dedeye ve banaanneye gostermeyen anneleri Allaha havale ediyorum . Allah islah etsin..
.:. erkek
10/03/2017
Bati da bircok yerde ortak velayet var. Herkes cok mutlu, cocuklarda cok mutlu oluyorlar. (buyuk anne ve dedeler konusu cok onemli) Cocuk bir tarafin mali degil, kadinlara da oyle kendisi icin nafaka v.s. pek verilmiyor. Esitlik ve Adalet denilen mekanizma bir cok yerde uygulaniyor.

Masraflar iki tarafca ortak karsilaniyor. Cocugu aldim, verdim, sende kaldi, bende kaldi derdi olmuyor ve ebeveynlere buyuk yuk dusuyor aslinda, Cocuk lehine rekabet oluyor. Cocuklar genelde kotu yollara dusmuyor ve boslukta kalmiyorlar. Bu sebeb ile, cocuk yapanlar da daha dikkatli oluyorlar. Bosanmalarda (hem evliliklerin dusmesi, hem de bu tur cikar amacli hususlar olmamasindan dolayi azlmalar oluyor.

Bakmayin siz bizim ulkemizde olanlara, bu sistem bir kesimin eline coktan gecmis durumda, iktidar sadece film gibi izliyor. Dikkat ederseniz adalet, hak ve hukuk konularinda hic birsey yapmiyor ve yapamiyor. Zaten AB uyum yasalari v.s. tamaminda benzer tuzaklar var. Eskiden bati kaynakli 27 AB EUROSAT bosanma ve evlilik degerleri yayinlanirken epey zamandir kaldirilmis oldugunu fark ettim. Bizim ulkemize maymunu verdiler. Onlar uzaktan kurcaliyorlar. Turk kadinlarinin bu durumlara alet olmamasi gerekir aslinda. Sizi bir bayan oldugunuz icin dusuncelerinzden dolayi tebrik ederim. Boyle hususlari Magdur olan (erkek tarafi) ebevynlerin yakinlari, baba anne, hala v.s. daha fazla dile getiriyor.
adem
06/03/2017
demek bu yazı hürriyet gazetesinde çıkmış öyle mi. beklediğimiz sözde dindar özde başörtülü milletvekillerimiz diyememiler kayıtsız kalmışlar şu an tek dertleri 8 mart dünya kadınlar gününde çılgınlar gibi kadına özgürlük kadına şiddete hayır kahrolsun erkek egemen adalet diye hömkürecekler ya..ben bu hürriyet gazetesi böyle yazsın yemin ediyorummm onların hatalarını affedeğim.. ne var bunda. mevcut hükümetin aile yapısını nasıl yıktığını tahrip ettiğini görüyoruz da sadece müslümanlara yurdumuzu açıyor diye affedebiliyorsak... hükümeti ve insanları ve yargıyı uyandıran ve toplumumuzun temel dinamiği aile meslesine iktidardan 10 senedir beklediğimiz hayırlı cümleleri bunlardan duyuyorsak affederim kardeşim. bacımın başını zorla açtırmışlarsa bile affederimm. çünkü böyle affetmezsem, mevcut hükümete hiç oy vermemem lAZIMDI. ÇÜNKÜ YÜZBİNLERCE AİLENİN DAĞILMASINA EN BİRİNCİ SEBEP ONLarın önayak olarak çıkarttığı kanunlarr.
Ozgur danis
06/03/2017
Bu yazida tekkeler bilincli bir.sekilde cok.ince.bir fikirle kotulenmis...tekke bilinci olan.bir anne ve baba cocuklarina merhamet ötesi bir rahmet gosterir,dolayisiyla sistem sorgulanmali..
adem
06/03/2017
kardeşim vallahi billahi insanlar dindar insanlardan dindar gelinlerden korkuyor. burdaki kastettiğim dindarlık özünde olmayan ama var gibi görünen. siz dışarıdan dindar dersiniz sadece. kaç kişiden duydum kaç kişi söyledi. feyza hanım lütfen alınmasın onlar istisnalar fakat kuran kurslarındaki ve değişik cemaatlerdeki kızlarda boşanma oranı hem yüksek hem de kocalarına karşı çok ciddi saygısızlıklar yaptıkları söyleniyor. hemde ağızlarının kötü olduğu.benim eski karımda omuzlarından beline kadar örtülüydü.. onun da ağzı kötüydü. yani bu kızlar dinimize dindarlığa ve dindarlara öyle lekeler sürdürüyorlar ki.. inanın yemin ediyorum insanlar dindar gelin deyince korkuyor.

Yorum Yaz