Erkek Beyni

“ Erkek beynini sadece “ bel altı” beyne indirgemek iyi bir espri malzemesi olabilir ama bir erkeğin beyninin tamamını temsil etmez. Bu bel altı beyin dışında ayrıca ara- ve – takip et diyen erkek beyni, hareket etmeliyim yoksa öleceğim diyen erkek çocuk beyni; uykuya muhtaç, çok sıkılan,risk alan ergen erkek beyni; eşini bulmuş ve tutkuyla bağlamış beyin; aşık baba beyni, hiyararşiyle kafayı bozmuş saldıran beyin ve derhal sorunu gider diyen duygusal beyin de vardır. Gerçekte erkek beyni tam bir sorun çözme makinesidir . “

Dünyanın neresinde olursak olalım sorunlarımızın ortak olduğunu söylersek yanlış olmaz sanırım. Bizi farklılaştıran ve özgün kılanın sorunu çözme biçimimiz olduğunu düşünüyorum. Sorunu çözebilmek içinse belli bir seviyede tanışıklığa ve bilgiye ihtiyacımız var. Kadınların erkeklerin dünyasına, erkeklerin de kadınların dünyasına uzaklığı bilgiye ulaşmak kolay olsa da bir türlü sorun çözücü yakınlığa gelmiyor. Bilmiyorum belki de bu konuya çok da kafa yormuyor oluşumuz etken olabilir.

Son dönemde kadınların kendilerini ve değerlerini ifade biçiminin erkeği ve özelliklerini eleştiren bir yaklaşıma büründüğünü görüyorum. Bizim gibi duygusal ve hassas olmadıkları için yargılanıyorlar üstelik. Oysa kadının da erkeğinde birbirlerinden farklı yanları bu ilişkinin özelliğini ve güzelliğini yansıtıyor. İki elmadan bahsediyor değiliz ki, birinin çürük olduğunu iddia edelim. İki farklı cinsin içsel ve dışsal kaynaklarla fiziğine ve duygularına yansıyan hallerinden bahsediyoruz. Birini diğerinden üstün kılan değil, tamamlayan yanlarından…

Amerikalı Profesör Louann Brizendine ‘nin hem kendi hastaları hem de bilimsel verilerle erkek beynini anlattığı kitabı kendi gerçeğini bilmek, erkek dünyasını daha iyi anlamak isteyen herkese tavsiye ederim. Yukarda parantez içine aldığım cümledeki tüm erkek beyni dönemlerinin analizini yapıyor yazar.

Zira erkek çocukları büyüten bir annenin, bütün algıları kadın beyni bakış açısına dönüşmeden bir erkeği yetiştirmesinde, bir erkeğin kendi davranışlarını analizinde bunun etkili olduğunu düşünüyorum.

“ Erkek beynini öğrenmenin, erkeklere ve kadınlara, birbirlerine karşı daha fazla samimiyet, şefkat ve takdir hissi duymak konusunda yardımcı olabileceğine inanıyorum. Böylesi bir anlayış cinsiyetler arası hakiki bir denge oluşturmak için gerekli ve en önemli faktördür. “ cümlesiyle bunu çok güzel ifade ediyor yazar.

Yoksa kavgacı, zor, hareketli, yaramaz tanımlarından kurtulamıyor daha çocukluklarından itibaren erkekler. Doğuştan gelen farklılıklarımızı keşfettikçe daha mutlu olabileceğimiz aşikar.

Son dönemde yaşanan şiddet artışının ve iletişimsizliğin kaynağını da yazarın şu sözlerinde buldum ben;

“ Bir erkeğin saldırganlığa olan eğilimi sosyal koşullara göre azalabilir ya da tetiklenebilir. Bilim insanları sabit bir sosyal hiyerarşinin ve istikrarlı bir evliliğin bu eğilimi azaltan iki faktör olduğunu belirtir.”

İş dünyasının acımasızlığı ve evliliklerin geldiği hal düşünüldüğünde belki toplumsal kararlar alacaklar için bu tespitler işe yarar. ( Say yayınları)

Tuğba Akbey İnan