Osmanlı Kadını

Bu yazıda hakkında bilgi vermeye çalışacağım kitap çok eski sayılmaz: İsmi; Batılı Kadın Seyyahların Gözüyle Osmanlı Kadını. Yazarı; Filiz Barın Akman. Editörü; Mehmet Akif Memmi. Konusu; isminden de anlaşılacağı üzere Batılı kadın seyyahların notları eşliğinde bir Osmanlı tarihi okuması...

Doktorasını da Amerika’da, Illinois State Üniversitesi’nde benzer bir konuda yapmakta olan Filiz Barın Akman; bu kitapta özellikle 19. yüzyılda Osmanlı’nın değişik kentlerini gezmiş Batılı kadınların notlarındaki “ilginç” bilgilere yer veriyor.

Bilgilere hassaten “ilginç” diyorum; zira enteresan bir şekilde bu Batılı seyyahlar, Osmanlı’yı eleştirmiyorlar. Aksine, pek çok iltifatlar ile harem hayatını ve Osmanlı kadınının alışkanlıklarını övüyorlar. Zaten Filiz Hanım da kitabının önsözünde bu noktaya dikkatimizi çekiyor. Erkek seyyahların genellikle ve her nedense “olumsuz” yönlerini yazdıkları Osmanlı’nın, kadın seyyahlar tarafından pozitif yönleriyle de yazıldığını, onların Osmanlı’nın iyi yanlarının görebildiğini belirtiyor. Kendisi de okuduğu, incelediği, tercüme ettiği bütün kaynaklardan bu kanaate ulaşmış. Batılı kadın seyyahlar, görmezden gelinemez bir şekilde, erkek seyyahlara göre Osmanlı’ya daha olumlu yaklaşıyorlar.

Kitabın bu penceresi, benim açımdan orijinal bir bilgi ve bakış açısı barındırıyor. Zira Filiz Barın Akman’ın kitabının içinde de görüşlerine yer verdiği Edward Said gibi, ben de Batılı seyyahların genelde Osmanlı’yı “anlamak” için değil “eleştirmek” için gezdiklerini düşünmekteydim. Fakat kitabın içindeki bilgilerle anlıyoruz ki; hayır, bu geziler esnasında düşüncelerini, tespitlerini hakperestane kayıt altına alan ve yayınlayanlar da olmuş. Ve onlar genelde kadın seyyahlarmış. (Gerçi erkek seyyahlardan da bu neviden insanlar var, hepten de hemcinslerimin hakkını yemeyeyim.)

Osmanlı’nın toplumsal yapısı içinde (Batılıların nazariyesinden) en çok eleştiri alan yanı; yani Osmanlı toplumundaki kadın algısını ve kadınların toplumdaki yerini, bazı örneklemelerle masaya yatıran eser, aslında tablonun hiç de bize lanse edildiği gibi olmadığını gösteriyor. Bunu yaparken de Osmanlı kaynaklarını değil, bizzat yine Batılı kaynakları kullanıyor ki, bu da bizim pek aşinası olmadığımız bir yöntem. Orijinal bir bakış açısı... Zira Batı’yı yine Batı’nın kendi kaynaklarıyla cerh etmek, hakikaten onların kem düşüncelerini hepten boşa çıkarıyor.



Gerçi ne yalan söyleyeyim; ben şöyle karşılıklı saf tutulmuş bir tarih anlayışına da taraftar değilim. Bir kesim, cumhuriyetin kazanımlarını yüceltmek maksadıyla alabildiğine Osmanlı’yı eleştirirken; diğer bir kesim de cumhuriyetin kazanımlarını küçük göstermek adına Osmanlı’yı yüceltiyorlar. Her iki davranış şekli de, tarafların, kendi tuttukları saftaki kusurları görmez hale gelmesiyle “kusurluluğunu” gösteriyor.

“Osmanlı yüzde yüz kusursuz, harika, muhteşem bir devletti!” demek nasıl bir genelleştirme hatasıysa (ki o zaman neden yıkıldığını açıklayamayız); “Cumhuriyet bizi karanlık bir çağdan kurtarıp Türk’ün rönesansına taşıdı!” demek de o kadar hatalıdır. İkisini de insaf ile ele alıp doğru ve yanlışlarıyla masaya yatırmak, öyle ele almak gerek. Bu daha mantıklıdır. Fakat sanırım bu düzeyde bir tarih okuması ve tartışması yapabilmemiz için zamana ihtiyacımız var. Şu an hisler bilgiye çok karışmış durumda... Sert saflaşmaların tesirleri sürüyor.

O zaman bu kitabı özellikle “Osmanlı’da kadının durumu nasıldı? Hem şu harem hayatının aslı nedir? Bahsedildiği gibi kadınlar hapishane hayatı mı yaşıyorlardı?” diye soranlar varsa, onların meraklı gözlerine hem havale, hem tavsiye edelim. Konuyu biraz ağır bulanlar da varsa, korkmasınlar, kitap kalın değil (144 sayfa) ve üslubu da ağır değil. “Osmanlı’yı ve Osmanlı’da kadını bir de Batılı kadınların gözünden okuyayım, bakalım onlar ne söylemişler?” diyen varsa Batılı Kadın Seyyahların Gözüyle Osmanlı Kadını, okumak için iyi bir tercih sayılabilir. Hepinize iyi okumalar muhterem karilerim...

twitter.com/yenirenkler


Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz