İmamların Saygınlığı ve Diyanet

cami


Bir Havva Diyor ki...


İmam nedir, kime denir, ne iş yapar?


Aslında toplumda statüsü üst kademede olması gereken imamlarımız nasıl tanımlanıyor?


Namaz kıldırma memuru mu?


Eğitimci mi? Eğitimciyse kaç yaş gurubuna hitabeder? Kreş öğretmeni mi, ilkokul öğretmeni mi yoksa lise mi? Hangi yaş gurubunu eğitmek üzere formasyon almıştır ki çocukları okutmak zorunda bırakılır?























Yoksa imam cami temizlikçisi midir, tamiratçı mıdır, tadilatçı mıdır?


Her cuma hutbeden sonra cemaatten para isteyen, sonra bu paraları sayıp, koşa koşa bankaya yetiştiren mutemet midir, para toplama memuru mudur?


Yahut nikah memuru mudur imam?


Çalışma saatleri 24 saat midir? Gecenin bi yarısı kapısı çalınıp "Hocam düğünden geldik bi nikah kıy" dendiğinde gider. Yanında gittiği insanlar hırlı mı hırsız mı bilinmez.


Yahut imam sabahın erken saati "Cenazemiz var bi sala oku" diye eline tutuşturulan kağıdı minareden seslendiren çığırtkan mıdır?


Büyük bir özveri içerisinde çalışırken camide bi tatsızlıkla karşılaşıldığnda cami cemaati tarafından müftülüğe şikayet edilip, karşılığında derhal uyarı alan imamlarımız o üyesi olduğunuz sendikalar kimin hakkını savunur?








Türkiyenin en zengin vakfı Diyanet Vakfı elindeki imkanları başı dara düşen personeli için seferber etmez. Camileri imam ve halk birlikte canhıraç çalışarak yaptırır Diyanet Vakfı kime hizmet eder?


Peygamber efendimizin "Müminler bir vücudun azaları gibidir, biri hastalanırsa diğeri rahat edemez" mealindeki hadisi şerifi, sevgili imamlarımıza camide okutturup Diyanet İşleri Başkanlığı gereğini yapmazsa sonumuz ne olur?


İmam bir iftiraya maruz kalırsa Diyanet İşleri Başkanlığı olayı araştırmadan, suçlu olduğuna emin olmadan, cezası kesinleşmeden hemen imamın maaşını kesip, ailesini lojmandan atıp, imamın masum olma ihtimalini değerlendirmeden suçlu mu ilan etmeli?


Biz bunları yaşadık. Benim eşim imam. Camide yaz kursuna gelen kızlardan birinin iftirasına maruz kaldı "Çocuğun beyanı esastır" denilerek hiçbir delil olmaksızın istismardan ceza aldı. Bir de kursta öğretici olma vasfından dolayı, cezanın yarısı kadar daha ceza eklendi.













Eşim sadece ifade ile ceza aldı. Çevresi tarafından sayılan, sevilen, itibarlı bir insan. 20 yıllık görevi mutlu bir ailesi olan ve 13 yıl aynı yerde görev yapmış, herkesin takdirini kazanmış, sicilinde en ufak bi lekesi olmayan, psikolojik sorunu olmayan biri.








18 yıllık mutlu evliliğim, yuvam bir iftira ile tarumar oldu.Ben şimdi ne yapayım? Çaldığımız her kapı önyargı yüzünden, yüzümüze kapandı. Öyle zorki anlatamam.








Bu öyle korkunç bi davaki zaten baştan kaybediyorsunuz. Her mahkemede hayal kırıklığı yaşayıp hayata küsüyor ama çocuklarınız için ayakta kalmaya çalışıyorsunuz.








Eşim hapse girdikten sonra gördük ki sadece ifade ile mahkum edilen çok insan var. Bunu dile getirmeliyiz.





Bu çok acı bir şey. Ne itibarınız kalıyor ne mesleğiniz. Ailenizin bozulan psikolojisi ve avukatlara ödenenen milyarlar da çabası. Lütfen artık birileri bizi duysun. Çünkü bizim artık halimiz kalmadı Avrupadan devşirme kanunlar bize uymuyor. Bu 103 . madde ve ekleri Allah rızası için düzeltilsin.
Feminist dernekler din görevlisi söz konusu olduğunda, koşun bizim mahallenin çocuğunu dövüyorlar, mantığıyla hareket ederken Allah aşkına siz hangi önemli mevzularınızla meşgulsunuz?







Diyanet yetkilileri! Siz tebdili kıyafet yapıp halkının sorunlarını yerinde tesbit etmeye çalışan padişahlardan daha mı kudretlisiniz?


Öyle ulaşılmaz fil dişi kulelerde kimin dertleriyle meşgulsünüz? Bürokrasi dediğimiz şey veya kurumdaki hiyerarşi acı çeken bi personelin derdine koşmaya engel mi?



















































Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz