Kaçış Planı

Kadına şiddet konusu hiç gündemden düşmüyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin her gün yeni bir faaliyetle medyada yer alıyor. Panik butonu, kelepçe, hapis cezası derken şiddeti ceza ile önleme çalışmalarına devam ediyor. Fakat ne hikmetse kadına şiddet azalacağına her gün daha da artıyor. Bakanımız kadınlara önce "polis çağırın" diyordu şimdi baktı polis gelene kadar olacaklar oluyor başka çareler düşünmüş.

Bakanlık kadınlara depremden kaçış planı gibi kızgın kocadan kaçış planı hazırlamış. Acil kaçış planında "Dış kapıya yakın durun, iç odalara, banyoya, mutfağa gitmeyin, kaygan zemin ve kesici aletlerin olduğu yerden uzak durun." gibi öncelikle kendinizi koruyun demek istemiş; sonrasında da en yakınından yardım isteyin demiş. En yakın olarak da komşuyu görmüş olmalı ki sekiz maddenin dördü komşuyla ilgili. Şiddete uğrama durumunda komşuyu ilgilendiren maddeler:

“Komşularınızla ‘Yardıma gel’ anlamında bir parola belirleyin.”

“Ev dışında bir yerde, mesela komşunuzda yedek anahtar, bir miktar para, nüfus cüzdanı bulundurun.”

"Acil durumda bir akraba, arkadaş ya da komşu ile önceden anlaşın."

"Komşunuz sizden gürültü duyduğunda polisi aramasını tembihleyin."

Bu durumda komşularla iyi anlaşmanın çaresine bakmalı. Yalnız ben komşuda yedek anahtar, para, nüfus cüzdanı gibi şeyler bulundurun maddesine takıldım. Hadi komşuya güvendin yedek anahtarını verdin ya komşunun kocasına nasıl güveneceksin? Delikanlı oğluna nasıl güveneceksin? Kocadan kendimi koruyayım derken komşunun kocası, oğlu, kardeşi başına bela olursa? Bir de adamın evinde senin evinin anahtarı olacak. Yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmak gibi bir şey.

Hadi sen güvendin verdin; kaç komşu evinin anahtarı almayı kabul eder? Pek çok açıdan mahsurlu. Ayrıca kaç komşu senin evinden bağrış çağrış gelince anahtarla kapıyı açıp seni kurtarmaya çalışıp kendini riske atmaya cesaret eder? Hadi buldun diyelim sorumluluk sahibi bir komşu, verdin anahtarı. Komşunun kulağı senin evinde olacak. Belki yardıma ihtiyacı vardır diye her daim senin evini dinleyecek.

Ayrıca büyük şehirlerde pek çok yerde komşunun komşuyu tanımadığını düşünürsek bu çözümler çok kişinin işine yaramayacak. Geçen yıl arkadaşım pişirdiği aşureyi verecek komşu bulamamıştı. Çünkü oturduğu binada kimse kimseye selam bile vermiyor. Değil ki senin yardımına gelsin. Küçük yerde de insanlar dedikodudan korkup komşuya bu kadar sır vermek istemez.

Mesela komşunuz size anahtar verdi, komşunun evinden bağrış çağrış sesler duydunuz, polise izinsiz şikayet ettiniz ve süreç komşuyu boşanmaya götürdü. Komşu size teşekkür edecek mi belli değil. Beddua etme ihtimali bile var. "Yuvam senin yüzünden yıkıldı." diyebilir.

Yıllar önce tanıdığımız bir hakim karı koca vardı. Birbirleri ile pek anlaşamıyorlardı. Hatta oturdukları lojmanda iş arkadaşları onların kavgalarına şahit oluyorlardı, seslerini bütün komşular duyuyorlardı. Erkek bazen karısına vuruyordu da. İş arkadaşları olan diğer hakimler kadına "buna katlanmamalısın" diye telkinde bulununca hatta biraz da boşanması için zorlayınca hakime hanım istemeyerek de olsa kocasından ayrılmıştı. Sonra da tayin isteyip iki çocuğunu alıp başka bir şehre gidip yerleşmişti.

Fakat boşandığı için çok mutsuzdu. Gittiği şehirde karşılaşmıştık. Bilmediği bir şehirde iki çocuğuyla yapayalnız kalmıştı. Ara sıra akrabaları gelip yanında kalsalar da yalnızlık hissini atamıyordu. Ona destek olan arkadaşlarının, komşularının da evlilikleri problemleri olmasına rağmen onlar eşleri ile yaşarken o boşanmıştı. Eski kocası irtibatını telefonla da olsa hiç kesmemişti, barışmak istiyordu. Bir gün hakime hanım akşam iş dönüşü ciddi bir trafik kazası geçirmiş, sabah gözünü açtığında başında eski kocası varmış. Adam akşam kazayı çocuklarından duyunca on dört saat hiç durmadan araba kullanarak hastaneye gelmiş ve kadın kendine geldiğinde onun yanında olmuştu. Kadınlar zaten dayanamaz böyle kahramanlıklara... Kadın kocası ile barıştı ve bütün arkadaşları ile irtibatı kesti. "Beni arayıp huzursuz etmeyin." diye de eski arkadaşlarına haber yolladı.

Bu onun tercihi, hiç kimse karışamaz. O kocası ile mutluysa arada yaşadıkları arbede kimseyi ilgilendirmez. Adam hakim, kadın hakim. Koskoca kadın, hukuk okumuş, hakime olmuş, cahil değil ki eziliyor, korkuyor diyesin. Maddi imkanı, işi gücü her şeyi var ama bütün bunlar ona yetmedi. Yalnızlık zoruna gitti ve kocasını yalnızlığa tercih etti. Ortada can güvenliği tehlikesi olsa müdahale edilebilir fakat öyle bir durum yoktu. Dışarıdan onun hayatına karışıp boşanmasına sebep olan komşuları, arkadaşlarını bir daha görmek istemedi. Yani onlara müdahale ettikleri için dua etmedi.

Bu yüzden bu komşu işi pek iyi bir çözüm gibi gelmiyor bana. Hayati bir durum olursa ya da komşu gelip sığınırsa yardım edilmeli ama onun dışında kimse kimsenin hayatına müdahale etmemeli.

Atalarımız "Komşu komşunun külüne muhtaç." demiş biz neleri konuşuyoruz.

Kadınlar çok çabuk gaza geliyorlar. Akraba, arkadaş, medya, bakanlık, birlerinin gazı ile şikayete koşuyorlar, çabucak boşanma kararı alıyorlar sonra da çok pişman oluyorlar. Aile Bakanlığı şiddete çözüm bulacağız diye sürekli kadınları kışkırtmaktan, erkekleri potansiyel suçlu ilan etmekten vazgeçsin. Onun yerine eşlere iletişim için tavsiyelerde bulunsun, öfke kontrolü ya da öfkeli biriyle nasıl iletişime geçilir onların yolunu göstersin.

Bakanlığın tavsiyeleri bana hiç çözüm odaklı gelmiyor. Ben kendi tavsiyemi yapayım.

Hanımlar! Alkolik, uyuşturucu kullanan, ruh hastası, ne zaman ne yapacağı belli olmayan kocanızla asla aynı çatı altında yaşamayın. Acil durumda ne komşu ne polis sizi kurtarabilir. Vakitlice iyilikle onu boşanmaya ikna edin ve kötü söz söylemeden ayrılmaya çalışın. Zaten tehlikeli olan tiplere bir de hakaret ederseniz canınızı ortaya atmışsınız demektir. "Çocuklarım için evliliğe devam ediyorum" demeyin. Çocuklar böyle bir ortamda mutlu olamazlar ayrıca sizin hayati tehlikeniz varsa çocuklarınızın da vardır, bir an önce uzaklaşın. Ayrılmak istemezse o zaman polisten yardım alın, adresinizi izinizi kaybettirmeye çalışın.

Bunun dışında anormal bir durumu olmayan fakat sinirli bir kocanız varsa ya da kocayı siz sinirlendiriyorsanız biraz susmayı öğrenin. Tartışma anında kocanıza ağır eleştiri, hakaret, aşağılayıcı söz söyleyip onu zıvanadan çıkarmayın. Ya susun ya da ayrılın. Yoksa şiddet kaçınılmaz olur. Öfkeli adamın üstüne ateş atarsanız ateşin sizi yakma ihtimali yüksektir. Yardım için kimseye güvenmeyin aklınızı kullanın.

Problem sizden kaynaklanıyorsa kendinizi düzeltin; sizden kaynaklanmıyor da adam durduk yere şiddet uygulamaya kalkışıyorsa acele boşanın. O adamla niye aynı evde durasınız? Boşanma sırasında da nasıl olsa ayrılıyorum, ondan kurtuluyorum diye ağzınıza geleni söylemeyin. Adamı daha da tehlikeli hale getirmeyin. Polise falan güvenip tehdit şantaj işine girmeyin. Dışarıdan gelecek hiç bir yardıma güvenmeyin. En makul, en çözüme odaklı, sonunda size ve ailenize en az zarar verecek olan çözümü bulmaya çalışın.

Hanımlar! Sırf sinirlendiniz diye kocanızı sakın şikayet etmeyin, gözünü korkutayım da evde benim hükmüm geçsin gibi kurnaz palanlar yapmayın. Sonra kendinizi mahkemede bulabilir çok pişman olabilirsiniz. Ayrıca sizin önemli olmayan meseleniz yüzünden belki gerçekten yardıma ihtiyacı olan hayati tehlikesi olan bir kadının yardım almasına engel olacaksınız.

Bu işler ciddi işler etraflıca düşünüp taşınmadan birilerinin kışkırtmasına kapılıp eşinizi şikayete ya da boşanmaya karar vermeyin. Öfkeyle alınmış anlık kararlarınızın sonucuna ömür boyu katlanmak zorunda kalabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

19 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz