Anneliği Abartmak "Mutlu Evlilik Okulu" kitabımdan

430566_308685999187023_1816551280_n3-150x1501Bir ay önce "Evlilik Okulu" kitabım çıkıyor diye duyurmuştum fakat kapak tasarım, baskı derken kitap biraz gecikti. Nihayet cuma günü inşallah kitapevlerinin raflarında yerini alacak. Kitabın adı "Mutlu Evlilik Okulu" oldu. Evlilik Okulu adıyla başka kitaplar da olduğu için kitabı kitapevlerinden isterken "Sema Maraşlı İle Mutlu Evlilik Okulu" diye isterseniz karışıklıklar olmaz.

Kitapta cocukaile sitemizde yaptığım dersleri olduğu gibi almadım, düzenledim yeni dersler yazdım. Evlilik okulu dersleri için yazmadığım ama eşleri ilgilendiren konuların olduğu yazılarımı da aldım ve yeni yazılarla birlikte yetmiş beş ders oldu.

Bu arada kitabı çok soran oldu. Vakıflardan derneklerden ders yapmak için bekleyenler var, özel bekleyenler var. İlgilenen herkese çok teşekkür ediyorum. Ben daha fazla beklemek istemiyorum diyen ya da daha uygun almak isteyen okuyucularımız kitabı kitapyurdu sitesinden alabilirler. Kitabın fiyatı 15 lira fakat kitapyurdun da özel indirimle 9.79 a satılıyor. İnternet üzerinden almayı tercih edenler için iyi bir fırsat.

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=677507&sa=155034313

Kitapyurdu benim de kitap alışverişi yaptığım güvenilir bir site. Çok geniş bir yelpazesi var. Alışveriş yaptığınızda belli bir rakamı geçtiğinizde kargo ücreti de ödemiyorsunuz.

Kitap için çok yoğun bir yazı maratonundan çıktığım için şimdilerde henüz yeni yazı yazma isteği duyamıyorum. Son yazılarım parantez içinde (Evlilik Okulu) notu olanlar hep kitaptan paylaşımlardı. Bugün yine kitaptan bir bölüm yayınlıyorum.

ANNELİĞİ ABARTMAK

Bizim toplumuzda annelik hep yüceltilirken, kadınlık hep bir hor görülmüştür. Kim tarafından? Kadınlar tarafından. "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadis-i şerîfi dillerden düşmezken, kadının kocasını razı etmesi ile ilgili pek çok hadisi şerifi ya görmezden geliniyor ya da sahih değildir deyip inkar ediliyor. Yani hadislerde de işimize geleni alma gibi bir iki yüzlülük yapıyoruz.

Kadınlarımızın pek çoğu ilk çocuğu kucağa alır almaz kocaya sırtını dönmeye başlıyor. Kadının hayatı çocuğu oluyor. Çocuğun yemesi, içmesi, gezmesi...Ailede mutluluk vesilesi olması gereken çocuk aileye bomba gibi düşüyor. Kadınlarımız çok sahipleniciler. Anneler çocuklarını mal mülk gibi sahipleniyorlar. Kadın çocuğun üstüne fazla düştükçe karı-kocanın arası bozuluyor. Eğer bir de erkek umursamaz ve çocukla ilgisizse (bazı babalar karısının çocuğa aşırı ilgisini kıskanabiliyorlar) karı-kocanın arası iyice kötü oluyor.

Kadınlar kocalarına hizmet etmediklerini gururla anlatırken, çocuklarına nasıl uşak olduklarını övünerek anlatıyorlar. Kocasına çay götürmeyi bile zül kabul eden kadınlar, kazık kadar olmuş çocuklarının ayaklarına yiyecek taşıyarak, kuş gibi besliyorlar. Dünyada araştırılması yapılmış mıdır bilmiyorum; ama anneliği en abartan millet hangisi diye bir araştırma yapılsa kesin bizim kadınlarımız çıkar. Kocası için taramadığı saçını, çocuğu için süpürge eden kadınlarımız.

Nihayetinde kadın; kadın olmayı unutup sadece anne oluyor. Hatta eşine de annelik etmeye başlıyor. Fakat anneliği de çok sağlıklı olmuyor. Bütün ilgisini sevgisini çocuklarına yükleyince çocuklarını kendine bağımlı, hayata karşı güvensiz yetiştiriyor. Hayatını çocuklarına adadığı için onlardan beklentisi de çok oluyor. Bu beklenti çocuklar tarafından karşılanmayınca da fazlasıyla da üzülüyor. Bu arada eşi ile iletişimi de büyük zararlar görmüş oluyor.

Günümüzde annelerin bu aşırı fedakarlığı erkek çocukları için hiç iyi olmadı. Anneler erkek çocuğunu kız çocuğu gibi yetiştirmeye başladılar. Erkek çocuğunun yapması gereken pek çok işten onları muaf tutuyorlar ve oğulların yapması ve öğrenmesi gereken pek çok işi anneler üstleniyorlar. Gerçi son dönemlerde kızlarda da durum hemen hemen aynı. Kızlar ev işi yapmayı öğrenmeden evleniyorlar ve evliliklerinde ciddi problemler yaşıyorlar. Ayrıca annelerinin de hatalarını kopyalıyorlar.

Yapılan bir araştırmada üniversitelilerin portakal soyamaması annelerin ne kadar hamarat olduğunun değil; çocuklarının büyümesine izin vermediğinin işaretlerinden biridir.

Anneler erkek çocuklarını eskiden “paşam, aslanım” diye severken günümüz anneleri “bebeğim, gül yanaklım” diye seviyor. Anne “bebeğim” demese de bebek muamelesi yapıyor. Annesinin bebeği evlenince kavvamlık gibi ağır bir sorumluluğun üstesinden doğal olarak gelemiyor. Anneler oğulları ile göbek bağını bir türlü kesmek istemiyorlar.

Bütün işi annesi tarafından yapılan bir erkeğin evlenince birden sorumluluk almayı öğrenmesi pek de kolay değil. Karısı da acele edip güçlü kadın moduna girip her şeyi üstlenince erkek bir türlü sorumluluklarını üstlenemiyor. Karısı bütün yükü alıyor fakat sürekli söyleniyor, şikayet ediyor ve çok yoruluyor.

Böylece gelin, kayınvalidesinin hatasının cezasını çekme durumunda kalabiliyor. Velhasıl anneliğin abartılmasının kimseye faydası yok. Evlatlar iyi yetişmiyor, gelinler memnun kalmıyor, kadın çok yoruluyor, koca desen zaten şikayetçi. O halde kadının kadın olmayı unutmaması lazım.

Kadın beyni müthiş donanımlı yaratılmış. Kadın hem kutsal anne hem de kocasına düşkün, cilveli, işveli bir kadın olabilir. Bunlar birbiri ile çelişen şeyler değil. Yeter ki kadın, kendini anne olmaya çok kaptırmasın ve kadın olma ile anne olma ayırımını yapabilsin.

 

Not: Kitapyurdunda bütün kitaplarımın bir arada olduğu sayfa:

http://www.kitapyurdu.com/arama/default.asp?anahtar=sema+mara%FEl%FD&stype=4&type=list&populer=0&aramasekli=1&exactly=ON&satis=2&x2=1&ara.x=22&ara.y=5

Yeni kitabın linki:

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=677507&sa=155034313

www.cocukaile.net

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

19 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz