Yüzleş Rahat Et...

unnamed“Çok güzel değilim.”

“Ciddi paralar kazanmıyorum.”

“Hiç kimse onun gibi olmayacak.”

“Annemle oturmayı kimse kabul etmiyor.”

“Çok içine kapanığım, kızlarla iletişime giremiyorum.”

“Çok kiloluyum kimse beni beğenmiyor.”

“O kadar çabalıyorum fakat yinede olmuyor.”

Bu sözlerde en az bir tanesi tahminimce kafanızda gezip duruyordur. Bunların hepsi birer sebep. Fakat sonuç değil. Sonucu bizim adımlarımız belirliyor. Öncelikle arkadaşlar sebebi tespit etmeliyiz. Kendi içimizde bunu sorgulamalıyız.

Sebebi kendinize yüksek sesle itiraf edebiliyor musunuz?

Neden bundan bu kadar rahatsız oluyoruz? Bahsedilmesi sizi neden bu kadar rahatsız ediyor? Bunları yazarken herkesin arasında bağıra bağıra yüksek sesle konuşun demek istemiyorum tabiî ki. Ya da televizyona çıkın demiyorum elbet.

Siz vebalı mısınız? Utanılacak bir şey mi yaptınız? Sizin elinizde miydi peki bu durumda olmak? Hata mı işlediniz? Birisinin tavuklarına kış mı dediniz? Nedir bu konuyla barışamamak.

Arkadaşlar yazarken ben yoruldum. Rahat olalım. Geniş olalım. Bu konuda kesinlikle "edebimden konuşamıyorum" sebebinin arkasına saklanmayalım. Öncelikle kendimizi kandırmayalım. Mükemmeli oynamayalım.

Bunun ana sebebi dışarıdaki dünyanın sürekli bize "eksiksin" duygusunu empoze etmesidir. Eksiklik noksanlık değildir ayrıca. Bu konu Adem ile Havva’dan itibaren konuşulan bir konudur. Kadın ve erkek birbirini tamamlayan iki varlık. Yetişkin erkek veya kız zamanı gelince evlenir. Normal hormanlar ve duygulara sahip olan kişiler gibi.

Evlenemeyenlerin muhakkak sebepleri vardır. Öncelikle "ben evlenmeyi hiç düşünmüyorum" diyenler lütfen okumasın, onlar tamamen ayrı bir konunun aktörleri.

Biz isteyip hatta deneyip olamayanlar hakkında konuşuyoruz. Sebebini teşhis edersek sonuca daha rahat erebileceğimizi düşünüyorum.

Öncelikle arkadaşlar şunu başta söyleyelim. Nasip, kader gibi kelimelerinin arkasına sığınıp yorum yapmayalım. İkisinin de günahını alırız.(Külli irade değil buradaki konumuz)

Cüz’i ifade diye bir şey var. Ve biz çalıştığımız nispetince karşılık buluruz. Fazlası Allah'ın rahmetinden, ikramından olur. Kula düşen çabalamak, gayret etmek, elinden geleni gerçekten istiyorsa yapmak.

Bu satırları yazarken içinizden "Ne yani reklam mı verelim, pankart mı kaldıralım? Zorla birini mi kaçıralım?" dediğinizi duyar gibiyim.

Yavaş arkadaşlar! Tabiî ki bunları demiyorum fakat otururken "ben kısmetimi bekliyorum" deyip kimseyle görüşmezseniz, taleplerinize şans vermezseniz, ya da bir erkek olarak beğeniyorum ama açılamıyorum, sadece kuru kuru istiyorum diyerek zaman geçiriyorsanız elinizden geleni yapmıyorsunuz demektir.

Pasif istekler gerçekleşmeyecek gerçeklerdir. Bir şeyi istiyorsanız stratejik hareket etmeniz gerekiyor. Çabalamanız şart! Planlı programlı gitmeniz mecbur.

Şimdi sanki evlenenler pek mi çabaladı ya gelir konu. Sevdiğim bir teyzenin söylediği şu sözler beni hep düşündürmüştür: "Bazısının kısmeti yol kenarında, bazısının ki hemen önünde, bazısının ki de duvarın altında. Duvar yıkılacakta altından çıkacak…"

Bu bir tanımlama tabiî ki hiçbirimizi ümitsizleştirmesin.

Bugün ki yazımızın ana fikri: "Yüzleşme" arkadaşlar.

Yüzleşme: Ayna bakmak… Kendimize dışarıdan bakmak, hatalarını görme, eksiklerinin farkına varma, karşısındakine verdiği zararın farkına varma…

Bunu üzerinizdeki ağırlık ve sıkıntıların gitmesi için yapabilirsiniz. Bunu yaptığımız sürece hem olmak istediğimiz hem insanlara yansıttığımız hem de asıl benliğimize samimi oluruz. Kendimizi keşif yolculuğunda hızlandırmış oluruz. Kendini keşfedemeyen karşısındakini hiç keşfedemez…

Şu soruların cevapları oldukça önemli:

-Ben nasıl biriyim?

-Davranışlarım tutarlı mı?

-Samimi miyim? Doğal mıyım? Yapmacık mıyım?

-Rahatlıkla özür dileyebiliyor muyum?

-İnsanlar beni nasıl bilir?

-Kendime önem veriyor muyum? Görüntüm nasıl?

-Eksikliklerim neler?

-Kendimi fazla mı beğeniyorum?

-Yoksa kendimi kimselere kıyamıyor muyum?

-Eşim beni kaldırabilecek mi?

-Maddi hayat benim için ne kadar önemli?

-Görünüşe çok mu önem veriyorum?

-Beni değerli yapan nedir?

-Hayatta vazgeçemediklerim neler?

Bu soruların cevaplarını samimiyetle verdiğimizde bizi değişim bekleyecek. İşte ne gibi değişikler yapacağımız diğer yazıların konuları.

Bu çalışmaları yaptıktan sonra en basit ilerleme en azından kısmet, evde kalmak muhabbetleri açıldığında eskisi kadar rahatsız olmamanız, hatta bu konuyla ilgili espriler yapabilmeniz, bu konuyu usulünce dillendirebilmenizdir.

Haftaya kadar yukarıdaki yüzleşmeyi yapaduralım diğer yazımızda iki sorunun cevabına hazırlanalım. Neden istiyorum? Ve Ne istiyorum?

İki cihan saadetine ereceğiniz kısmetler dileğiyle…

Ek bilgi: Öncelikle arkadaşlar ilginizden dolayı teşekkür ederim. Bu köşe bir özeleştiri ve çözüm köşesi. Lütfen kendi isminizle veya rumuzlarla dertlerinizi, tecrübelerinizi paylaşınız. Bu işin içinden birlikte çıkalım “2elmayarim@gmail.com” adresini de kullanabilirsiniz.

 

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

23 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz