Ben Senden Razı, Sen Benden Razı



Burada hiç kimse kavga etmiyor, etseler bile küfredip incitmiyorlar birbirlerini. Birbirlerinin düşüncesine saygı duyuyorlar. Burada, kimse kimsenin hakkına girmiyor. Girdiğini düşünse bile, hemen helallik istiyor.

Ben haklıyım, sen haksızsın, ben senden üstünüm, eşitiz atışmasına girmiyorlar. Karşısındakini kırmıyor, incitmiyor. Çünkü buradaki insanlar karıncaları bile ezmekten korkuyorlar. Çünkü buradaki insanların rehberi kuran, hadis ve sünnetlerdir.

Ateş düştüğü yeri yakar değil, beni de yakar diyen insanlar var burada, mümin müminin derdiyle dertlenir düsturuyla, derdin benim derdim, sorunun benim sorunumdur diyen insanlar burada. Birlikte ağlıyor birlikte gülüyorlar. Çünkü birlikte iyi günde kötü günde, seninle bir yastıkta kocamaya varım düşüncesiyle “evet” diyorlar. Acep, var mıdır cihanda böyle insanlar? Sen ben den razı, ben senden razı.

Bu yazıyı kaleme alan kul, böyle yerlerin böyle yuvaların artacağına dair ümit vardı. Ve kaldırmış olduğu 37 ekranlık televizyonunu tekrar kurdu bu gece. Program arama gereği duymadı çünkü biliyordu ki bir çoğunda görüntü var, ses yoktu. Sadece, TRT1 de “ömür dediğin” adlı bir programa bakındı.

Birlikte bir yastıkta kocamış olan eli öpülesi iki insan“nasıl ben senden razı, sen benden razı olunur”u anlattılar. Feminist bacılara, kadın derneklerine ağır gelir bu teyzenin sözleri diye düşündü içinden yazıyı yazan kul. “İyiyle herkes geçinir, önemli olan kötüyle geçinmesidir kızım.” diyor ve devam ediyor teyzem “Kocadan korkmayan, Allah’tan korkmaz.”

Bu sözler üzerine bu kul, tam 4 elif miktarı kadar “AH” diyebildi. Program bitti, televizyonu da eski yerine kaldırdı. Ve Onun için, vakt-i ölüm (uyku) başlamıştı.

Güzel bir uykudan sonra bilgisayarının başına geçip maillerine yöneldi, birçok arkadaşının “hep kadına yükleniyorsunuz” mailleriyle karşılaştı. onları önemsemedi çünkü, bu kulun da rehberi kuran- sünnet-hadislerdi. Sonra sosyal ağlara yöneldi. Arkadaşlarının “kadına şiddete hayır” diye paylaşılan yazıları okuduktan sonra, internetten de bütün gazetelerin 3. sayfa haberlerine pürdikkatle inceledi.“kadın kocasını akrabasıyla, komşusuyla aldattığı için kurşun yağmuruna tutulmuş, koca dayağından bıkan kadın sığınma evlerine sığınmış, kadın kocasının üzerine kızgın yağ dökmüş, adam sevdiği kızı öldürdü diye uzanan bir sürü haber “

Ve yazan,” Ah be ademoğulları Ah”, şiddeti, dayağı, tacizi, aldatmayı, haramı ve bir sürü şeyleri meşru gösteren dizilerin yaygınlaşmasına, siz vesile olmadınız mı? Amcasının karısına aşık olan yeğenini, desteklemediniz mi? O saatte sokakları boşaltmadınız mı, o saatinizde evinize misafir bile almadınız , hatırlar mısınız? Hatta bu durumu destekler gibi çocuklarınıza onların isimlerini vermediniz mi? Ne ekersek onu biçmiyor muyuz? Yani yuvamıza zarar veren yine hemcinslerimiz olmadı mı? Artık bu yazıyı kaleme alan kul, sadece bir kuru ses olarak “AH” diyebildi.

Bu kul, daha önce de söylediği sözleri yine der "yuvayı dişi kuş yapar" yaptığı yuvada kadına daha çok iş düşer, evlilik de kadın, erkekten ne üstün ne de eşittir, kadın erkeğinin tamamlayıcısıdır, erkek de kavvamdır. Gelin, yuvanızda kadın olmanın sultanlığını yaşayın. Hz Aişe, peygamberimizin sultanıydı, Hz. Havva Hz. Ademin sultanıydı. Peki,bu güzel insanlar, nasıl da kocalarının sultanı oldular, araştıralım, öğrenelim. Gelin, yuvalarımızı zindan etmeyelim. Kadın olmanın güzelliğini göreceğiniz bir mektupla yazıma son veriyorum.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.lerin küçük eşine yazdığı mektup:

Ve izzetli, hürmetli, akıllı, gayretli, şefkatli, güzel yüzlü, şirin sözlü, melek huylu, çelebi kollu, nazik belli, şirin yıldızlı, has ve talihim, oğlumun annesi, gönlüm cananesi, inci tanesi hatunum ve hanımım küçük kadın Zeliha hatun huzuruna;

Candan selamlar ve gönülden dualar edip, ol mulayim hatırının kat kat sual ederiz. Allah’ın birliğine emanet veririz.

Benim küçük kadınım, benim emektarım. Ne keyiftesin, ne haldesin ne demdesin? Neyliyorsun, ne işliyorsun?İyi misin, hoş musun?Allah muinin(yardımcın) olsun.Kendin uşak(küçük) iken uşak hizmetine düştün. Allah emeklerini zayi etmesin, seni bana bağışlasın.Bir dahi dünya gözü ile görüşmek müyesser eylesin;amin!

Acep cihanda senin gibi var mıdır? Zeliham! O tatlı canını seveyim, o tatlı bakışlarını seveyim. Hiç fikrimden gitmezsin. Böylece ayan gönlümde durursun.

Maşallah, maşallah!Benim nazlı aşıkım, senin için yollarda ve İstanbul’da besteler yazıyorum, öğreniyorum ki, inşallah gelende seninle ses sese verelim de çok türlü besteler, güzel kitaplar okuyalım. Allah teala’ya aşık olalım, safalar edelim...

Gülnur Özdemir


Bunlar da ilginizi Çekebilir

8 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz