Yeniden Doğmak

gonca_anıl-150x1509 aylık heyecanlı bekleyiş sona erdi, yavruma kavuşturana binlerce kez şükürler olsun. İlk annelik öncesine nazaran, daha rahattı ama daha uzun sürdü sanki bu dönem. Belki de minik ablanın heyecanlı bekleyişiyle sona doğru günler geçmek bilmedi.

Doğum sonrası hislerimi merak eden ve bir an önce yazmamı bekleyenler vardı, o nedenle geçtim aslında bilgisayar başına. Her annenin söyleyeceği gibi bu süreçte yaşananların tarifi imkansız… Bir canlının büyümesi için insanın vücudunun vesile olması… Mutluluk içinde mutluluk ve çok büyük bir lütuf…

Her kadın doğumdan çıkınca hemen yavrusunu kucaklayıp, emzirmeyi hayal eder ya, ben de ilk kızımdaki gibi yine öyle olmasını umuyordum. Yavrum doğar doğmaz kucağıma bastırıp, saatlerce koynumda uyutacaktım, doyasıya dolduracaktım minicik karnını. Ama doğumdan çıktığımda kucağıma yavrumu vermediler, hatta ilk gördüğüm anı bile hatırlamıyorum. Odaya getirildim, eş dost, akrabalar var… Ama yavrum yok, hani o 9 ay karnımda taşıdığım yavru, hareketlerini tek tek saydığım, kavuşmanın heyecanıyla her sıkıntıya katlandığım yavru, yok… “Nerede?” dedim, muhtemel bir sıkıntı ihtimaline karşı kuvöze alınmış, hem de ben koklayamadan… Kucağıma alıp, “kuzum” diye göğsüme bastıramadan.

Eskiden deselerdi “Doğumdan yavrun olmadan çıkacaksın.”, derdim ki “Dayanamam.” ve feryat figan ağlardım herhalde… Annelik lütfunu yaşamak, Allah’a teslimiyeti de öğretiyormuş insana. O an, zihnimdeki bütün hücreler sustu ve adeta İlahi bir ses konuştu… “Gonca, rahat ol. Bebeğin kucağında olsa bakacak, onu besleyecek sen değilsin. Orada, bulunduğu yerde yalnız değil, Rabb’inin koruyucu melekleri onun hep yanında.” Normalde hassas, duygularını kolay kontrol edemeyen biri olmama rağmen, bir huzur ve rahatlama duygusu sardı bir anda her yanımı… Yavrumun kokusunu alamadan bile süt kanallarının İlahi gıdayı üretmeye başlaması da yine büyük bir lütuf.

Tebrik için arayanların, ziyarete gelenlerin çoğunda kaygı, üzüntü; sonuçta yeni doğmuş bebek yoğun bakımda… Bende anlatılamaz ve anlaşılması zor bir huzur, güven, rahatlık… Ama kavuşmak için heyecanlı bir bekleyiş… İşte o anlarda en yoğun hissettiğim duygu şu oldu: “O bebeğin sahibi sen değilsin, aylarca karnında büyümüş ve senin bir parçan olarak doğmuş olabilir, ama bilesin ki onun sahibi sen değilsin.” Kendini hissettiren Yaratıcı’nın varlığının bütün azametiyle titremek, aynı zamanda en büyük huzurum oldu.

Dualar ve heyecanla beklediğim bir koca günün ardından, bebeğime kavuşma anı geldi… Bir kundağa sardıkları minicik çıplak vücudunu öpüp koklamadan, hemen göğsüme dayayıp, gözyaşları içerisinde tereddütsüz kendini İlahi gıdaya teslim edişini izledim… En ufak bir “Bu kim, ben nerdeyim?” kaygısını gütmeden, adeta kokuma aşina bir yavrunun koynumda huzur buluşunda yeniden doğmak… İşte o an en unutulmaz andı. Ardından 3 saat arayla emzirebilecek olduğumu söyledikleri yavrumdan zaten 2 saat boyunca ayrılamayışım ve onun kucağımda hissettiği sıcaklığı bırakmak istemeyişi…

Yeni bir hayat, yeni bir başlangıç… Küçücük parmakların en yakınındaki koca ellere sıkı sıkı sarılışındaki muhtaçlık… Hayatı bilmeden bile rüyalar aleminde korkudan büzüşmüş dudaklarındaki çaresizlik… Hayatta tek güvendiği insan olan annesi kucaklasın diye çığlığa dönen ağlamalarındaki acizlik… Açlığını giderebilmek için kokusuna yapıştığı, koynuna sokulduğu annesine duyduğu tarifsiz ihtiyaç… Bir küçük yavrunun farklı hallerinde yeniden başlamak hayata… Her yeni annelikle hayata yeniden doğmak…


Bunlar da ilginizi Çekebilir

14 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz