İkinci Adım: Korkularla Yüzleşmek

35_bAnne olduktan sonra yüzleştiğim şeylerden biri de korkularımdı. Ne kadar çok korkum olduğunu gördükten sonra aslında çocuğuma kendimi tam olarak verememenin nedeninin bu korkular ve kaygılar olduğunu da fark ettim. İçimde bir yerlerde beni yöneten bir şeyler vardı ve çocuğumu ne kadar seversem seveyim, o şey sevgimi çocuğuma yansıtmama engel oluyordu.

Bir gün yolda yürürken arkamdan gelen köpeğin korkusunu, onu korkutarak ört bas etmeye çalışırken benzer bir şeyi ebeveynlikte de kullandığımızı düşündüm. Toplum olarak çocuklarımızın şımarık, yalancı, nezaketsiz, başarısız, ailemizin ve dinimizin değerlerinden uzak, düzensiz, asi olmasından o kadar çok korkuyoruz ki, bu korkumuzu örtbas etmek için çoğunlukla onları korkutma yöntemini kullanıyoruz. Bunun tam tersini yaparsak, çocuklarımızın tepemize çıkacağına dair bir inanışımız da var çünkü.

Oysa korku ve kaygı bize ait bir duyguyken bununla yüzleşmek yerine, çocuklarımıza çizdiğimiz korkutucu dünya resminde tıpkı benim yaptığım gibi köpekten korkup onu korutmaya çalışmaktan başka bir şey yapıyor değiliz.

Parkta çocuğumuza müdahale etmediğimizde “Ne kadar rahat bir anne “ demesinler kaygısıyla, “Ne kadar şımarık bir çocuk” etiketini yapıştırmasınlar diye, bir kez dersini yapmadığında hep yapmayacağı kaygısıyla bina ediyoruz ebeveynliğimizi. Dolayısıyla bunca korku ve kaygı içinde kendimiz olamadığımız bir ilişkide, hep gergin cümleler üzerinden oluşturuyoruz çocuklarımızla olan ilişkimizin cümlelerini.

Annelik ve babalık yolculuğunda sabırsız yanlarımızın bizi götürdüğü histen sonra, ikinci adımımızın korkularımızın asıl kaynağına erişme çabasının bu konuda atılacak ikinci önemli adım olduğunu düşünüyorum. İçimizde sürekli konuşan kişinin yönlendirmesiyle, her an başımıza çorap örecekleri yanılgısıyla fazlaca yükleniyoruz çocuklarımıza.

O yüzden fazlaca hayır diyor, sevgimizi gösteremiyor, yüksek tondan konuşuyor, söylediği kötü bir kelimenin ardından kaygılanıyor, ufacık bir davranış sapmasında antidepresan ilaçları kullanmaktan başka yol göremiyoruz. Asıl kaynağın kendimiz ya da daha doğru tanımla korkularımız olduğunu görebilsek, çocuklarımızla kurduğumuz ilişki çok daha sağlıklı bir zemin üzerine oturacak.

Bizim korku ve kaygılarımızdan habersiz yavrularımızda, içlerinde korkudan duvarlar olan anne ve babaya ulaşmaya çalışmanın zorluklarını yaşıyorlar. Bir türlü kendileri olarak kabullenilememenin acısıyla bunu yaşıyorlar üstelik.

Kaygı ve korku elbette fıtri duygularımız. Ama biraz ayarını tutturamadığımızda diğer tüm duyguların önüne geçen bir yanı da var. Bazen ebeveynlikle ilgili korkularımız öyle yüksek bir seviyeye ulaşıyor ki, onun arasına gizlenmiş, sevgimizi, vicdanımızı ancak korkunun derecesini düşürebilirsek fark edebiliyoruz. Oysa çocuğuyla ilişkisini şöyle gözden geçirip kendine “ hangi korkum böyle davranmama neden oluyor? “ diye soruyor olsa anne ve babalar, yaşadıkları pek çok sıkıntının çözümünü rahatça bulabilecekler.

Bu korkular sebebiyle pek çok ebeveyn rahat olmak deyince, koy vermekten, sevgimizi gösterelim deyince şımartmaktan, ödevini yapmayıversin deyince, başarısızlıktan söz ediyoruz gibi algılıyor.

Başa dönecek olursak, kişisel yolculuğumda korkularımla yüzleşmeye başladıktan sonra aslında iç dünyamda keşfedilmeyi bekleyen pek çok hisle de tanıştım. Her korku örtüsü başka bir örtüyle yüzleştirdi beni.

yazının devamı için;

http://www.gazetevahdet.com/ikinci-adim-korkularla-yuzlesmek-1367yy.htm


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz