Dünyayı Değiştirme Hareketi (DDA)

unnamedDÜNYAYI DEĞİŞTİRME HAREKETİ’NDE BİR ENGELLİ (DDA)

Bu bir sivil toplum kuruluşu ve İstanbul merkezli. Amaçları dünyayı değiştirmek ve bu yüzden deli gibi iyilikler yapan, her şehre uzana bilen, nerede bir dert varsa oraya giden veya bu sivil toplum kuruluşuna ulaşılan bir merkez.

Bunu neden anlattım. Çünkü 2015 kasım ayı gibi Bezmialem Üniversitesinde derslere başladılar ve bu derslerin konusu daha çok vakıf, dernek yönetimi ama bir yandan da gelen öğrencileri harekete geçirip, organize olmalarını isteyerek iyilik yapmaya sevk etmek. Bir de kendilerine isim bulmuşlar "Organize Deliler" diye ve ben bu eğitimlere katılsam mı, diye düşündüm ama bir sefer katıl denmişti. Yaklaşık 130 kişiye eğitim verilmeye başlandı ve içlerinde tek engelli bendim. İşin ilginç kısmı, dernek ve vakıflar konusuna da en hakim olan kişide bendim çünkü diğer arkadaşlar üniversite öğrencileriydi.

Uzatmayayım işin özü 130 kişi içinde bir tek ben engelli olursam birde spastik engelli olursam insanların bakışları biraz değişiyor. Daha ilk derste hoca bu işin içinde olduğumu çözmüş olacak ki bana soruyor, öyle değil mi Hüseyin abi diye, bende biraz bu işlerin gidişatından bahsediyorum, her ne kadar konuşmam sıkıntılı olsa da gayet rahat anlaşıldı bazen tercüme edildi. İlerleyen derslerde görevler verilmeye başlandı ama bu arada çok büyük bir şeydi bu olay bence, insanların ön yargıları bir anda kırıldı ve Hüseyin abi her şeyi yapar gözüyle bakılmaya başlandı.

Engelli oluşum kimsenin umurunda olmamaya başlandı ve benimle sohbet etmek, konuşmak için yanıma gelenler oluyordu. Dersi veren hocamızda benden 5 yaş küçük ama çok hakim bu işlere ve çok iyi öğretiyor. İş bir süre sonra harekete geçme zamanına geldi. Çok fazla iyilik seçenekleri sunuldu önümüze ve bir ay içinde bunlar yapılacak denildi ve gruplara ayrıldık.

Birkaç örnek vereyim.

"Gülümseten Kutu" mesela, bir kutu hazırlıyoruz ve onun içinde kışlık giysiden çocuklar için kırtasiye ve çikolataların bulunduğu (liste ile belirlenen şeyler) bir kutu ve ben o gruba girmek istedim ama çok zor ve çok uğraş gerektirici bir işti ama hocamız bu işi iyi bir şekilde yapacak kişilerden biri olduğumu söyleyerek gruba dahil etti.

Grupta ki kişiler kendileri bu kutuları hazırlamıyordu, arkadaşları, akrabaları, komşuları, dostlarından rica edip onların hazırlamasını istiyorduk ve bu bizi biraz daha zorluyordu. Çünkü insanları iyiliğe sevk etmek hele birde maddi iyiliğe sevk etmek çok güç ve zor bir işti. Biz 1 ayda 450 koli toplayıp Suriyeli mülteci kardeşlerimize tek, tek dağıttık. (Kolilemek de bize düşüyordu)

Ben engelli olarak o grubun içinde çok aktif bir şekilde çalıştım. Mesela güney doğuda bir okula kitap yardımı yapıldı ve binlerce kitap toplandı. İsim vermeyeceğim bir belediyenin topladığı kitabın iki katı kadar çok kitap topladık. Bir birkaç okula bölündü bu kitaplar. O işin içinde de oldum ve ne kadar müthiş bir iş olduğunu, kolileri dağıtırken insanların yüzlerindeki gülümsemeleri görmek dünyalara değer, para ile satın alınmayacak kadar güzel.

Bir diğer etkinlik, engellilerin park yerlerine araçlarını park eden sürücülere karşıydı. Büyük bir alış veriş merkezinde ellerde kartonlar engelli park alanlara gidip oralarda bekledik ve engelli aracı olmadığı halde park etmek isteyen kişiler elimizde ki pankartları görünce geri vites yapıp özür diliyorlardı. Pankartlar da ENGELLİ MİSİNİZ? YOKSA ENGELLİLERİN HAKLARINI MI YİYİCİSİNİZ diye yazıyordu, biraz ağar bir mesajdı ama hak etmiyor değillerdi.

Gülümseme kartları bir diğer etkinlik, gülümseyen bir kart verip insanların ellerine, onunla resim çekiyorduk.

En çok dikkat çeken etkinlik "Günaydın Etkinliği" mesela İstanbul’un bir çok yerinde elimizde pankartlar sabah insanlar işe giderken sokaklarda herkese gülümseyerek "günaydın" diyorduk ve çok büyük olumlu tepkiler aldık

Bunlar sadece birkaç örnek Leyla’dan Sonra Hareketine dahil olduk ve bundan çok mutluluk duyduk. Kanserli ufacık çocukların dileklerini yerine getirip yüzlerindeki gülümsemeleri ve mutlulukları her şeye değerdi.

Kuran- Kerim bilmeyen çocuklara Kuran-I Kerim öğrettik.

İşin özü neydi aslında biliyor musunuz? İşin özü o gençlerin ellerinde ki tabletleri alıp, cep telefonlarını alıp sokağa çıkartıp iyilik yaptırmanın hazzını, zevkini ve verdiği mutluluğu, aslında dünya iyilikle güzel dedirtmekti.

Ve en önemlisi de belki binlerce kişinin engellilere olan önyargıyı yıktığım, evet engelsizler her zaman engellilere iyilik yapma algısını yıkıp, aslında engelliler de engelsizlere yardım edebileceklerini göstermek çok güzel bir duygu.

Evet engelli olabilirsin ama bizim dinimiz şefkat ve merhamet dini. İster engelli ol ister olma, sen iyilikten vazgeçme ve sen vazgeçme ki etrafındakiler de vazgeçmesin ve dünya da bir damla da olsa iyilik yaptım diyerek akşam eve gittiğinde onun mutluluğunu yaşa. Kaçma engelliyim diye iyilik yapmaktan. Sana iyilik yapsınlar diye bekleme, bu sefer sen iyilik yap, yap ki insanların algıları değişsin, ve seni gören kişiler, engelli haliyle bunları yapıyorsa biz ne yapıyoruz desinler.

Efendimiz S.A.V. elindeki bir hurmayı bile paylaşıyordu. Ne müthiş bir örnektir bize. Ama bizler öyle bir hale geldik ki artık değil hurma, savaştan kaçıp bize sığınan ufacık çocuğu yerden yere vurmayı ve sonra da hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı, en önemlisi de eve gittiğimizde evlatlarımızın yüzüne bakabilir hale geldik. Bu Suriyeliler de ne işi var buralarda gitsinler ülkelerine deyip ama kendimiz Bulgaristan zulmünden kaçıp gelmişiz farkında değiliz, peki sana demezler mi ? Senin burada ne işin var gidip vatanını korusana diye. Ama bunu düşünemeyecek kadar insanlıktan çıktık mı diye merak ediyorum.

Sizler anlattıklarımdan pay çıkarmışsınızdır. Kimin kabı ne kadarsa o kişi kabı kadar alır ama bazılarının da kabı deliktir ne anlatsan boş ne söylesen boş. Hey Müslümanlar! Etrafta kardeşlerimiz aç sefil ve biz içki masalarında, gece hayatlarında, paraları saçıyoruz ama utanmadan Suriyeli görünce bunlarda ülkelerinde ölsünler diyecek kadar insanlıktan nasibini almamış insanlarımız var maalesef.

Engelliler olarak artık diriliş zamanı ve kimseden medet umma zamanı değil mi? Artık bizler de iyilik yapabileceğimizi anlamanın tam vakti gelmedi mi? Ben hala bu hareketin içindeyim ve bundan dolayı çok mutluyum. Başka hiçbir mutluluk iyilik yapmanın mutluluğunu bir insana vermez bunu unutmayalım. Rabbim bizleri iyilikten ayırmasın, gözlerimizi çevremizdeki yardım bekleyene kör etmesin inşallah


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz