İyi düşünelim de iyi mi olsun... Kötü düşünelim de gerçek mi olsun?









yasemin-150x150Geçenlerde bir gün kendimi çok mutsuz hissediyordum. Herşey anlamsız geliyordu. Bu ruh halime rağmen annelik beni yine de dışarı çıkarttı: çocuklarla parka gittik. Bir süre oynadıktan sonra ve hava kararmaya başladıktan sonra çocuklarla eve doğru yürümeye başladık. Çimenlerin arasında yoncalar varmış. Bunları kızım gördü ve görür görmez eğildi ve dört yapraklı yonca bulma ümidiyle aramaya koyuldu. Ben onun hevesini kırmamak için birşey demedim, ama içimden geçen şuydu:'Bu kadar yıl aradım bulamadım, bulma ihtimalim yok ki, neden arayayım?'. Bunu düşünür düşünmez kendi kötümserliğim ve umutsuzluğuma kızıp, aşağı baktım. Ve oradaydı. Anında gördüm. Hayatımda bulduğum ilk dört yapraklı yonca. Allah bana o an çok güzel bir ders verdi.
















Aslında sonradan düşündüm de, bu ilk yaşadığım mucizevi olay değildi. Hayatımda ne zaman böyle çaresiz, umutsuz ve kötümser olsam, ardından muazzam güzellikler gelmişti. Evet, beni pozitif, iyimser, gülümseyen tarafımla tanıyanlar, ya da pozitif disiplin ve pozitif rehberlik kitaplarımı bilenler (ama okumamış) bu şekilde hayal etmeye zorlanırlar belki. Hatta bundan dolayı da muhtemelen, samimi arkadaşlarım çocuklarımla konuşurken ses tonumda hafif bir sertlik duysa hemen 'pozitif olalım' veya 'pozitif disiplin' diye bana hatırlayıp eğlenirler. Aldığım başka öğütler ise, 'pozitif disiplin çocukları şımartır, Osmanlı tokadı iyi olur' ya da 'kötümserlik gerçekçiliktir, nedir bu pozitif olayları'. Böyle diyenler de kitaplarımı okumadıklarını gösterirler aslında.

















Kitaplarımı okumamış, ama genel olarak pozitif yaklaşımla ilgili önyargılı olan arkadaşlarım, yanlış anladınız. Hayır, hiç anlamadınız. Ne pozitif disiplin, ne pozitif rehberlik, ne de pozitif psikoloji devamlı olumlu duygu demektir. Ya da devamlı gülümsemek. Ya da kör iyimserlikle 'birşey olmaz yapalım' demektir.
















Pozitif psikolojiyi hocam Martin Seligman, Amerikan Psikoloji Derneği başkanlığı döneminde bilimsel dal haline getirmiş ve tanınmasını sağlamış. Onun bu çabalarından önce psikoloji bilimi sadece düşünce ve davranış bozukluklarını inceleyen yani insanların ne tür 'kusurları' var ve bunları nasıl düzeltebiliriz yaklaşımı içindeymiş. Bunun aksine, pozitif psikoloji dalı, insanların iyi yönleri de var, bunlar nedir ve nasıl daha da geliştirebilir? sorusunu öne çıkarmış. Pozitif psikoloji, aslında kişisel gelişimin bilimsel uygulaması. Bu ne demek? Bu alandaki uzmanlar, bilimsel bir şekilde, insanlarla çalışmalar yapılıyor, veriler alıyor, başarı, mutluluk, ve iyiliğin nedenleri araştırılıyor. Elde edilen verilere göre, insanların iyi yönlerinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılıyor. Yani, insanların daha başarılı, daha mutlu ve kendini gerçekleştirmiş bireyler olmasına önemli katkılarda bulunuyor.
















Muhtemelen pozitif psikolojinin kurulduğu zamanlarda, pozitif disiplin de öne geldi. Çünkü ondan önce, disiplin demek, çocukların kusurlarını tespit edip, onları düzeltmekti, aynı psikolojinin yaklaşımı gibi. Çocuklar kusurlu, bunları dayakla, bağırmakla ya da psikolojik kontrolle düzeltmek gerekir diye düşünülürdü.
















Kitaplarımı okuyanlar bilir. Hiç bir yerde şu cümleler yoktur: 'çocuğunuza sakin hayır demeyin' ya da 'istediği herşeyi yapın' ya da 'istediği herşeyi alın' ya da 'her zaman çocuğunuza gülümseyin'. Kitapları yazdığımda asıl amacım şuydu: çocuklar evlerinde güvende hissetsinler. Dayaksız, korkusuz, ve sevgiyle büyüsünler. Çünkü güvende hissetmeyen ya da sevgiyi kaybetmeye korkan biri asla potansyelini değerlendiremez. Şöyle düşünün: Eşiniz yemeği beğenmedi, size bağırdı. Ya da, işinizi kaybettiniz ve eşiniz sizi dövdü. Ya da, iyi hissetmediğiniz için o gün işlerinizi yapamadınız ve eşiniz 'işini yapmazsan giderim' dedi, ya da 'beni üzüyorsun' ya da sizinle hiç konuşmadı ve soğuk davrandı. Bir çok çocuk çocukluklarını bu şekilde geçiriyor ve bundan dolayı hayatları, sağlıkları, başarıları, ve mutlulukları aşırı kısıtlı kalıyor. Kitapları yazmamın amacı bunları önlemekti. Bir çok strateji paylaştım, çocuğunuzu şımartmadan, işe yaramayan vatandaş haline getirmeden, aynı zamanda da dövmeden ve kötü davranmadan çocuğunuzu eğitebilmeniz için.
















Kitabımı okuyanlardan aldığım yorumlar çok olumlu. Kitabımı okuyamayanlar ise, her türlü pozitifliğe önyargılı. Okuyun, eleştirin, kitabı iyileştireyim. Ama yakın dönem planım, size iyimserlik ve kötümserlik ile ilgili hızlı (yaşasın! kitapsız!) bilgi aktarmak olacak.









Bunlar da ilginizi Çekebilir

2 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz