Aşağılama Tutkusu

35_bBu ülkede yetişkinlerin olaylar karşısındaki tavrına bakıp hala çocukları suçlayan bir dilin olmasına şaşırıyorum çoğu kez. Zihninde problem çözmeye, nezakete, saygıya dair bilgiler olmayan birinin bunun tam tersi davranması normal şartlarda mümkün değilken, aileler ve toplum çocuklardan öğrendiklerinin tam tersini yapmasını bekliyorlar. Hem de onlara hayatı, dünyayı, insan çeşitliliğini anlatmadan.

Cezalandırarak, ödüle boğarak, aşağılayarak, duygusal ve fiziksel şiddete maruz bırakarak, küserek, affetmeyerek, öfkelenince ortalığı yıkarak ne anlatmaya çalışıyor olabiliriz ki çocuklara. “Bana böyle davranıldığı için daha serinkanlı, sabırlı, ferasetli biri oldum “ diyebilecek kaç kişi vardır içimizde?

***

Seçim günü bir gazete manşetine “Oy kullanmaya giderken beyninizi yanınıza almayı unutmayın” cümlesini taşıdı. Nereden baksanız utanç verici bu manşetten daha çok, o manşeti oraya taşıyacak kişilerin sayılarının çokluğuna üzülürüm ben. Bir de bu aşağılama dilinden çıkan sonucu tahmin etmeme basiretsizliğine.

Bunu yapanlar, kendini aşağılanmış, örselenmiş hisseden insanların, onlara itaat etmelerini bekliyor. Bu dil öfkeden, nefretten başka bir sonuca götürmüyor insanları oysa ki. Tercihte bulunana beyinsiz, aptal, akılsız diyenler, çıkan sonuç sonrası eminim hiç özeleştiri yapmayacaktır. Bunun için vicdan, sağduyu gerekir çünkü. Onlar için sonuç onların tezini ortaya çıkartan bir durum nihayetinde.

Aynı hal, duruş, dil eğitim sistemimizde de, ebeveynlik duruşumuzda da mevcut ne yazık ki… Etiketlere boğduğumuz çocuğumuzun, tüm bunlara rağmen efendi, dediğimizi yapan, saygılı çocuklar olmasını bekliyoruz. En fazla şartlar eşitlenen kadar içerden bileylenen bıçağa dönerler bu şartlarda . Bir yetişkinin gazetenin manşetini okuduğunda hissettiğini “şey” çocuğun hissettiği şeyle aynı nihayetinde. Tam da bu sebeple, çocukken çok sakindi denenin, ergenlikte agresifliği…

Sürekli gençlere, çocuklara hallerinden dolayı eleştiri de bulunanlar, gündelik hayatta hallerine baksalar çıkan sonuca çokta şaşırmayacaklar. Üstelik çocuklar işlerin yolunda gitmediğini, bizim “ sorun” dediğimiz “ sinyallerle” belli ediyorken, bunları görmeden devam ediyor pek çok anne baba yıkıcı cümlelerine.

İnsanın tüm evrelerinde, tüm muhataplarında önemsediği dili, korumaya çalıştığı onuru, oluşturmaya uğraştığı değer algısını çocuklardan sakınanların çıkan sonucu, medyanın aşağılayan ve yok sayan dilini okuyarak çok daha net anlayabilecekler diye düşünüyorum. Nihayetinde “ kibirli” , başkasının kendisini “ aşağıda “ hissetmesinden beslenmiyor mu? Kendi kibrini fark edemeyen anne babalarda, çocuklarının kendilerini hissettiği aşağıda olma halinden besleniyorlar fark etmeseler de.

Pazar günkü seçimlerin sonuçları, şimdiki zamanda olmadı elbette. Kendi mağdurlarını oluşturan sistem, bir gün onların da tercihler yapacağını unuttu. Hep aynı aşağılık hissiyle karşılık verecek sandı. Şaşkınlar bu sebeple.

Anne babalarda yıllar sonra, bu zamanda oluşturdukları mağduriyetin bedelini ödemek istemiyorlarsa, “ kibirli dilden” vazgeçip, “ tevazu sahibi” bir dile ihtiyaçları olduğunu görmeliler. Bu bizden daha zayıf, bakıma muhtaç, bize ihtiyaç duyan birini azdırmak değil, hakkını vermek anlamına gelir.

Nihayetinde bu büyüklük hali, anne babalığında, medya dilinin de, eğitimciliğinde görüş alanını daraltan en önemli unsurlardan. İnsan olduğu için kıymetli, saygıyı hak ettiğini düşündüğümüz ve öyle yetiştirme gayretinde olduğunu düşündüğümüz çocuklarla, bu medya dilini, toplumsal dili değiştirebiliriz.

Devamı için;

http://m.gazetevahdet.com/asagilama-tutkusu-4029yy.htm


Bunlar da ilginizi Çekebilir

3 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz