Boşanma Sonrası (1)

7_bBoşanma sonrası çiftler genellikle üç çeşit davranış sergiliyor.

Bincisi: DÜŞMANLIK ETMEK

Kendi hatalarını göremeyenler, düşmanlık beslemeye ve kin tutmaya meyilli olurlar. Sadece karşı tarafın hatasını görmek kişinin başta kendisi için yıpratıcı bir sebeptir.

Boşanma sebebi her ne olursa olsun düşmanlık etmek ve kin tutmak psikolojik olarak kişileri çökertir.

Özellikle bir taraf diğer tarafa diş geçiremediği için ayrılmışlarsa, diş geçiremeyen tarafın öfkesi kolay kolay geçmez. Gece uykularında bile eski eşi çiğner.

“Neden benim isteklerimi kabul etmedi, bencil, oysa sadece her dediğimi yapacaktı neden yapmadı?…”

Bu arada kişi “Çok şey mi istedim, benim hatalarım da yok muydu?” diye kendini sorgulamıyor, sadece eski eşin hatalarını görüyorsa gelsin beddualar, gitsin kötü sözler…

Karşı tarafın canını daha fazla nasıl yakabilirim uğraşları…

Bir taraf kendi hatasını görmeyip karşı tarafı suçlayınca, karşı taraf da “kıymetim bilinmedi” diye kızgınlık duymaya başlıyor. Tuzağa düşmemek lazım.

Öfke her durumda şeytandandır. Ve öfkenin arka planında kibir vardır, “Bana bunu nasıl yapar?”

Evlilik de boşanma da hayat imtihanının bir parçası. Alınacak dersler vardır. Dersleri alıp yola devam etmek lazım. Durur ve takılırsak, takıldığımız şey bizi geriye çekmeye başlar. Oysa bizim kamil mümin olmak için her gün manevi olarak ilerlememiz lazım.

Çiftler arasında düşmanlık ortaya çıkması ayrılık sürecini daha da kötü bir hale getiriyor. Bitmeyen boşanma davaları, nafaka, tazminat…

Ve işin en kötüsü ayrılan çiftlerin çocukları varsa onlar anne-baba düşman safları arasında çapraz ateş arasında kalıyorlar. En çok onlar yaralanıyor.

Maalesef ki kendi kinini çocuğun üzerinden eski eşine yansıtan vicdanı kıt insanlar da çok oluyor.

Çocuğunu diğer tarafa düşman etmek için eski eş aleyhine konuşan, çocuğunu kinle dolduran kişiler bilsinler ki çocuklarına çok büyük düşmanlık etmekteler ve o kin, bir gün dönüp dolaşıp kendilerine de döner.

Anne-babanın ayrılığı zaten çocuklar için zor bir süreç, bir de onlar birbirine düşman olurlarsa çocuklar bu süreci zarar görmeden zor atlatırlar.

Aklı başında vicdanı olan hiç kimse çocuğunu taraf olmak zorunda bırakmaz.

Hele çocuğun yanında kaldığı taraf, diğer ebeveyne onu göstermemek için uğraşıyor, sırf eski eşi üzmek için çocuğu ondan kaçırıyor, onun çocuğunu görmesi için haciz gibi yollara baş vurmasına sebep oluyorsa, o kişinin kendi insanlığını bir sorgulaması lazım. Müslümanlığa demiyorum ona zaten sığmaz.

Hz.Ali "Kin mal gibi çocuklara miras kalır" buyurmuş. Bugün sen eski eşine kin tutarsın yarın çocuğun büyüyünce sana kin tutar belki yaşlandığında yüzüne bakmaz. Kin tutmayı çocuklara biz öğretiriz.

İnsanın gözünü kin bürüdüğünde, kini insanın dini oluyor. Allah korusun.

Bir insana kin tutmak kendin zehir için onun ölmesini beklemek gibidir.” Sözü de kinin insana maddi manevi ne kadar zarar verdiğini iyi anlatan sözlerden biri.

İkincisi:DOSTLUK-VÂRİ YAKLAŞIM

Modern olmaya çalışan çiftlerin kendilerini kandırdıkları bir yaklaşım. Özellikle çocuğu olan boşanmış ünlülerin bazılarının yaşantıları ile medyada örnek olmasından kaynaklanan ve yayılan bir davranış modeli oldu.

Çocukların hatırı için boşanma sonrası dost olmak, arkadaş kalmak için eski eşlerin sık sık buluşması, hatta hep birlikte tatile çıkılması…

İlk anda kulağa hoş geliyor, doğru bir davranışmış gibi algılanabiliyor fakat bu da çocuklar için düşmanlık kadar zararlı bir davranış modeli.

Zira bu davranışın çocukları nasıl etkilediği hiç göz önüne alınmıyor. Eğer iki taraftan biri tekrar evlenmeyi kesinlikle istemiyorsa bunu çocuklarına uygun dille izah edip, eski eşiyle de gereksiz görüşmeleri yapmamalı.Bu durum birkaç açıdan tehlikeli.

Birincisi:Dinimize göre eski eşler birbirleri için yabancı hükmündedir. Yabancı biriyle buluşup görüşmenin hükmü neyse eski eşlerin görüşmesi de aynıdır. Tesettürlü bir hanımın eski eşinin yanında tesettürüne dikkat etmesi gerekir. Eski eşlerin baş başa kalmamaya da özen göstermesi lazım.

İkincisi: Ayrılmış olan anne ve babasının birbiriyle arkadaş olması durumunda çocuğun umudu sürekli tazelenir ve yıkılır. Anne-baba her ne kadar “Biz ayrıldık, artık bir araya gelemeyiz, sizin için bir aradayız.” deseler de onların iyi anlaştığını gören çocuklar “Bizimkiler bayağı iyi anlaşıyor, herhalde yeniden evlenecekler, yine hep birlikte yaşayacağız.” umudunu beslerler. Zira çocuklar duyduklarından çok gördüklerine inanırlar. Bu umut onların sürekli hayal kırıklığına uğramalarına sebep olur. Ümit ve yıkım onların hayata karşı güvenlerini de kırar.

Hele bu süreçte taraflardan biri ayrıldığına içten içe pişmansa eski eşle yeniden evlenmek için çocukları kullanabilir. Hatta eski eşin yakınlarını bile kullananlar oluyor.

Çocuklarını kullananlar onlara “Belli olmaz belki yeniden bir araya geliriz.” diye umut verir oysa diğer eşin zerre miktar onunla yeniden evliliğe niyeti yoktur.

Mesela erkek, ayrıldığı karısıyla yeniden barışmak istiyorsa çocuklara “Annenize benim sevdiğim yemeği yaptırın, sonra da ne olur babam da gelsin, diye yalvarın, beni de çağırın.” diye hilelerle çocukları kullanır.

Ya da kadın “Babanızı çağırın, bizi alışverişe götürsün; ama sakın benim çağırdığımı söylemeyin.” diyerek birlikte dışarı çıkmak, gezmek, yeniden eski kocayla arayı yapmak için çocuklarını kullanır.

Bu arada erkek, evlilik niyetiyle başka bir hanımla görüşüyorsa onların arasını bozmak için eski kocayla bir araya gelmeye özellikle çaba gösterilir. Çocuklar da anne-babanın arasını yapmak için bir heves uğraşırlar.

Oysa diğer tarafın böyle bir isteği olmadığında çocukların hevesleri kursağında kalır. Ayrıca umut besleyen taraf, attığı adımlara karşılık bulamayınca, o kadar uğraştım geri dönmedi diye eski eşe daha çok kinlenir.

Kısacası “Ayıdan post, eski karı-kocadan dost olmaz.” Olsa olsa dostvâri sahte bir ilişki olur. Bunun da çocuklara da kendilere de bir faydası olmaz.

3-Eski karı-kocanın dostluğu dedikodulara sebep olur: Dışarıdan bakan birileri ayrılmış çiftlerin beraber yemek yediğini, alışveriş ettiğini görünce barışmışlar haberi yayılır.

4-Taraflardan birinin evleneceği ya da evlendiği kişiyi bu durum rahatsız eder. Eşinin ya da eş adayının sürekli eski eşle görüşmesi yeni eşi huzursuz eder. Eşinin önceki evliliğinden çocukları ile görüşmesine kimse bir şey diyemez fakat eşinin eski eşi tarafından çocuklar bahanesi ile kullanılması rahatsız edicidir. Bu da gereksiz yere tatsızlıklara sebep olabilir.

5-Taraflardan birinin evlenme durumunda çocuklar yeni gelen kişiye düşmanlık besleyebilir. Sanki anne-babasını ayıran kişiymiş gibi algılayıp ondan nefret edebilirler. Çünkü çocuk anne-babasının aralarını iyi görürken, ortaya çıkan yeni eş, sanki yuvanın yıkılmasına sebep olmuş durumda kalır.

Boşanma sonrası çocuk anne-babası arasında bir mesafe olduğunu, artık eskisi gibi olmadıklarını görürse boşanmayı algılaması ve anne ya da babanın yeni eşini kabul etmesi kolay olur.

Üçüncü yol: ZARURET KADAR GÖRÜŞMEK

Eski eşler, kin tutmadan, düşmanlık etmeden, birbirlerinin aleyhinde konuşmadan çocuklar için sadece gerekli olduğu kadar görüşmeliler. Çocukların mezuniyeti, nişanı, düğünü, ameliyatı gibi ikisinin de bulunması gereken acil durumlar dışında karşılıklı görüşmek gereksizdir.

Bunlar dışında çocuklar ile ilgili mevzular telefonda konuşulabilir. Karşılıklı görüşmeler sadece çocuklar için değil ikisi içinde yıpratıcıdır. İyi-kötü yaşanmışlıklar birbirlerini görünce hatırlanabilir ve bu da tehlikeli yakınlaşmalara ya da durup dururken düşmanlıklara sebebiyet verebilir. Her durumda zaruret dışında görüşmek gereksizdir.

Not:Eski eşe kin tutanlar için bir yazım: http://www.cocukaile.net/ask-acisina-care-ve-baska-temizliklere/

www.cocukaile.net Sema Maraşlı


Bunlar da ilginizi Çekebilir

21 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz