Kıstasımız Sadece Masumiyet mi?

35_bGeçtiğimiz hafta iki haber çok konuşuldu sosyal medyada. Birine ebeveyn olarak çok kızdık, diğerine de evlat olarak.Birinde küçük çocuğun yerine kendimizi koyduk, diğerin de annenin…

İlk haber bilgisayar mühendisi bir annenin servise binmek istemeyen oğlunu, arabasının arkasına bağlayıp sürüklemesi haberiydi. Diğer haber ise altmış üç yaşındaki bir annenin otuz sekiz yaşındaki oğluna tartışırken terlik fırlatması ve ardından oğulun anneyi şikayet etmesi sonucu, terliğin silah sayılması idi.

İlk haberde anneye çok kızdı insanlar. Duyarsızlıkla, acımasızlıkla suçlandı bilgisayar mühendisi anne. Üstelik anne de etraftan gelen eleştirileri “ Babam da bana ceza veriyordu” diye savuşturdu. İkinci olayda ise, terlik atan annesini şikayet eden çocuk eleştirildi çokça. Anne kendini , "Oğlum hakaret edince ayağımdaki terliği fırlattım. Zaten isabet etmedi. Terliğin silah olduğunu bilseydim atmazdım. Bu terlik isabet etse ne olacak sanki, yaralamaz, acıtmaz bile. Cezam neyse çekeceğim, terliği silah saymışlar, yapacak bir şey yok. Evladına kızınca terlik atmayan anne var mı ki?" cümleleriyle savundu.

Hatta tıpkı bu anne gibi“ Hepimiz terlik yedik annemizden” cümleleriyle tepki gösterildi sosyal medyada bu olaya ilişkin.

Aslında her ikisi de anne ve çocuk ilişkisiyken, zihnimizdeki ve kalbimizdeki masumiyet tablosu sebebiyle ilkinde çocuğa, ikincisinde anneye karşı daha duyarlı olmak zorunda hissetti pek çok kişi kendini. Halbuki, biri diğerinin büyük resmiydi belki de… Birinde yanında yer aldığımız çocuk, büyüdüğünde kendisine hala terlik fırlatılan olacak belki de…

Sürece, detaylara, hukuki zemine indiğimizde pek çok şey farklılaşabilir elbette. Ama değişmeyen şey , kaç yaşına gelirsek gelelim; “ Bana da ceza verirlerdi, çocuğuna terlik atmayan anne mi var ki? ” bakışını değiştirmediğimiz sürece, bu iki haberin birbirlerinin tamamlayısı olduğunu göremeyecek olmamız. Küçük çocuğunu arabasında sürükleme hakkını kendinde gören bir anne, elbette kocaman olmuş çocuğuna terlik fırlatma hakkını da kendinde görür.

Çocuklarımızı dövebileceğine, ceza verebileceğine,terlik fırlatabileceğimiz, onurunu kırabileceğine inanıyorsak elbette çocuğumuz büyüdüğünde krizi benzer yöntemlerle halletmeye devam ederiz.

Nihayetinde, her iki annenin de kendince geçerli sebepleri olabilir. Yaşadıkları,öfkelerinin ortaya çıkartıcısı da olabilir. Lakin yıllarca aynı çözüm yolları ile yol almayı marifet saymayı bırakmadığımız sürece, ekranda izlerken kızdığımız ama başımıza geldiğinde bizzat uygulayıcı olduğumuz eylemlerden vazgeçmemiz pek mümkün olmayacak diye düşünüyorum.

Bir haber karşısında, kıstasımız salt masumiyet olduğunda, büyük resimdeki onuru, hep aynı şekilde muamele görmenin yorgunluğunu, anne baba hakkını çocuğun üzerinde her şeyi yapmak saymayı da göremeyeceğiz bu sebeple.

Halbuki acıyacaksak, ikinci anne kadar ilk anneye de acımalıyız. Onca eğitime rağmen, problem çözebilecek basireti gösteremediği için ve kriz anlarında içindeki yaralı küçük kızın hırçınlığı ile davrandığı için.

Yine acıyacaksak, otuz sekiz yaşına geldiği halde hakaret etmeyi iletişim zanneden ve annesinden hala terlik yiyecek biri olarak kalmaya devam eden adama da acıyalım.

Ya da acımayı bırakıp, bir iletişimi daha anlamlı, daha insana yakışır şekle getirmek için başka çözüm yolları üretecek şeyleri yapalım.

Yoksa, öfkenin muhatabı olduğumuzda, söylendiğimiz ve kızdığımız kişiye dönme riskiyle her daim yaşar dururuz.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

4 Yorum Yorum Yaz

feyza
10/11/2016
Tugba ablacim olaya farkli bir bakis acisi kazandirmissinizc. Ama ben bu iki olayi okuyunca da derinden sarsildim bunu inkar edemem.. O cocugun masum hali gozumun onunden gitmiyor, bir annenin yavrusuna nasil boyle bir cezayi mustehak gorebilecegini inanin ki ne aklim, ne vicdanim almiyor. Resmen dusunulmus, planlanmis ve uygulamaya konulmus bir ceza ornegi ki cok yazik. Cunku o cocuk masumiyetten ziyade kendisini mudafaa edemeyen savunmasiz bir yavrucak.
Ikinci ornegi okuyunca da inanamadim ve tekrar okudum, olayi cok boyutlu inceledim ki acaba bir yanlis anlasilma mi var? 38 yasinda bir adam 62 yasindaki annesini nasil ihbar eder, sikayetci olur? Ama okudugum kadariyla ogrendum ki yanlis anlamamisim, hatta bu annenin ifadesinde gectigine gore oglu kendisine hakaret de etmis ve bu anne, oglunun ilk esinden olan cocuguna dahi sahip cikan cok iyi bir anneymis.
Yani iki olayi ben birbirine benzetemiyorum her ne kadar yazdiklarinizi uzerinde dusunulesi bulsam da bir annenin attigi terligi cok basit hatta komik bir sikayet sebebi olarak goruyir fakat diger yanda savunmasiz cocuga reva gorulen o cezayi ise cok acimasizca buluyorum.
Birincisi planlanmis bir durum ama ikincisi refleksif ani bir tepki. Alinan bir darp izi dahi yok ki terligi atsa da kac anne isabet ettirebilir?
38 yasinda guclu kuvvetli kendini savunabilen bir erkegin bu hareketi yuregimi sizlatti.
Diger yanda o cocugun annesi bunu uluorta yapmaya cesaret edecek kadar gozu dinmusse acaba dort duvar arasinda o cocuga nasil muamele ediyor bunu da billmiyoruz.
Annesi hayatta olanlar kiymetini bilsin, saygida kusur etmesin. Kirk yasina dayanmis bir erkek artik annesini hurmeten himayesi altina alip sirtinda tasimasi gerekirken kalkip kendi ekiyle boyle sacma bir sebepten annesinin gonlunu kiriyorsa gidisat kotu demektir. Allah islah etsin. Allahu Teala hayirli salih/saliha evlatlar nasip etsin, anne baba oldugumuzda da hayirli anne babalar olabilelim insaallah. Biz iyi olursak hersey iyi olur
Feyza
11/11/2016
Haklisiniz ablacim, bu aciklamanizla daha guzel anladim sagolun. Siz profesyonel bir gozle olayi daha derin ve genis dusunup ileri vadede veya geri vadede nasil bicimlenecegine kafa yormussunuz. Ben ise yasim ve yasadiklarim sebebiyle konuya daha duygusal yaklastim, tesekkur ederim izahatiniz icin :)
tugbaakbeyinan
10/11/2016
şikayet sebebi olması komik ve acizlik içerebilir elbette. Ama ben yine de , bir annenin o yaşa gelmiş oğlunu bunu yapmaya hak görmesini düşünelim isterim. ilk anne de bu anne de çocuğunu malı zannetme yanılgısına düşüyor. Çocuklarımızı büyütürken bir yandan onlara problemi nasıl çözeceğimizi öğretiyoruz.

ilk hikayeyi ileri aldığımızda, küçük çocuk bir gün annesine hakaret ettiğinde, onu sokağa attığında meşru mu göreceğiz bu şartlarda…

ben masumiyetten haklılık devşirmek yerine, problemi nasıl çözdüğümüze bakalım diyorum. yoksa , zarar uğrattığın çocuk benliğinin, zarara uğrama ihtimali yüksek bir yetişkin olma riski büyük.
Kevser Hacı
10/11/2016
Kaleminize yüreğinize sağlık Tuğba hanım, bütüncül bakmayı öğrenmemiz gerek acilen. Oysa biz hep kolaya kaçıp hemen taraf olmayı tercih ediyoruz ve o sorun orada yine sorun olarak duruyor çözümlenmiş olmuyor.
Içimi acıtan bir mesele daha şu ki, merhamet eksikliği veya yoksunlugu var pek çok ebeveynde , “eğitim” almış ama iletişimi sorun çözmesi kocaman bi “0” düzeyinde insanlar var.
Gerçekte eğitim deyince sadece maîşet amacını güttüğümüz ne kadar da vuruluyor yüzümüze oysa böyle acı olaylarla…
Bu nüansi anlayan ve başkasından evvel kendini düzeltmeye gayret eden kimseler olmaktan başka çıkar yol yok aslında..

Yorum Yaz