Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikaları (2)

cinsiyet

Ülkemizde son 10 yıl içinde en çok konuşulan konulardan birisi de aile, çocuk ve boşanma oranları oldu. Çünkü dağılmaya ve çözülmeye başlayan aile yapımız, yeni bir toplumun habercisiydi.

Büyüklerimiz, torunlarının/çocuklarının incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle boşanmalarını hayretle karşılıyor ve bu yeni nesli anlamaya çalışıyordu.

Gerçekte aile yapımızın bu kadar hızlı bir dağılma içine girmesine sosyal bilimciler bile yeterince anlam veremiyordu. Onlar da durumu anlamaya çalışan araştırmalar yaptılar. Sadece boşanma oranlarında değil kadına şiddet, çocuk suçluluğu gibi sorunlarda da tedirgin edici bir artış söz konusuydu.

İşte tam böyle bir ortamda “toplumsal cinsiyet eşitliği” (TCE) kavramı başta siyasetçiler olmak üzere konuyla ilgili çevreler tarafından daha sık gündeme getirilmeye başlandı. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikalar üretilmesinin gerekliliğine daha sıklıkla vurgu yapılıyordu.

Çünkü, bu görüşe göre, aile ve kadın sorunlarının temelinde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı yatıyordu, dolayısıyla “toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikalar” üretilmeli ve uygulamaya konulmalıydı. Öyle de yapıldı. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı 5 yıllık Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı hazırladı ve uyguladı.

TCE sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ürettiği ve uyguladığı bir politika olmakla sınırlı kalmadı; Dokuzuncu Kalkınma Planında da yer aldı ve ana politika belgelerinin temel bileşenlerinden biri oldu. Bütün bakanlıkların, belediyelerin, valiliklerin kendilerini TCE’ye duyarlı bir şekilde yapılandırması isteniyordu.

Bütün bunlar TCE politikalarından çok şey beklendiğini göstermekteydi. Biz Aile Akademisi Derneği olarak bu araştırmada toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarını dünyada en iyi uygulayan dört ülkedeki kadının ve ailenin durumunu araştırdık.

Yazılıp çizilenler TCE politikalarının, başta kadına şiddet olmak üzere kadın ve aileye ilişkin sorunların çözümünde en etkili değişken olduğunu gösteriyordu. Biz bu iddianın doğru olup olmadığını göstermek istedik. Eğer öyleyse yaklaşık 40 yıldır bu politikayı uygulayan ülkelerde kadının ve ailenin durumu çok daha iyi olmalıydı.

Sözü edilen sorunların çözümünde kayda değer bir ilerleme görmeliydik. Ancak araştırmanın bulgular bölümünde de görüleceği üzere bu ülkelerin araştırmamıza konu olan 5 değişkenin tamamında da Türkiye’den daha kötü durumda olduğunu gözlemledik. Bu sonuç, TCE politikalarının bu sorunlarının çözümünde etkisiz kaldığını ortaya koyması açısından önemlidir.

O zaman şu soruyu sormalıyız: Niçin kadın ve aileye ilişkin sorunların çözümünde TCE politikalarının uygulanmasında ısrar ediliyor? Eğer TCE politikaları bu sorunların çözümünde etkili olsaydı öncelikle uzun yıllardır bu politikayı en iyi şekilde uygulayan ülkelerde etkili olması gerekmez miydi?

Başta hükümet yetkilileri olmak üzere, konuyla ilgili bütün çevrelerin bu sorular hakkında önemle durması gerekiyor. Biz bu araştırmada, TCE politikalarının sözü edilen sorunlara çözüm olup olamadığını ele aldık. Ancak sonuçlar ortaya çıktıkça, özellikle TCE politikalarının daha iyi uygulandığı ülkelerde kadın ve aileye ilişkin bazı sorunların daha yüksek olduğunu gördük. Bu ise bizde, “TCE politikaları ve bu sorunlar arasında bir sebep-sonuç ilişkisi olabilir mi?” sorusunu akla getirdi.

Bu araştırmanın sorusu bu olmasa da, TCE politikalarının kadına şiddet, boşanma oranları, alkol ve madde kullanımı, intihar, gayr-i meşru çocuk oranı gibi göstergelerle ilişkisi hakkında daha derin düşünmeye ve başka araştırmalar yapmaya ihtiyacımız var. Bu araştırmayı yapanlar olarak hem teorik, hem de pratik alanda çalışıyor; ailemizin, gençlerimizin ve kadınlarımızın yaşadığı sorunları kaygıyla izliyoruz.

Bu kaygının gereği, aile ve çocuk danışmanı olarak derneğimizde hizmet veriyoruz. Ancak bataklığı kurutmadan bu sorunların ardı arkasının kesilmeyeceğini biliyoruz. Bu araştırma böyle bir kaygıyla yapılmıştır. Sivrisinekleri hepimiz hissediyoruz, bataklığa dikkat çekebilirsek çabamız amacına ulaşmış olacaktır. Araştırmamızın aile yapımıza ve gelecek nesillerimize faydalı olmasını temenni ediyoruz.

Uzm. Psikolog Meryem Şahin

Dr. Mücahit Gültekin

Aile Akademisi

Not: Bu çalışma "Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Dayalı Politika Uygulayan Ülkelerde Kadın ve Aile (İzlanda, Finlandiya, Norveç, İsveç, Türkiye) ismiyle

SEKAM Yayınları tarafından yayınlandı. Yukarıdaki bölüm önsöz. Kitabın içinden bölümler paylaşmaya devam edeceğiz inşallah.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

2 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz