"Sen Bana Neden Bu Kadar İyilik Yapıyorsun?"

IMG-20130405-WA000Rıdvan Oluç’ın Bir Yastıkta Kırk Yıl (Hayat yayınları) isimli kitabını okuyorum bir kaç gündür. Kitap evliliğinde kırk yılı aşmış on altı aile ile yapılmış röportajları içeriyor.Kitaba dair uzun uzun başka bir yazıda yazarım inşallah ama bir röportaj ve bir hanımın cevabı var ki dayanamadım hemen paylaşmak istedim sizinle. Musa (70)ve Fatma (61) Eren çifti ile yapılmış röportaj.

Rıdvan Bey diğer çiftlere olduğu gibi bu çifte de “Aile büyükleri ve eşinizin ailesi ile ilişkiniz nasıldı?” sorusunu sormuş;

Fatma Teyze’nin cevabını okuyunca hemen paylaşma isteğimin nedenini anlayacaksınız ;

 

“ ... Kayınvalidem ve görümcelerim(dört görümce) aile durumuma çok karışırlardı. Annenin evinden telli duvaklı çıktın, bir daha oraya gidemezsin diyorlardı. Ben pek müdaafamı yapamazdım. Hatta annemin beni uzaklara gelin vermeye niyeti yoktu. Eşimin ailesi; Yok hacı abla, sık sık gelir işlerini yapar, izne geldi mi sende kalır” diye aneme söz verdiler. Ama evlilikten sonra bu sözler unutuldu.

Bir gün annem evimize geldi.Kayınvalidem geldi ondan sonra. Kayınvalidem bana “Seni istemiyorum.Kardeşimin kızını alacaktım, iki tane çocuk doğurdun diye kendine güvenme,eninde sonunda gideceksin, “dedi.Burada hem benim hem de annemin kalbi çok ciddi kırıldı. Böyle olunca annem apar topar geldiği gün geri döndü evine.Bu esnada aklıma babamın ; sana taş atana taşla değil aşla git,sen kazanırsın, sözü geldi. Ben o gün secdeye kapandım; “Allah’ım sana söz veriyorum, kayınvalidem beni sevmediği halde , öyle bir bakacağım ki kayınvalidme, altı tane evladından görmediği hürmeti, saygıyı, sevgiyi benden görecek ve benim evimde mahçubiyetinden dolayı , eksikleneceğinden dolayı , ayağını uzatıp oturamayacak.” Diye yemin ettim.

Bu yeminimi de kimse bilmezdi, Musa Bey bile geçen sene öğrendi.Kayınvalidem her yere küçüklüğünde menenjit geçiren görümcemle giderdi. Bunun üzerine gittim kayınvalidemle görümceme kumaş aldım, onlara elbise diktim. Ellerine kınalar yaktım. Kayınvalidem “sen bana neden bu kadar iyilik yapıyorsun?” diye sordu.Ben de “sen benim kocamın annesisin ,kaderde varsa boşanmak zaten boşanırız, sen beni sevmesen de ben seni saymalıyım” dedim. O kalkmadan ben kalkar seccadesini yayardım, abdest alırken havlusunu tutardım. Kayınvalidem “ben alışık değilim neden yapıyorsun?”derdi. Ben de “ biz böyle gördük” derdim. Öyle bir oldu ki bana vasiyet etti ;” Ölünce beni sen yıka “diye.

...Bu durum yirmi yıl sürdü.Yirmi yıl sonra kayınvalidem Musa Bey’e “ben utancımdan bu evde oturamıyorum “ dedi. Ben bu sözü duyar duymaz ,gittim şükür namazı kıldım. Kayınvalidem alizheimer hastası oldu.Kadın tuttuk, kızları baktı olmadı, bize getirdik.Üç gün başı beklendi vefat edecek diye. Ballı süte D vitaminleri ,yumurta kırıp çırpıyordum. Allah’ın lütfu ve izni ile yirmi günde iyileşti.Bir arife günü vefat etti .Kayınvalideme tüm haklarımı helal ettim, ben yıkadım kefenledim.”

**

Şimdi Metin Karabaşoğlu’nın “Kabalığa Kabalık mı ?” yazısını okuyun bir kez daha.

http://www.cocukaile.net/kabaliga-kabalik-mi/

Sonra kendimize iki soru soralım;

"Ben olsam böyle bir durumda nasıl davranırdım?"

“ Yoksa nasıl biri olduğuma karşımdaki kişinin davranışları mı karar veriyor ? "

tugbaakbeyinan@gmail.com

www.tugbaakbeyinan.com

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

10 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz