Tavus Kuşu ile Kirpi (Şimdi Masal Zamanı)



Büyük bir ormanda güzel bir tavus kuşu yaşarmış. Tavus kuşu güzel olduğunu bilir, güzelliğiyle çok övünürmüş.

Zamanının çoğunu ormanın içinden akıp giden pırıl pırıl derenin kenarında geçirirmiş. Derenin suyunu ayna olarak kullanır, suyun üzerine düşen görüntüsünü hayran hayran seyredermiş. Kuyruğundaki rengârenk tüyleri açar, salına salına yürürmüş.

Tavus kuşu kendisinden başka kimseyi beğenmez, herkesi küçümsermiş. Güzel olduğu için herkesin onu sevmesini, ilgi göstermesini beklermiş. Diğer hayvanlar onun kendini övmesinden, huysuzluğundan bıkmışlar. Bu yüzden de pek arkadaşı yokmuş. O da mecburen onunla konuşan kirpi ile arkadaşlık ediyormuş.

Kirpinin ise tek arkadaşı tavus kuşu değilmiş. O, ormandaki bütün hayvanlarla iyi anlaşıyormuş. Herkes onu çok seviyormuş. Tavus kuşu kirpiyi çok kıskanıyormuş. Çirkin olduğu halde herkes onu seviyor, diye içten içe kirpiye karşı kızgınlık besliyormuş.

Güneşli, güzel bir günde tavus kuşu yine suya bakarak hayran hayran kendini seyrediyormuş. Kirpi de yemyeşil otlarla karnını doyuruyormuş. Onları gören hayvanlar kirpiye selam verip onunla konuşuyorlarmış. Ancak tavus kuşuna bakmıyorlarmış bile.

Tavus kuşu, kirpiye bakarak onu uzun uzun süzmüş. Sonra küçümser bir edayla:

“Sana bakıyorum; boy desem boyun yok, güç desem gücün yok, tüy desem tüyün yok. Ama pek çok arkadaşın var. Hiç anlamıyorum senin gibi dikenli ve çirkin biri neden çok seviliyor?” diye sormuş.

Kirpi gülümsemiş, sonra da:

“Diken benim dışımda, kalbimde değil. Kalbim sevgiyle dolu. Herkesi seviyorum,” demiş.

Tavus kuşu şaşkın şaşkın:

“Kalpte diken olur mu?” diye sormuş.

Kirpi ona şöyle cevap vermiş:

“Elbette olur. Kalbinde başkaları için kötülük taşıyan kişinin kalbi dikenlidir. Hem kendine zarar verir hem de başkalarına. Yüreği dikenli olan sevmeyi bilemez. Sevmeyi bilmeyen de asla sevilmez.

Tavus kuşu, kuyruğundaki güzel tüyleri açıp çırpmış. Uzun boynunu edalı edalı sallamış.

“Ama ben çok güzelim; güzeller sevilmez mi?” diye sormuş

Kirpi:

“Güzel olan beğenilir. Fakat beğenilmek sevilmek için yetmez,” diye cevap vermiş.

Bu söze tavus kuşunun canı sıkılmış, hemen itiraz etmiş.

“Yanılıyorsun. Güzeller hem beğenilir hem de sevilir. Sana bunu yakında ispat edeceğim,” demiş.

Bir hafta sonra tavus kuşunun doğum günü varmış. Tavus kuşu kirpiye ne kadar sevildiğini ispat etmek için ormandaki bütün hayvanları doğum gününe davet etmiş. Annesiyle birlikte günlerce hazırlık yapmışlar. Çeşit çeşit yiyecekler içecekler hazırlamışlar.

Doğum gününde tavus kuşu erkenden kalkıp, bütün tüylerini parlatmış. Gerçekten çok güzel görünüyormuş. Tavus kuşu güzelliğini seyretmek için gelenlerin çok olacağından eminmiş. Heyecanla misafirlerinin gelmesini beklemeye başlamış. Saatlerce beklemiş ama kirpiden başka gelen olmamış. Akşam olduğunda tavus kuşunun ümidi kalmamış ve hıçkırarak ağlamaya başlamış. Kirpi onu teselli etmek için çok uğraşmış. Tavus kuşu o gece ağlayarak uyumuş, güzel gözleri ağlamaktan şişmiş.

Sabah erkenden kirpinin yanına gelip:

“Geçen hafta söylediklerinde sen haklıydın. Anladım ki benim yüreğim diken dolu. Herkes benden kaçıyor. Lütfen söyler misin bu dikenleri nasıl temizleyeceğim?” diye ona sormuş.

Kirpi:

“Önce sevmeyi öğrenmelisin," demiş. "Onun için de kalbini temiz tutmalısın. Kimseyi hor görmemelisin. Başkaları için kalbinde kötü duygular taşımamalısın."

Tavus kuşu:

“Kalbimi temizlersem herkes beni sever mi?” diye sormuş.

Kirpi:

“Hayır,” demiş. “Kalbindeki dikenlerle birlikte dilindeki dikenleri de temizlemen lazım.”

Tavus kuşu, yine şaşkın şaşkın:

“Pek anlayamadım, dilde nasıl diken oluyor?” diye sormuş.

Kirpi:

“Söz vardır su gibidir; ferahlatır. Söz vardır, diken gibidir; battığı zaman acıtır. Dilde diken; ağızdan çıkan kötü sözlerdir. Kimsenin kalbini kıracak sözler söyleme. Yani sözlerin diken olup kimsenin kalbine batmasın,” demiş.

Tavus kuşu o günden sonra söylediği sözlere dikkat etmiş. Dilindeki ve yüreğindeki dikenleri temizlemiş. Çevresindekilere sevgiyle yaklaşmış. O da sevgisine karşılık sevgi bulmuş. Çok sevilen, iyi bir kuş olmuş. Artık zamanını dere kenarında kendini seyrederek geçirmiyormuş. Çünkü o gerçek aynanın dostlarının gözlerinde olduğunu anlamış.

Sema Maraşlı Şimdi Masal Zamanı kitabından



Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz