Yedek Lastikle Yol Almak

35_bKabul edelim ki, hepimiz sakin zamanların iyi insanlarıyız. Pek çoğumuz kriz anlarında çözüveriyoruz nezaketle ve sukunetle bağlarımızı. Haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüzde, eşimizle kavga ederken, çocuklarımız istemediğimiz davranışlar sergilediğinde , araba kullanırken gösterdiğimiz tepkiler bir yandan çocuklarımıza nasıl bir yetişkin olmalarını istediğimizi gösteren problem çözme biçimleri de.Kaçımız o anları bir video kayıt cihazından seyretmek isteriz? Ve kaçımız o anlarda gösterdiğimiz tepkilerin ardından “ bu ben miyim? “ çıkışı yapmayız?

Her problem “ o an” çözülsün bakışı çoğu zaman bizi istemediğimiz insana dönüştüren şey. Uzun vadede etkilerini düşünmeden öfkeye kapılıveriyoruz. Oysa , bana göre, mesele; kriz anlarını nasıl yönetmeye talip olduğumuzla şekillenen bir ebeveynlik anlayışına çağrıldığımızı fark etmek.

Bu tabi beraberinde çocuğun bizimle olan diyaloğuna da etki edecektir.Çocuklar eskisinden farklı tepkiler veren, daha az kızan, daha sukunetli olmaya çalışan anne ve babasını deneyecektir. İnsan bir karar verdiğinde hep aynı yerden çıkmaz mı “ hayat soruları”? Biraz da ne kadar kararlı ve samimi olduğumuzu deneyen imtihanlardır bunlar. Gerçekten arkasında mıyız bu kararın , her bir imtihan sonrası ortaya çıkar. İçselleşmişse ve bir değişimi beraberinde getiriyorsa, zamanla dalgalar durulur, endişe yerini güvene bırakır.

O yüzden değişim denilen şeyin zorluğundan bahsedilir sıkça. Bizi öfkelendiren şeylerin bizden uzaklaşmasını beklemek yerine, benzer olayların üzerimizdeki etkilerini değiştirme çabasıdır bu.Kriz anlarında çözülmeyi değil, çözen olmayı istemektir.

***

“Baskı, hızlı bir çözümdür, patlayan tekerleğimizi yenisini alıp takana kadar, bagajdaki küçük yedek lastikle idareten değiştirmeye benzer. Bu geçici lastikle uzun bir yol gidemeyiz. Ebeveynlik ise uzun bir yolculuktur.” Diyor “ Çocuklarla El Ele Ebeveynlik” kitabında Pam Leo. Kabul edelim ki, kriz anlarının tamamını taktığımız yedek lastiklerle çözmeye çalıştığımız bir ebeveynlik anlayışı var pek çoğumuzun. Vurarak, kızarak, ceza vererek, küserek, surat asarak yapıyoruz bunu.

Peki nerden başlamak gerek?

Elbette kişisel tecrübelerimle benim de aldığım bir yol var.

Birincisi kriz anlarına odaklanmak. Çocuğum, eşim ve etraf ne söylerse sakin kalamıyorum sorusunu kendimize sormakla başlayabiliriz. Hangi cümleler bizi sorunun karşısında çözülmüş birine ve olmak istemediğimiz birine dönüştürüyor? Bir kağıda yazabilirsiniz.

İkincisi bu anların normal olduğunu kabul etmek. Hepimiz çocukluktan getirdiğimiz yüklerle ve zaaflarla yaşamaya çalışıyoruz. Aynı zamanda zihnimizde kayıtlı olan kriz çözme refleklesleriyle. Her birini bir anda değiştirmek yerine, yaralarımızın bir tedavi sonrası iyileşebileceğini kendimize hatırlatıyor olmak gerek. Pam Leo aynı kitabında hissetmemiz gerekenin suçluluk değil, pişmanlık olduğunun altını çiziyor. Bunu neden daha önce böyle yapmadım sorusu suçluluk barındırırken, neden bu bilgiyi daha önce öğrenmedim sorusu pişmanlık taşır. Bizi iyileştiren merhemin pişmanlık olduğunu söylemek lazım. Pişmanlıklarımıza edeceğimiz dualar iyileştirecektir bizi.

Üçüncüsü ise o anlarda bizi bir kameranın kaydediyor olduğunu-ki aslında her anımız kayıt altına alınıyor bilgisine zaten iman ediyoruz- düşünmek. Kaydedilen videoyu zihnimizde yeniden seyredince, telafisi daha kolay mümkün olacaktır. Telafi etmeyi ve hatayı düzeltmeyi çocuklarımıza bu yolla öğretebiliriz aynı zamanda.

Demem o ki; öfkelerimizin, kızgınlıkalrımızın ardına sığınırak uzun vadeli ebeveynlik yapamayız. Sakin zamanlarımızı arttırmanın formüllerinin peşine düşmeliyiz.

devamı için;

http://www.gazetevahdet.com/yedek-lastikle-yol-almak-2334yy.htm


Bunlar da ilginizi Çekebilir

3 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz